ÖZELLİKLE büyük bankalar Merkez Bankası’nın faiz artırımına karşı idi. Faiz artırımlarının bir şeyi değiştiremeyeceğini, o nedenle gerek olmadığını söylüyorlardı.
Ancak önceki gün Merkez Bankası’nın yarım puanlık faiz artırımına bankacılık kesimi fazla ses çıkarmadı. Bu kadar kısa sürede ne oldu da fikirlerini değiştirdiler?
Bence bunun en önemli nedeni, hükümetin son dönemde başvurduğu popülist kararlar. Merkez Bankası’nın böyle bir artırıma başvurmaması, yani faiz artışı tehditi görmediği takdirde hükümetin popülist kararların sayısı ve dozunu artıracağına inanmaya başladılar.
Bir başka deyişle piyasalar, "Merkez Bankası’nın itibarının korunmasının hükümetin itibarının korunmasından çok daha önemli hale geldiğini" hatırlamaya başladılar. Merkez Bankası yönetimine kızanlar bile, artık korunması gerektiğine inanıyorlar.
Merkez Bankası’nın faiz kararı açıklamasında yer alan en önemli unsurlardan biri artık eski hedeflere değinmeyip, yeni tahminlere, yeni tahminlerden de önümüzdeki yıla ilişkin olanına atıfta bulunması. Para politikası kararlarının, yüzde 6.7 olarak açıklanan 2009 yılı enflasyon tahminine yakın gerçekleşmesine odaklanılacağı; gıda ve enerji fiyatlarındaki yükselişin genel fiyatlama davranışlarını olumsuz etkilemesini önlemek için gerekli tedbirlerin alınmaya devam edileceği belirtiliyor.
Özetle; artık bu yılki hedefi, hatta gelecek yılki hedeften de umudumuzu kestik, önümüzdeki yıl için yaptığımız yeni tahmine göre hareketlerimizi ayarlayacağız, piyasalar da buna göre davranmaya başlasınlar demek istiyor.
Önceki günkü artırımla artık artırım döneminin başladığı kesinleşirken, an azından birkaç ay daha süreceği konusunda herkes hemfikir ama sonrası şimdilik meçhul. Açıklamada gerektiği takdirde ölçülü faiz artışlarına devam edileceği, olası artışların miktarı ve zamanlamasının küresel piyasalardaki gelişmelere, dış talebe, maliye politikası uygulamalarına ve orta vadeli enflasyon görünümünü etkileyen diğer unsurlara bağlı olacağı belirtiliyor.
Faiz artışları hükümet eylemlerinin sonucu
MERKEZBankası faiz kararı ve açıklamasıyla piyasalara "Hükümet ipleri fazla gevşetmezse, faiz artışları birkaç ayla sınırlı kalabilir ama mali disiplin daha da bozulursa, artık baz alacağımız 2009 tahminimizi gerçekleştirmek için ek önlemler alabiliriz" demek istiyor.
Dün yayımlanan, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Merkez Bankası’nın son anket sonuçları da beklentilerdeki bozulmanın hızlandığını açıkça gösteriyordu.
Merkez Bankası alacağı kararlarla piyasalara yön vermek, beklentilerdeki kötüleşmeyi önlemek istiyor. Aslında sadece Merkez Bankası değil hükümet de bu beklenti anket sonuçlarını iyi inceleyip ona göre karar almak zorunda. Ancak hükümetin bir yandan harcamaları artırma politikasını sürdürdüğü, son olarak da SSK affı kararını gündeme getirdiğini görüyoruz. Bu da yetmiyor prim affına karşı çıkan Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) başkanvekili alelacele görevden alınıyor. Yani hükümetin tavrı yapılması gerekenin tam tersi.
Aralık 2003’ten bu yana açıklanan Tüketici Eğilim Anketi sonuçlarına göre, Tüketici Güven Endeksi Nisan ayında bir önceki aya göre yüzde 7.0 azalarak 76.2’ye indi. Bu da hesaplandığı tarihten bu yana en düşük seviye anlamına geliyor. Nisan ayındaki bu düşüş, 2006 Haziran 2006’daki yüzde 7.9’luk düşüşten sonra en yüksek gerilemeye de işaret ediyor. Öte yandan mevsimsel hesaplanmış endeks ise bu zamana kadarki en hızlı düşüşünü kaydederek, yüzde 6.5 azaldı ve 75.8’e geriledi. Böylece mevsimsellikten arındırılmış endeks de en düşük seviyesine gerilemiş oldu.
Hükümet beklentilerdeki hızlı bozulmayı görmek zorunda. Aksi takdirde faiz artışlarının dozu ve süresi büyür. Bunun sorumlusu da Merkez Bankası değil hükümettir...