Başbakan’ın kastettiği bürokratlar bunlar mı?

ANLAMAK mümkün değil. Herhalde, Enerji Bakanlığı’nın bu tasarıyı hazırladığını bildiğimiz en üst düzey bürokratik kademesi, bile bile Türkiye’nin menfaatlerine aykırı bir şey yapacak değil...

O zaman da belirtmiştik; bürokraside ‘devletçi’ anlayış bazı alanlarda devam ediyor. Bazı bürokratlar, kamunun elinde olan yetkileri bırakmak istemiyorlar. İster istemez de ülkenin menfaati ya da daha doğru bir deyimle nihai tüketicinin menfaati, kurumsal menfaatlerin arkasında kalıyor.

Yani bu yolla, ellerindeki yetkiyi devam ettiriyor, özel sektöre istedikleri ulufeyi dağıtmaya devam ediyor, etkinliklerini ve koltuklarını güçlendirmeye devam ediyorlar. Öyle ya, kamunun elindeki gücü, bu kadar açık gerekçeler olduğu halde bırakmamanın başka ne nedeni olabilir ki?

Bu arada Bakan ne yapıyor derseniz, bilemiyoruz. Böyle bir bürokratik anlayışı görmemesi, bunun liberal ekonomiye, AB hedeflerine ters düştüğünü görmemesi, bizce mümkün değil. O zaman acaba, ‘Bürokrasinin bu anlayışı, daha çok yetki isteyen bakanların işine mi geliyor?’ demekten kendimizi alamıyoruz.

Ancak Enerji Bakanı Hilmi Güler’in özel sektöre ve piyasa ekonomisine samimi olarak inandığını tahmin ettiğimiz için, bu kaygının rol oynadığını düşünemiyoruz.

Gerçi özel sektörle yapılan son Abant toplantısında, duyduğumuz kadarıyla Bakan Hilmi Güler, yanında Müsteşarı olduğu halde, biraz gülümseyerek, ‘Herkes beni yumuşak tanıyor, Müsteşarın sert ve işleri zorlaştırdığını söylüyor’ demiş. Ama bunun anlamını bilemiyoruz...

Bu arada Başbakan Tayyip Erdoğan’ın sık sık yakındığı, ‘bürokrasiyi aşamıyoruz’ söyleminin arkasında acaba bu tür bürokratlar mı var, diye düşünmekten, insan kendini alamıyor. Öyle ise bu direnci Bakan ve Başbakan görmüyor mu? Yoksa bu yakınmalarında o kadar ciddi değiller mi?

DÜZELTİLMELİ

Şimdi bütün gözler askıya alınan TBMM’deki, piyasaya ters bu yasa tasarısında. TÜSİAD ve sektör birlikleri Başbakana durumu ilettiler ama biliyoruz ki; bakanlık bürokrasisi hala bu tasarının yasalaşmasında ısrarlı. Hatta Abant toplantısı yapıp, BOTAŞ’ın tekel konumunu sürdürmek için bulunan ‘miktar devri formülü’ ile özel sektörün de sanki bu uygulamaya onay vermiş gibi gösterilmeye çalışılıyor..

Ancak İlerleme Raporu buna açıkca karşı çıkıyor. Özel sektör temsilcileri ‘AB’nin bu şartlarının 17 Aralık’a kadar yerine getirilmesi gerektiğini’ söylüyorlar. Yani bakanlığın bu konudaki tavrı devam eder, yeni formüllerle yasa çıkarılırsa, AB hedefi tehlikeye girmiş olacak.

İlerleme Raporunun 14. Bölümünde konuyla ilgili yer alanlar şunlar:

‘BOTAŞ ithalat, ticaret, üretim ve depolamaya ilişkin tekel konumunu muhafaza etmektedir. Bu çerçevede Doğalgaz Piyasası Kanunu 2003 yılından itibaren BOTAŞ’ın ihale yöntemiyle mevcut doğalgaz alım satım anlaşmalarını piyasadaki payı yıllık tüketimin yüzde 20’sine (kontrat devri) düşünceye kadar, diğer piyasa katılımcılarına devretmesini öngörüyor. Ancak bugüne kadar herhangi bir somut ilerleme kaydedilmemiştir. Türkiye özelleştirmeler de dahil olmak üzere gaz sektöründeki reform çalışmalarına devam etmelidir . Bu çerçevede doğal kontratlarının devredilmesine ilişkin birinci safhanın uygulanmasında halıhazırda bir gecikme meydana gelmiş ve bu gecikme özellikle piyasaya yeni girecek yatırımcılar için piyasada belirsizliklerin oluşmasına neden olmaktadır. Bu çerçevede, halihazırda uygulanmasında gecikme meydana gelmiş gaz kontratlarının devredilmesine ilişkin olarak çok somut bir stratejinin geliştirilmesi gerekmektedir. Piyasada yeterli açıklığın sağlanmasına rağmen, AB müktesabatına uyumlaştırma çalışmaları tamamlanmalıdır. Bu çerçevede BOTAŞ’ın tekel yapısının kaldırılmasına ilişkin gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Bununla beraber BOTAŞ’ın AB müktesebatına uygun olarak faaliyetlerinin hesap ve yasal ayrıştırmasını yapması beklenmektedir. Ayrıca çapraz sübvansiyonunun kaldırılmasına ilişkin olarak da bir takvim geliştirmesi gerekmektedir. Doğalgaz transit taşımacılığında şeffaf ve adil bir ortam yaratacak uygun yasal ve mali çerçevenin geliştirilmesi, Türkiye’nin Avrupa’ya transit doğal gaz taşımacılığında çok önemli bir rol oynamasını sağlayacaktır. ‘

