Dünya faiz indirdi ama

KÜRESEL piyasalar zorladı ve ABD, Avrupa Merkez Bankası, Kanada ve İngiltere merkez bankaları dün ortak karar alıp, faizleri yarımşar puan düşürdüler.

Küresel kriz o boyutlara vardı ki; faizler negatif olmasına rağmen, merkez bankaları piyasalar istiyor diye faiz indirmek zorunda kaldılar. 850 milyar dolara çıkan kurtarma paketinin de piyasaya yetmediği görülünce, bu ayın sonunda faiz indirileceği söylenmişti ama piyasalar bunun çok geç olacağı yanıtını verdiler. Piyasalardaki kilitlenme çözülemeyip, zararlar iyice büyüyünce hükümetler buna da razı oldu, ortak karar alıp faizleri indirdiler.

Yani dünyadaki faizler iyice negatife döndü.

Peki, bu faiz indirimi yetecek mi derseniz, öyle bir aşama geldi ki, piyasalar bu radikal kararın bile krizi durduracağı konusunda ciddi endişeler taşıyorlar.

ABD’de faiz indirimlerinin erken başlaması, gelişmiş ülkelerdeki güçlü likidite müdahaleleri, vergi iadeleri, kurtarma paketi, yeni vergi indirimleri, bankalara sermaye desteği, mevduat güvencesinin genişletilmesi gibi önlemlerin ardından bir de toplu faiz indirimi geldi ama...

Bunlar da yetmezse daha ne yapılacak diyebilirsiniz. Haklısınız da ama bunun ötesinde ne yapılacağını bilen de şu an pek gözükmüyor. Ama yapılacak bir şeyler çıkacaktır.

Bu bir güven bunalımı ve henüz aşılamadı. Bankalar hálá birbirlerine borç vermiyor, dünya çapında işlemler durmuş gözüküyor. Bu artık ABD’nin ya da bazılarının iddia ettiği gibi Batı’nın, bir başka deyişle kapitalizmin sorunu olmaktan çoktan çıktı. Asya, Afrika, Çin, Rusya, Arap ülkeleri, şimdi herkes bu geminin içinde, artık herkes zarar görüyor

Piyasa uzmanları alınan tüm bu önlemleri altalta sıralayıp, aslında bu önlemlerin kısa sürede toparlanmaya yaraması gerektiğini belirtiyorlar ama arkasından "Ancak, finans sektöründeki problemlerin tarihte görülmemiş boyutlara ulaşması sebebiyle bu konuya ihtiyatlı yaklaşmak gerekiyor" demekten kendini alamıyorlar.

Büyüme ve enflasyonda kötü işaretler

KÜRESEL krizin etkileri dalga dalga üzerimize gelirken, hatta iyice gözle görülür hale gelmişken bile, "Bize bir şey olmaz" diyen politikacılar ile varlıklarını "AKP hükümetine yaranacak sözler etmek"te buldukları için bu koroya katılan bazı bürokratlar, herhalde dünkü büyüme verilerinden sonra seslerini çıkaramayacaklardır.

Dün gelen büyüme verisi tüm piyasaların moralini bozdu. Bu verinin hemen ardından tüm piyasalar bu yıl ve gelecek yıla ilişkin büyüme tahminlerini büyük bir hızla aşağı çektiler.

Ağustos ayında sanayi üretim endeksindeki yüzde 4.0’lük yıllık düşüş büyümede çok ciddi bir gerilemenin işareti sayıldı. Yüzde 4-4,5 olan büyüme tahminleri 2’lere kadar çekilirken. 2009 büyüme oranlarının ise çok daha olumsuz etkilenmesi beklenmeye başladı.

Şimdilik abartılı olarak görebilirsiniz ama dün yayımlanan bazı banka raporlarında "Türkiye’nin de resesyon yaşayacak ülkelerin arasına girebileceği" söylenmeye başladı.

Bu revizyonlara bağlı olarak cari açık rakamları da aşağı revize ediliyor.

Küresel piyasalardaki krizin uzaması ve kurlardaki yükselişin, faiz indirimlerini geciktireceği artık gün gibi aşikar. Bazı banka raporlarında sepet bazında kurlarda (1 dolar + 1 euro) son 1 aydaki yükselişin yüzde 15’e ulaştığı hatırlatılırken, talepteki zayıf görünüme rağmen, bu gelişmenin enflasyon üzerindeki kısa vadeli etkisinin kabaca 1 puan civarında olacağı kaydediliyor. Bunun gıda ve enerji fiyatlarındaki düşüşün yaratacağı olumlu etkiyi dengeleyebileceği, yıl sonu enflasyon tahminin değişimine gerek duyulmadığı söyleniyor.

Henüz finans sektöründeki son sorunlar yaşanmadan, yani bu etki reel sektöre yansımadan bile, ağustos ayı sanayi üretiminde yüzde 4 düşüş olması ise manidar bulunuyor.

Bu nedenle bazı öncü göstergelerde yeralan "Türkiye’nin de resesyon yaşayan ülkeler kervanına katılması riski"nin göz ardı edilemeyeceğini görüşü dile getirilmeye başlandı.
Yazarın Tüm Yazıları