Beklentiler iyileşmezse piyasa düzelmez

GEÇEN haftaya başlarken Başbakan Tayyip Erdoğan’ın söyleminin piyasanın seyrinde belirleyici olacağını söylemiştik. Hâlâ değişen bir şey yok; piyasalar Başbakan’ın söylemine göre yön bulmaya devam ediyor.

Haberin Devamı

Geçen hafta Başbakan’ın Tunus’ta yaptığı konuşmadaki sert ton nedeniyle piyasa geçen haftanın ilk günü büyük düşüş yaşamıştı. Daha sonra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın devreye girip ortalığı yumuşatmasıyla birlikte piyasalar da yumuşamıştı.
Geçtiğimiz hafta sonu Başbakan Erdoğan yine söylemini sertleştirdi ve her kesime dönük sert göndermelerde bulundu. Bunun üzerine dün de piyasalar haftaya düşüşle başladı ancak bu geçen haftaki kadar sert olmadı. Borsanın açılışının “teknik nedenler”le 1,5 saat geç açılması, piyasalardaki önce panik yarattı ama daha sonra piyasalar yumuşadı, küçük düşüşlerle güne devam etti.
Piyasa uzmanları yaşanan tedirginliğin dünkü piyasa hareketlerine tam olarak yansımadığını söylüyorlar. Daha doğrusu piyasalardaki Başbakan’ın söylemine bağlı paniğin aslında çok daha büyük olduğunu, bu paniğin hepsinin şimdilik piyasaya yansımadığı görüşündeler. Bunun nedeni ne diye bakacak olursak, ekonomi yöneticilerinin piyasadaki önemli karar alıcıları arayarak, “Siz Başbakanın öyle söylediğine bakmayın, o siyasi bir tavır, ekonomideki genel tavrımızda bir değişiklik olmaz” dedikleri tahmin ediliyor.
Bunun yanında hızlı bir düşüşün kimseye yaramayacağı, dolayısıyla piyasaların hareketlerin çok hızlı ve keskin hareket etmesini istemediklerinin altı çiziliyor.
Buradan yola çıkarak, “Piyasa asıl tepkisini henüz göstermedi” denilebilir.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve ekibinin bu gerçeği gördüğü kesin.Ancak siyaset o kadar öne çıktı ki, gerçeklerin görülmesinde körlük yaşandığı ortada.
Piyasalar ne zaman durulur derseniz yanıtı çok açık; siyasi atmosfer yumuşamadan, siyasette çatışma havası giderilmeden, yani beklentiler değişmeden piyasaların düzelmesini beklemek hayal olur.
Beklentilerin düzelmesi, bu kez o kadar kolay da olmayabilir. Her şeyden önce Gezi Parkı protestolarını bitirecek kadar önemli adımların atılması, yani hükümetin bu tepkiyi azaltması gerekiyor. Şahsen artık bunun yetmeyeceğini, bundan sonra toplumla bu kadar sert çatışmalara girilmeyeceği konusunda da hükümetin güven oluşturması gerekecek.
Piyasalar daha çok iyiyi satın alma eğilimindedir, bunun için beklentilerin iyileşmesi için yine çaba göstereceklerdir ama bu kez daha da zor olacak.

Haberin Devamı

AÇIK POZİSYON UNUTULUYOR

Haberin Devamı

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “faiz lobisi” gibi popülist ve muğlak bir söylem adı altında ekonominin tüm kesimlerine kızıp, neredeyse isim vererek, halka çağrılarda bulunması sadece ekonominin aktörlerini değil, partisinin ekonomi kurmaylarını da tedirgin etti. Bakanların bile özel sohbetlerde bu söylemin yanında olunamayacağını söylediklerine, bunun tehlikeli bir popülizm olduğu görüşüne katıldıklarına şahit oluyoruz. Ancak Başbakan’ın söylemi değişmiyor.
Ortadaki tablo şu ki; Başbakan Erdoğan’ın hem çatışmacı tavrını sürdürmesi hem de ekonomide tüm kesimleri suçlaması faizlerin, kurların yükselmesine neden oluyor. “Türkiye IMF’e borcunu ödedi” diye övünen Başbakan ve yakın çevresinin, Türkiye’nin dış borçlarının 350 milyar dolara yaklaştığını, faiz ve kurlar yükselince, o “faiz lobisi” adı altında haklarını savunduklarını sandıkları reel kesime en büyük darbeyi vuracaklarını görmüyorlar mı?
Faiz ve kur Başbakan’ın tavrı nedeniyle yükseliyor. Bu kadar yüksek döviz açığı olan bir ülkenin, yani halkın, bu çatışmacı tavırdan zarar görmesi kaçınılmaz.

Yazarın Tüm Yazıları