Başbakan’ın kriz tespitleri

BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, yılbaşında tedavüle girecek TL’leri tanıtmak için yapılan toplantıya katılıp, küresel krizle ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Haberin Devamı

Her şeyden önce şunu söylemeliyim ki; Başbakan’ın tanıtım toplantısına katılırken, ekonomiyle ilgili bakanları da yanına alması bence doğru değildi. TL’lerin tanıtımı için yapılan toplantı esas olarak Merkez Bankası’nın işidir. Böyle bir olayda rol çalma olmamalıydı.

Başbakan Erdoğan’ın siyasi olarak böyle bir ortamı kullanması, hükümetin işi havasını vermesi, Merkez Bankası bağımsızlığı açısından sakıncalı bir davranıştır.

Erdoğan’ın enflasyonla mücadeleyi başka hiç bir hükümetin beceremediğini ama kendilerinin başardığını söylemesi de doğru değil. Eğer Başbakan gönlünden geçtiği gibi davranıp, eski programın yerine kendi programını uygulamaya kalkışsaydı enflasyonla mücadele diye bir şey kalmazdı.

O dönem IMF için söylediklerini, eski program için söylediklerini biliyoruz.

Bu nedenle biraz insaflı olup bu başarının en önemli mimarlarının 2000 yılı programını uygulamaya koyan koalisyon hükümeti, güçlendirilmiş programı dizayn eden Kemal Derviş ve kendisinin görevden attığı bürokratlar olduğunu hatırlamak ve hakkını vermek durumunda.

Yine TL’lerin 6 sıfır atılıp yeni şekline gelmesini tümüyle kendi işiymiş gibi anlatması da haksızlık. Çünkü herkes biliyor ki; eski Merkez Bankası yönetimi çok önceden paradan 6 sıfır atılması projesini hazırladı. Tüm detaylarıyla planladı ve AKP hükümeti ve yeni Merkez Bankası yönetimi tümüyle bu planı uygulamaya koydu.

Yani Başbakan Tayyip Erdoğan ekonomide sağlanan istikrarın sadece uygulamacı olarak nemasını yemeli. Mimarı ve başlatanı olarak değil...

Bunun hakkını vermek, kendisine güveni gösterir, kendini yüceltirdi ama yapamadı...

KENDİ YAPMIŞ GİBİ

Aynı şekilde krizden etkilenmeyiz derken bunu daha çok bankacılık sisteminin sağlam olmasına bağlıyor ve bunu da yine kendi yapmış gibi lanse ediyor. Halbuki koalisyon hükümeti ve ilgili ekonomi bürokratları çok sıkıntılı bir süreç sonunda, şimdiki sağlam bankacılık yapısını oluşturmak için çok çalıştılar. Bunu yapan da kendi hükümeti ya da bürokratları değildir. O dönemi başarıyla yönetenleri kendisi işten çıkardı...

Başbakan artık bol keseden banka lisansı dağıtılan dönemlerin sona erdiğini söylerken, bazı AKP’ye yakın yatırım bankası sahiplerine mevduat toplama izni vermek için uğraştıklarını da çok iyi hatırlamalı. Yani izin verilse kendisi de aynı döneme dönmekten çekinmeyecek gibi.

AYAKLARI YERE BASTI

Başbakan Erdoğan’ı dünkü toplantıda küresel kriz konusunda biraz daha ayakları yere basan bir tavırda gördüm. Daha geçen hafta "Krizden fırsat yaratırız" diye demeçler verirken, şimdi artık fırsattan söz etmiyor "az etkileneceğiz" demekle yetiniyor.

Erdoğan’ın bana en ilginç gelen sözlerinden biri de "paramızın değerli olmasından şikayetçi olmak bana göre yanlış, paramızın değerli olmasından iftihar ediyorum" değerlendirmesi.

O zaman niye TL’nin değerlenmesinden şikayetler edip, ihracatçılara "gidin Merkez Bankası’nın kapısına, şikayet edin" dediniz? AKP’ye yakın medyada, neden bu nedenle Merkez Bankası’na yüklenen yazılar yazdırdınız, parti yöneticilerinizi ortaya attınız?

Bu sözler bile tek başına, aslında Başbakanın ekonomi konusunda kafasının ne kadar karışık olduğunu çok açık gösteren bir örnek.

Hükümet, IMF ile anlaşır mı

BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, önümüzdeki hafta IMF’yle görüşmeler yapılacağını, Washington’daki toplantılardan dönüldükten sonra IMF ile ilişkiler konusunda karar verileceğini söyledi. Burada da bir geri adım seziliyor. Klasik, "günü kurtarma politikası"nı uygulayıp, bu ay krizden etkilenmemiz arttığı takdirde hükümetin IMF ile anlaşmaya yanaşabileceğini zannediyorum. Ama bence yine duruma bakılacak, eğer martta yapılacak yerel seçimlere kadar anlaşma yapmadan götürülebildiğine kanaat getirilirse, bence anlaşmaya yanaşılmayacaktır.

Asıl bundan sonra AKP Hükümeti’nin ekonomi yönetimi başlıyor. Göreceğiz...

Yazarın Tüm Yazıları