'AB tamam yatırım patlayacak' balonu şişirilmesin

AB Komisyonu’nun kararı arkasından, ekonomiye dönük abartılı yorumlar başladı. Bazı bakan ve bürokratların da üflemesiyle, ‘AB tamam, artık yatırım patlayacak’ balonu şişirilmeye başlandı.

Bu balonun fazla şişirilmemesi lazım. Çünkü bundan önce aşırı şişirilen balonların sonunda patladığını ve ‘fazla şişkinlik nedeniyle normalin üzerinde ses çıkarıp, tahbirat yaptığını’ çok yaşadık. Bu nedenle, erken ve hızlı üflenen ‘patlama’ balonlarına temkinli yaklaşmakta fayda var.

Herşeyden önce 17 Aralık’ta kesin müzakere tarihinin çıkması halinde bile, yatırımların hemen patlamayacağını, herkesin bilmesi lazım. Yatırımlar patlasa bile, bu işsizliğe çare olacak doğrudan yatırımlarda değil, kısa vadeli sermaye yatırımlarında olur. Ki; kısa vadeli sermayenin o kadar hızla gelmesi de, aniden çıkış riskini artıracağı için, artık o kadar da olumlu karşılanması gereken bir şey değil.

Asıl istenen yabancı sermayenin, yani doğrudan yatırım için gelecek yabancı sermayenin gelebilmesi için ise, AB’den tarih alınmasının yanısıra, daha çok iş yapılması lazım.

Herşeyden önce IMF’yle yapılacak yeni stand-by anlaşması, bu anlaşmanın yapısal tedbirleri ne kadar kapsayacağı, doğrudan yabancı sermaye girişinde çok önemli rol oynayacak.

Onun da dışında, örneğin enerjide gördüğümüz, ‘devletçi kafalar’ın artık bırakılması gerekiyor ki, yabancılar gelebilsin...

Bunun yanısıra bir türlü halledilemeyen özelleştirme konusunda, artık bundan sonra hukuki sıkıntı çıkarmayacak düzenleme ve uygulamaların devreye sokulması gerekiyor. Unutulmamalı ki; özelleştirme, özellikle de büyük işletmelerin blok satışında yabancı sermaye katkısı çok önemli rol oynayabilir. Zaten oynamalı ki, değerini bulabilsin...

Tabi ki devletçi kafaların hakimiyeti nedeniyle ve buna politikacıların ‘yetkilerini elden bırakmama’ niyetlerinin eklenmesiyle, piyasaları düzenleyecek bağımsız kurumları, başta Hükümet olmak üzere, artık herkesin içine sindirmesi gerekecek.

Sadece AB’den tarih almakla bu işlerin çözülemeyeceği ortada. Bu nedenle yabancı sermayenin gelebilmesi için tarih almanın yanısıra, çok önemli zihinsel ve yapısal değişikliklerin hayata geçirilmesi gerekiyor.

Zaten AB’nin raporlarında yeralan, ekonomik gelişme övülmesine rağmen, yöneltilen eleştiriler de, yabancı sermayenin patlamayacağını gösteren birer işaret olarak görülmeli.

BEŞ AYRI BAKANLIK

AB’nin bu haftaki raporlarında yeralan, bazı ekonomik sıkıntıları sayalım:

Ekonomik politikalar 5 ayrı bakanlık tarafından yürütülüyor, cari açık büyüyor, borçlanmadaki sürdürülebilirlik faiz ve döviz kurlarındaki dalgalanmaların etkisinde, devletin borçlanma gereği özel sektör yatırımlarını engelliyor, devlet hálá petrol, doğalgaz, elektrik gibi kamu hizmetlerinin fiyatlarını belirliyor, bankacılık ve bazı temel sanayi kollarında devlet varlığını sürdürüyor, ticari yargı güçsüz, bürokrasi yavaş, büyümede kayıt dışı ekonominin etkisi fazla, piyasaya giriş ve çıkışlarda varolan engeller halen iç rekabetin önünde engel oluşturuyor, ticari mahkemeler yasa ve sözleşmelerin uygulanmasında engel oluşturuyor, çerçeve yasalarının onayı ve uygulanması arasında geçen süre uzun, fikri mülkiyet haklarının uygulanması yetersiz, bankaların özel sektöre aktardığı kaynaklar yetersiz, bankalardaki karmaşık ortaklık yapısı saydam işleyişi engelliyor, yabancı bankaların sektördeki payı düşük, kamu işletmelerinin yeniden yapılandırılması ihtiyacı var, karayolu, liman ve havayolu hizmetlerindeki gelişmeler finansman güçlükleri nedeniyle yetersiz kalıyor, devlet yardımlarının kontrol edilmesi ve izlenmesi gerekiyor...

Siz büyük uluslararası bir şirket olsanız, hálá bu kadar iş yapma riski ve belirsizliği olan bir ülkeye, sırf AB’den müzakere tarihi aldı diye, hemen getirip yatırım yapar mısınız?

Kendimizi kandırmayalım; kimse gözü kapalı bu pazara girmez. Yapılması gereken, programa sadık kalıp, yapısal tedbirleri hayata geçirmek ve yatırımın önündeki belirsizlikleri temizlemektir. Bunun sancılı bir süreç olacağını da unutmadan...
Yazarın Tüm Yazıları