Artan siyasi riskler, ekonomide tedirginliği büyütüyor

Son dönemde sürekli tekrar-ladığımız gibi; küresel ekonomideki gelişmeler zaten Türkiye ekonomisi için önemli bir risk oluştururken, bu yetmezmiş gibi iç ve dış siyasette yaşananlar da, ekonomideki riski ciddi biçimde artırmaya devam ediyor.

Haberin Devamı

Son olarak Beşiktaş-Galatasaray maçında yaşananlar, siyasi çatışma havasının ne kadar arttığını, kutuplaşmadan siyasi nema çıkarma hedefinin ne kadar tehlikeli çatışmalara neden olabileceğini, dolayısıyla önümüzdeki dönem olayların artma ihtimali bulunduğunu çok açıkca ortaya koydu.
Böylesine bir ortamda girilecek uzun seçim sürecinin ekonomide yaratacağı tahribattan tedirgin olmamak mümkün değil. Başbakan Tayyip Erdoğan şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da seçim ekonomisi uygulanmayacağını, mali disiplinin sürdürüleceğini söylüyor ama politikacıların işi belli olmaz; oy için sıkıştıklarında neleri göze alabilecekleri geçmişte çok görüldü...
Siyasi çatışma havasının artmasının küresel ekonomideki köklü değişim dönemine denk gelmesi, bence büyük şanssızlık olacak. ABD Merkez Bankası FED’in bu ayki toplantısında, piyasadan aldığı tahvil miktarını azaltmayacağını açıklaması, piyasalara ciddi bir doping etkisi yaptı. Özellikle de bizim gibi gelişmekte olan ülkelerdeki yatırımcılar rahat bir nefes aldı. Ancak bu ay yapılmayan daraltma operasyonunun önümüzdeki ay ya da iki ay sonra yapılmayacağının garantisi olmadığı da ortaya çıktı. Özetle, iyimser hava bir-iki gün sürdükten sonra beklentiler yine kötüleşmeye başladı.
Bunun sonucu olarak iç piyasalarda dolar kuru yeniden 2 TL seviyesine doğru yükselirken, faizde yukarı yönlü hareket, hisse senedi piyasalarında ise yine düşüş gördük. Önümüzdeki dönem piyasaların dalgalı seyredeceği, ancak orta-uzun dönemde gelişmekte olan ülkelerin küresel piyasadaki gelişmelerden olumsuz etkileneceği de artık kesinleşti.
O nedenle önümüzdeki bir-iki yıllık dönemin, seçim dönemi ya da siyasi çatışma havası olmasa bile, zaten zor geçeceğini herkes kabul ediyor. Buna karşılık, sanki işleri kendimiz için iyice zorlaştırmak ister gibi; siyasi çatışma havasının körüklenmesinin, ekonomide yaşanacak sıkıntıları daha da artıracağı anlamına geleceği. sanki görülmüyor.

DEMOKRASİ PAKETİ TATMİN ETMEZSE…

Önümüzdeki hafta başında açıklanacak demokrasi paketinin, beklentiler o kadar yükseltildi ki, talepleri karşılamaktan uzak kalacağı kaçınılmaz görülüyor. Yaşanacak tatminsizlikle birlikte PKK, daha doğrusu KCK’nın kitlesel protesto eylemlerine girişeceği beklentisi daha yoğun konuşulmaya başladı. Kitlesel desteği azalsa da, hala devam eden sokak hareketlerinin, maçlardaki provokasyonların üzerine, KCK’nın büyükşehirlerde kitlesel eylemlere başlaması ihtimali, bence herkesi, öncelikle de Hükümeti korkutmalı.
Bunun dışında Suriye politikası ve El-kaide bağlantıları daha sık konuşulmaya, bu konudaki Batı tepkisinin büyümesinin kaçınılmaz olduğu, bu takdirde El-kaide’nin ne yapacağının belli olmayacağı da, yine Ankara kulislerinde konuşulan korku senaryoları içinde yer alıyor.
Yerel seçimlere 6 ay kalmışken içerideki sıkıntıların büyümesi, seçim süreci yaklaştıkça iyice içinden çıkılmaz bir hal alabilir. Bu takdirde, küresel gelişmelerin ekonomide yaratacağı tahribatın çok daha büyümesi, özellikle yabancı sermaye açısından caydırıcı bir ortamın pekişeceği de ortada.
İktidarın, siyasi gelişmeleri aynı zamanda ekonomi açısından da değerlendirmesi, en azından ekonomik gidişat için kutuplaşmayı artık yumuşatacak bir tavır içine girmesi gerekiyor.



Yazarın Tüm Yazıları