4 yıldır Türkiye’nin yüksek büyümesinin motoru olan küresel ekonomideki konjonktür iyice karıştı. Geçen hafta gelen yeni dalga ile birlikte para tabanlarının genişlemeye devam ettiği görülürken, dolardaki değer kaybı ve para birimlerindeki dalgalı seyir devam ediyor.
Daha önce "gerek yok" denilirken, Ekim ayında Amerikan Merkez Bankası (FED) faiz indirimi yaptı ama yine ortalık durulmadı. Faiz indirimi sonrası piyasalarda oluşan tedirginlik yine büyümeye başladı. Bütün bu yaşananlar artık herkeste, "kredi piyasasındaki sorunlar henüz bitmiş değil" yargısının pekişmesine neden oldu. Buradan doğan kayıplar da risk algılamasının yeniden yükselmesini beraberinde getirdi. Geçen Ağustos’taki oluşan "yüksek risk algılaması" düzeylerine tekrar dönüldüğü görülüyor.
Piyasada aylardır söylenen, ama zaman zaman "acaba dağılıyor mu?" denilen "belirsizlik" tam bir kabus gibi herkesin üzerine çöküyor. Bundan yaklaşık iki ay önce bir banka genel müdürü ile konuşurken bu belirsizliği " Üzerimize bir şey geliyor ama büyük bir toz bulutu var ve gelenin arkasında kim var, nasıl geliyor, boyutları nedir bilmiyoruz" diye tarif etmişti. Geçtiğimiz ay sanki iyiye gidişin yeniden başladığı yolunda bir algılama olmaya başlamıştı ki; yeniden belirsizlik yoğunlaşmaya başladı.
Aslında daha önce de "Bu belirsizliğin 2008 Nisan ayına kadar pek dağılmayacağı" söyleniyordu ama herkes iyiyi satın almak istediği için, piyasalardaki sakinleşmeyi belli ki abartılı biçimde iyimser algılama yoluna gitmişler...
Dışarısı bu kadar yoğun bir belirsizlik içine girmişken, risk algılaması tekrar hortlamışken, Merkez Bankası yönetimini içeride çok zorlu bir karar bekliyor.
Yarın toplanacak olan Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun işi çok zor. Mali disiplinin bozulmasının yarattığı etkiler, bekletilen zamların ardı ardına gelmesinin enflasyona yaptığı katkı ortada iken, piyasalar büyük bir çoğunlukla Merkez Bankası’ndan yeni bir faiz indirim kararı bekliyor. Daha önce, yani iki hafta öncesine kadar 1 puanlık indirim beklentisi yüksekti ama son dönemde bu faiz beklentisi biraz zayıfladı. Buna rağmen piyasalarda, yarınki toplantıdan yarım puanlık indirim kararı çıkması yönündeki beklenti hakim gözüküyor.
ÇEYREK PUANLIK İNDİRİM GELEBİLİR
Merkez Bankası’nın geçen ayki "enflasyon yükseliyor" açıklamalarına rağmen piyasaların indirim beklentisi hiç bitmedi. Kaba olarak baktığınızda; piyasaların indirim yoluyla yılbaşındaki bilançolarına daha fazla kar yazma imkanına kavuşacakları kesin.
Buna rağmen Merkez Bankası’nın enflasyonun yükselmesine rağmen ileriye dönük olarak iyimser olması, piyasadaki indirim beklentisinin oluşmasında önemli etken.
Ancak şunu söylemek gerekiyor ki; Merkez Bankası yeniden hortlayan küresel ekonomideki belirsizlik ve risk algılaması nedeniyle, şimdi faiz indirmek için iki kez düşünmek zorunda.
Bu nedenle piyasaların beklediği gibi yarım puanlık bir indirimin son 1 hafta içinde iyice zorlaştığını söyleyebiliriz. İndirim bekleyen bir bankanın dünkü yorumu şöyleydi:
"Son veriler dünyada ölçülü bir yavaşlama olacağı ve bunun resesyon boyutuna ulaşmayacağı yönündeki algılamayı desteklemekle birlikte, Türkiye ekonomisini daha çok ilgilendiren AB’deki görünümde, önceki verilerin yansıttığından daha sert bir bozulma olabileceğine işaret ediyor. Bu doğrultuda da, kredi piyasasındaki yavaşlamanın toplam etkisinin daha uzun vadeye yayılmasını ve yavaşlamanın derinleşerek devam etmesini ağırlıklı ihtimal olarak görüyoruz. Bu gelişmeler aynı zamanda, finansman imkanlarının zorlaşması ile içeride de tüketimde kısa vadede belirgin bir canlanma olması ihtimalini düşürmektedir."
Buna rağmen aynı değerlendirmede, 2008’de yüzde 5’lik büyüme tahmin edilirken, enflasyonun da yılsonundaki yüzde 4’e yakınsamasını bekledikleri söyleniyor.
Bizce içeride, bu küresel trend değişikliğini kavrayacak, köklü yeni bir ekonomik politika dizayn edilmezse, bu hedeflere ulaşmak çok zor. Bizce Merkez Bankası "temkinli" tutumunu sürdürmek zorunda ve bu nedenle faiz indirimi çeyrek puanla sınırlı kalabilir.