Paylaş
Geçen yıl içinde büyüme tahminleri sürekli düşürülmüştü ama düne kadar en kötümser tahminler büyümenin yüzde 2.5 civarında gerçekleşeceği yönündeydi. Dolayısıyla yüzde 2.2’lik büyüme rakamı herkes için sürpriz oldu. 2011 yılında yüzde 8.8 olan büyüdüğümüzü düşününce, tam anlamıyla keskin bir düşüş oldu.
Büyümenin detaylarına baktığımızda, iç talebin büyümeye yaptığı eksi katkının büyük olduğu, ihracatın olumlu katkısının ise son çeyrekte düştüğü belirlendi.
2012 yılı son çeyrekte dış talebin katkısı önceki çeyreğe göre sınırlı azalarak 3.1 puandan 2.9 puana düştü. İç talebin katkısı (stoklar dahil) ise önceki çeyreğe paralel bir seyirle 1.5 puanlık büyümeye azaltıcı etki yaptı. 2012 yılı genelinde dış talep büyümeyi 4.1 puan artırıcı, iç talep ise 1.9 puan daraltıcı katkı yaptı. Bu arada artan kamu harcamalarının büyümeye etkisinin çok yüksek olduğu da görüldü. 2012 yılı son çeyrekte özel sektör harcamaları yıllık bazda yüzde 2.8 ile 2012 yılındaki en derin daralmayı yaşarken, kamu harcamaları yüzde 11.0 ile son 3 yılın en hızlı artışını gösterdi. Böylece kamu hariç milli gelir, 2012 yılı son çeyrekte yüzde 0.6 ile 2009 3. çeyrek sonrasında
ilk kez daralmış oldu. Son çeyrekte özel sektör tüketim ve yatırım harcamalarındaki daralma derinleşti.
Büyüme rakamının piyasaları şaşırtmasının bir nedeni de, 2012 yılı son çeyreğine ilişkin öncü verilerin canlanmaya işaret etmesi idi. Özellikle özel sektör tüketim ve yatırımlarındaki daralma, beklentilerin üzerinde gerçekleşti. Buna karşılık bu yılın ilk çeyreğine ilişkin veriler, son çeyrektekine kıyasla çok daha hızlı bir canlanmaya işaret ediyor ve bu nedenle 2013 büyüme hedefinde sorun olmayacağı da tahmin ediliyor.
CARİ AÇIKSIZ BÜYÜME YOK
Piyasa uzmanları yüzde 4’lük büyüme hedefine mutlaka ulaşılmasını, baz etkisi nedeniyle artık bunun garanti olduğunu belirtirlerken, büyüme tahminleri yüzde 5’e kadar çıkabiliyor. Bu yılın büyümesine ilişkin en önemli riskler ise Avrupa ekonomi kaynaklı risklerin artması, sermaye girişlerinin zayıflaması ve son günlerde olduğu gibi Merkez Bankası’nın piyasadaki parayı aşırı biçimde daraltması olarak belirtiliyor.
Buna karşılık 2013 Mart ayında yapılacak yer seçimlerin etkisiyle kamu harcamalarındaki artışın devam edeceği, bu artışın ardı ardına gelecek Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler nedeniyle uzun bir süre alacağı beklentisinin, büyüme üzerinde artırıcı etki yapacağı da açık.
Bu arada büyüme rakamının düşük gelmesi muhalefetin eleştirilerine neden oldu. CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, “frendi gazdı derken Hükümet arabayı devirdi” derken, 2012’de, 150 ülkelik gelişen ve yükselen ekonomiler liginde Türkiye’nin büyümesi en hızlı düşen 5. ülke olduğunu söyledi.
Öztrak, 2012’de vatandaşın bir yıllık gelirinin ancak 38 dolar arttığını, dolar milyarderlerinin sayısının ise 39’dan 44’e çıktığını hatırlatarak, uygulanan politikalar zengini daha zengin yaparken, vatandaşın “borçlarımı nasıl ödeyeceğim?” telaşını da artırdığını savundu.
Öztrak, 2011 yılında seçimler nedeniyle dengelerin bozulup cari açığın had safhaya ulaştığını, 2012’de bunun dengelenmesine çalışıldığını söyledi.
Gerçekten de son büyüme rakamlarının bize gösterdiği bir başka gerçek de; Türkiye ekonomisinin dışa bağımlı ekonomi olup, normal büyümeye ulaşıldığında cari açık tehlikesinin baş gösterdiğinin tescillenmesi oldu. Bakalım bu yıl ne olacak?
Paylaş