Avrupa’nın durumu herkesi etkilemeye devam edecek

GEÇEN hafta yaşananlar, Avrupa’nın işinin hala çok zor olduğunu, küresel krizi atlatmasının bir hayli sıkıntılı geçeceğini, bir kez daha ortaya çıkardı.

Dolayısıyla küresel ekonomi Avrupa’nın yaşayacağı sıkıntılardan ciddi biçimde etkilenmeye devam ederken, Türkiye ekonomisi de, özellikle Avrupa kaynaklı yaşanacak dalgalardan nasibini alacak.
Geçen hafta açıklanan veriler, Avrupa’da ekonomik aktivitenin beklenmedik bir şekilde bozulduğuna işaret ederken, bu da tüm küresel sistemi derinden etkiledi. Kıta Avrupası’nın yanı sıra İngiltere ekonomisi de ilk çeyrekte, beklentilerin aksine, daralarak resesyona girdi. Geçen haftaki verilere göre ABD’de ilk çeyrek büyümesi yüzde 2.2 ile yüzde 2.5’lik beklentilerin altında kalırken, Japonya’da ılımlı toparlanmanın sürdüğü görüldü, Çin’e ilişkin veriler ise ekonominin ilk çeyreğin ardından kademeli büyüme sürecine gireceği beklentilerini iyice artırdı.
Bu gelişmeler yaşanırken, İstanbul’daki toplantıların ardından Ankara’ya uğrayıp, Merkez Bankası’nın brifingini de izleyen ING Bank Baş ekonomisti Rob Carnell, Türkiye Baş ekonomisti Sengül Dağdeviren ile Medya ve Dış İlişkiler Müdürü Buket Okumuş ile bir araya gelerek küresel ekonomi hakkındaki görüşlerini dinleme fırsatım oldu.
Carnell’in Banka için hazırladığı sunumda da, tam da geçen haftayı teyit eder biçimde, özellikle Avrupa’daki sorunların çok uzun süre devam edeceği beklentisi yer alıyordu.
Avrupa Merkez Bankası’nın bankalara 3 yıllık fon enjekte etmesiyle, piyasaların 2012’ye daha güçlü girdiğini hatırlatan Carnell, gelen verilerin ise kırılganlığın devam ettiğini gösterdiğini ve yeniden çatlaklar yaşanmaya başladığını hatırlattı. Piyasaların kısa süre sonra Euro bölgesi çevre ülkelerine tahvillerine yönelik iştahın daha ne kadar devam edeceğini sorgulamaya başlayabileceğini kaydeden Carnell, çevre ülke tahvillerine yeniden satış gelmesi halinde durumun kötüye gitme olasılığının yüksek olduğunu altını çizdi.
Avrupa’nın yakın bir gelecekte nüfus daralması yaşayacağını, bunun da ihracatın artırılmasını çok daha önemli kılacağını kaydeden Carnell, Avrupa’da çalışma yaşındaki nüfusun hızla düşeceğini, bunun da yaşanacak mali sıkıntıların daha da büyük olacağının habercisi olacağını kaydetti.
“Ve kemer sıkma, Sonsuza kadar” başlıklı sunum tablosunda IMF öngörülerine göre 2020’ye kadar genel olarak yüzde 4 bütçe fazlası gerekeceğinin altını çizen Carnell, eğer maliye politikaları bu kadar sıkı olacaksa, bunu telafi etmek için para politikalarının “ultra gevşek” devam etmesi gerekeceğini, bunun da sonsuza kadar düşük faiz anlamı taşıdığını, tabi ki bilerek çarpıcı olsun diye seçtiği bu üslupla, anlatmaya çalıştı.
YATIRIMCILAR ÇEKİNİYOR
Parasal genişlemenin doları düşürmesinin yanı sıra hisse senedi piyasalarını da yukarı ittiğini, bu süreçte tahvil getirilerini de normalde olması gerekenin üstünde tuttuğunu kaydeden Rob Carnell, ufukta 3. bir genişleme programı ise görmediğini söylüyor.
Rob Carnell, enflasyon tehdidini ise “çok sınırlı” olarak tanımlıyor.
Sohbette Avrupa’daki bankaların Haziran sonundaki yeniden sermaye açıklarının kapatılmasına ilişkin beklentilerini ve Türkiye’ye nasıl bir etki yapacağını sordum. Carnell, çok fazla sorun beklemiyor. Zaten herkesin kendi çapında önlem aldığını belirterek, tümüyle sistemi etkileyecek büyük bankalar için önemli bir sermaye açığı doğmayacağını düşünüyor. Çok fazla sorun olacağının görülmesi halinde ise gerekirse uygulamanın erteleneceği görüşünde. Yani Haziran sonunda Avrupa’da, batsa bile sistemi etkilemeyecek bazı küçük bankaların batabileceğini, küresel ekonomiye ya da Türkiye ekonomisine, buradan ek bir yük gelmeyeceğini düşünüyor.
Ancak Carnell’ın da altını çizdiği gibi; Avrupa’daki sıkıntıların de etkisiyle, küresel yatırımcıların gidişattan tedirgin olduğunu ve yeni yatırımlar konusunda çekimser davranacaklarını tahmin ediyor. İşte bu eğilim bizi doğrudan etkileyebilir.
Yazarın Tüm Yazıları