Borcumuz bitti ama IMF gerçeği devam ediyor

TÜRKİYE, Uluslararası Para Fonu (IMF) ile yaptığı 19. Anlaşma ile aldığı borçları artık temizledi.

Haberin Devamı

Bu durum Hükümet tarafından, haklı olarak “IMF’le ilişkimiz bitti, artık borç alan değil borç veren ülke olduk” denilerek, bir süredir politika malzemesi olarak kullanılıyor. Hangi hükümet olsa aynısını yapardı...
IMF’e borcumuz bitti ama bu hem bizim için, hem de tüm dünya için IMF gerçeğinin artık var olmadığını göstermiyor. IMF veya benzeri bir kuruluş hep var olacak. Çünkü küreselleşme böyle bir kurumun varlığını gerektiriyor.
Yıllardır IMF hakkında yazı yadım; nasıl baktığımı bir kez daha anlatayım.
IMF, borç veren zengin ülkelerin alacaklarını tahsil etmeyi garantiye almak için oluşturuldu. Küreselleşmenin yaygınlaşmasıyla birlikte IMF bu fonksiyonunun yanı sıra, kapitalizmin yaygınlaşması ve kurumsallaşması adına da önemli görevler üstlendi.
Kamuoyundaki yanlış kanı; IMF’in gelip zorla ümüğümüzü sıkan bir Kurum olduğudur. IMF zora düşmüş bir ülkenin ayağına gitmez genellikle o ülke yönetimleri IMF’i çağırır ‘Gel durumumu düzeltelim’ der. IMF de makro bakıp; tasarrufları artırıp gelirleri artırıcı önlemler istediği için, halklar nezdinde IMF’in adı kötüye çıkmıştır. IMF tedbirleri doğası gereği ‘kemer sıkma’ önlemleri olduğu için halktan hep tepki görmüştür. IMF son dönemde bu bakışını biraz yumuşattı ama yine de algısını değiştiremedi. İşte bu nedenle politikacılar “IMF’den kurtuluyoruz” diye propaganda yaparlar.
Bir ülke ile IMF’in ilişkisi, kabaca bakıldığında, bir banka ve müşterisi arasındaki ilişki gibidir. Gelirinizden fazla harcama yaptığınızda borç alırsınız, bu işi abartır, gelir-giderinizi yönetemezsiniz, artık kimse size borç vermez hale gelir işte o zaman IMF’i çağırıp “hadi gel bu işi kurtaralım” dersiniz. IMF de size varlıklarınızı satmanızı, harcamalarınızı azaltmanızı, borcunuza ödediğiniz faizi çıkardığınızda net ödeyici olmanızı, yani yıllarca faiz dışı fazla verip, zaman içinde borcunuzu tasfiye etmenizi sağlayacak bir plan önerir. Sanıldığının aksine o ülkenin bürokratları ve politikacıları, IMF’in dediğini aynen yapmaz. Politikacılara kalsanız hiçbir zaman harcamaları azaltmayacakları için, genelde kriz dönemleri geldiğinde IMF’e mecburen gider, acı reçeteye razı olurlar.

Haberin Devamı

PATLAYINCA ORTAYA ÇIKAR

Haberin Devamı

Türkiye IMF’le en çok anlaşma yapan ülkelerin başında geliyor. Çünkü politikacılar popülist kaygılarla başlattıkları programları yarım bıraktılar, sözlerini tutmadılar ve biri biterken öteki anlaşmaya mecbur kaldılar.
IMF’i gereğince kullanırsanız IMF bir ülke için yararlı olur. Hem geçici olarak borcunuzu rahatlatır hem de küreselleşme içinde yer almanız için gerekli reformlarla altyapı oluşumuna destek verir. Ancak bizim yaptığımız gibi; günü kurtarmak için IMF’e giderseniz, biri biter öteki başlar.Ya kapalı ekonomi olacaksınız ya da küreselleşmenin kurallarına uyacaksınız...
IMF’in son programı 2000 yılında başladı ama 2003 yılında mevcut Hükümet IMF’le gitmeye razı olduğu için ekonomi şimdiki istikrara kavuştu. IMF vereceği parayı vadeye yaymak istediğinde rest çekmeye hazırlanan hükümet, sonunda IMF olmazsa neler olacağını gördüğü için taksitlendirmeye bile razı oldu, yoluna devam etti. Böylece ekonomik ve siyasi, olumlu sonuçlarını gördü.
IMF’in en çok yaradığı hükümet mevcut Hükümettir. Çünkü 2000 yılında yapılan anlaşma en sert anlaşma idi ve belirli bir altyapıyı baştan oluşturmuştu.
Öyle ya da böyle IMF’e Türkiye’nin borcunun kalmaması çok olumlu bir gelişme. Ancak en önemlisi; kendi başımıza istikrarı sağlayarak, yani IMF’e bir daha mecbur kalmamak için gerekenleri kendi başımızı yapmaktan geçiyor.Kamu borcu yok ama unutmayalım özel borçlar çok yükseldi,cari açığı düzeltemiyoruz: yani sıcak paraya bağlı büyümeyi sürdürüyoruz ve bu para bir gün geri dönecek. IMF de zaten cari açık sorunu patlayınca gündeme gelir.

Yazarın Tüm Yazıları