ELEKTRİKTE DE AYNI

AB İlerleme Raporunda vurgu yapılan bir başka konuda elektrik piyasası yasasında değişiklik

yapılmasını öngören ve Meclis gündeminden çekildikten sonra yeni yasama yılında görüşülmesi beklenen kanun tasarısıyla gündeme gelen, Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt AŞ’nin hakim durumunun devam ettirilmesiyle ilgili. 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu hedefleriyle çelişen bu düzenlemeye tasarıda ‘Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt A.Ş. 31. 12. 2006 tarihine kadar serbest tüketiciler ile enerji alım ve enerji satış sözleşmeleri imzalayabilir’ şeklinde yer veriliyordu. Elektrik Piyasası yasası, reform çalışmaları ve Özelleştirme Strateji Belgesi ile de açık olara çelişen bu düzenlemeye, başta TÜSİAD olmak üzere özel sektör birlikleri ve yetkilileri tarafından çeşitli platformlarda karşı çıkılmıştı. TETAŞ’ın hakim durumunun devam ettirilmesi halinde özel sektörden yeni üretim yatırım beklenmemesi ve hatta faaliyette olan santrallerin de kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kalacağı açıkca söylenmiş, taslak eleştirilmişti.

Bu gelişmeler üzerine AB İlerleme Raporunda da TETAŞ’ın hakim durumuna da yer verilmiş ‘Devlet mülkiyetindeki ticaret şirketinin toptan satış pazarındaki hakim durumu düzeltilmelidir’ deniliyor. Yani TETAŞ’ın hakim durumunun rekabetçi bir elektrik piyasası oluşmasının önündeki engellerden biri olduğunu altı çiziliyor.

Hükümet yeni taslak ile AB hedefleri arasında seçim yapmak zorunda olacak.

Ancak herşeyden önce anlayışın değişmesi, samimi olarak piyasanın içe sindirilmesi gerekiyor.

Mevcut enerji politikasıyla AB bir hayal

AB’
nin İlerleme Raporu, Türkiye’nin mevcut enerji politikasıyla AB’ye uyumunun sözkonusu olamayacağını, her şeyden önce derin bir anlayış farklılığı bulunduğunu açıkca ortaya koyuyor.

2001 yılı Mayıs ayında yasalaşan 4646 sayılı doğalgaz piyasası kanunu ile gaz sektöründe gerçek anlamda bir piyasanın oluşturulması, rekabet getirilerek tüketicinin kaliteli ve daha ucuz doğalgaz almasının yolu açılmıştı. Bu çerçevede BOTAŞ elindeki kontratları özel sektöre devredecekti. Enerji piyasasının düzenlenmesi amacıyla kurulan Enerji Piyasası Düzenleme ve Denetleme Kurumu (EPDK) kuruldu ve AB hedefleri doğrultusunda BOTAŞ dışında özel sektörün piyasa girip, Türkiye’ye gaz temini işine girmeleri için çabaladı. Ancak bugüne kadar bu konularda somut bir gelişme sağlanamadı.

3 yıllık sürede bu konuda somut bir adım atılamazken, Enerji Bakanlığı TBMM kapanmadan önce piyasaya tümüyle ters, bir yasa tasarısını Bakanlar Kurulu’ndan da geçirip, Meclise sundu.

O dönemde de yazmıştık; Genel Kurul gündemine alınan tasarı yasalaştığı takdirde serbest piyasadan ve enerji piyasasındaki reformdan tümüyle uzaklaşmış olunacaktı. Bu taslak aynı zamanda kamunun ağırlığını piyasada daha da artıracak, ayrıca AB’nin kararı ve yazılacak İlerleme Raporunu etkileyecekti. Çünkü taslak 2009 yılına kadar yüzde 20’ye düşmesi gereken doğalgaz piyasasındaki BOTAŞ’ın payını, yeniden yüzde 75’e çıkarıyordu.

Bu taslağa daha sonra TÜSİAD karşı çıktı ve planlanan değişikliklerin serbest piyasaya ve AB hedeflerine ters olduğunu açıkca söylediler. TOBB başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu, bu konuda ciddi uyarılar yapan açıklamalarda bulundu.

Peki, herkes gördü de, taslağı hazırlayan Enerji Bakanlığı, bu sakıncaları neden görmedi? Ya da gördüğü halde neden Türkiye’nin menfaatlerine ters böyle bir kararı TBMM’ye gönderdi?
Yazarın Tüm Yazıları