DÜN açıklanan ikinci çeyrek büyüme rakamları, son 4,5 yılın güçlü büyüme döneminin artık geride kalmaya başladığının somut bir işareti sayılabilir.
İhracatın büyümeye katkısının yavaş yavaş azalmaya başladığı gözlenirken, özel tüketim harcamaları da 2002’den bu yana ilk kez eksiye geçti. İkinci çeyrekte yaşanan büyümede en büyük payı ise seçim harcamaları yani devletin yatırım harcamaları aldı.
Kısacası; seçim ekonomisi bu yılın ikinci çeyreğini de yine, oranı küçülmekle birlikte, büyüyerek geçirmemizi sağladı. Ancak aynı zamanda bu büyüme yapısı, önümüzdeki dönemde küresel ekonomideki değişimle birleştiğinde, büyümenin eskisi kadar güçlü olamayacağının da bir kanıtı gibiydi.
Türkiye ekonomisi hem Gayrisafi Milli Hasıla, (GSMH) hem de Gayrisafi Yurtiçi Hasıla bazında, 2007’ninin ikinci çeyreğinde yüzde 3.9 oranında büyüdü. Bu büyüme oranları genellikle piyasaların beklediği oranlara yakın olarak gerçekleşti.
Tüketim harcamaları büyümesi birinci çeyrekte, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2 artmışken, ikinci çeyrekte eksiye geçti ve yüzde 0.3 olarak gerçekleşti. Böylece özel tüketim harcamaları 2002’nin ilk çeyreğinden beri ilk defa daralmış oldu. Bu daralmada en önemli etki ise adı geçen dönemde yüzde 9 küçülen dayanıklı tüketim mallarının oldu.
Tüketim harcamalarının aksine yatırım harcamalarında ise önemli artışlar kaydedildi. Yılın ilk çeyreğinde yüzde 3 büyüyen yani büyüme oranı küçülen yatırım harcamaları ikinci çeyrekte yeniden alevlenerek, yüzde 10 büyüdü.
Yatırımlarda doping etkisi yapan unsur ise kuşkusuz seçimdi. Kamu sektörünün yatırımları bu dönemde yüzde 34 gibi rekor oranda bir artış yaşadı. Seçimler öncesinde hızlandırılan yol yatırımlarının (bina dışı inşaat), yüzde 47 oranında büyümesi, bu kalemin artmasında en etkili unsur oldu. Özel sektör yatırımlarında ise, inşaat yatırımlarındaki büyüme ilk çeyrekteki yüzde 18’den yüzde 12’ye geriledi, buna karşılık makine ve teçhizat yatırımları artmaya başladı. Mal ve hizmet ithalat büyümesi de yılın ikinci çeyreğinde, yatırımlardaki büyümeye paralel olarak arttı.
YÜZDE 5 BÜYÜME BEKLENTİSİ KORUNUYOR
Özet olarak dış talebin büyümeye katkısı ilk çeyrekte yüzde 4.3 iken, yüzde 0.9’a düştü, iç talebin katkısı ise yatırımların etkisiyle yüzde 2.6’dan yüzde 3’e çıktı.
İkinci çeyrek büyümesinde yaşanan bu gelişmeler, aslında önümüzdeki yıldan itibaren büyümenin eskisi kadar kolay olamayacağının somut bir işareti. Buna karşılık piyasa oyuncuları bu yıla ilişkin olarak daha önce tahmin ettikleri yüzde 5 ile 5,5 arasındaki büyüme rakamlarını revize etme, yani düşürme ihtiyacı duymadılar.
Büyüme tahminlerinin revize edilmemesinin ardındaki gerekçe, "geçtiğimiz yılın ikinci yarısında ekonomik aktivitede iç talep kaynaklı yavaşlamanın yarattığı zayıf baz dönemi etkisi" olarak özetleniyor. Yani büyüme oranlarında bu yılın ikinci yarısında yeniden bir canlanma olabileceği ve geçtiğimiz yılın aynı dönemi zayıf kaldığı için, bu yılki büyümenin yüzde 5 civarında olabileceği söyleniyor.
Dün açıklanan Ağustos ayı CNBC-e Tüketim Endeksi’nde yıllık yüzde 8.4 artış olması, Temmuz-Ağustos aylarının ortalamasında yıllık yüzde 10.3’lük artış kaydedilmesi, piyasa analistleri tarafından "üçüncü çeyrekte özel tüketim harcamalarında sınırlı bir canlanma olabileceğinin işareti" olarak algılanıyor.
Bu yıla ilişkin yüzde 5 hedefi tutturulsa bile, bizce önümüzdeki yıldan itibaren bu oranlara ulaşmak bile zor olacak. İşte bu nedenle de ekonomi politikalarında ciddi değişiklikler yapma ihtiyacı olacak. Bizce küçülmeye başlayacak dünya ekonomisi, yeni yıldan itibaren, hálá enflasyonla mücadele eden Türkiye ekonomisinin büyümesini çok zorlayacak.
İşte bu nedenle, Türkiye’nin yüksek oranlı büyümesini devam ettirebilmesi için bütün hedef doğrudan yabancı sermaye yatırımlarını çekmek olmalı.