Emniyet yetkilileri Mobese’den bunları da izliyor mu?

İçİşlerİ Bakanlığı yetkililerinin verdiği rakamlara göre yaşayan nüfusun yüzde 97’si polis, yüzde 3’ü Jandarma’nın denetiminde olan Başkentte 16 bin 500 polis görev yapıyor.

Haberin Devamı

Şehrin dört bir tarafına yerleştirilen 825 kamera ile de güvenlik ve trafik denetimleri yapılıyor. Yani Ankara, “Biri Bizi Gözetliyor” TV programı misali emniyet tarafından izleniyor. Ve son zamanlarda herkesin dilinden MOBESE olarak bilinen kent güvenlik sistemi düşmüyor. Tabii çoğunluk da yollardaki hız ve kırmızı ışık ihlallerinin cezalarını konuşuyor. Ceza tutanakları geldikçe de kapsamın hız ve kırmızı ışık ihlalleriyle sınırlı kalmadığını anlıyor. Örneğin kırmızı ışıkta yaya geçidi çizgilerini aşıp, duran araçlara da ceza geliyor, dönülmez levhasına aldırış etmeyip bildiğini okuyan şoförlere de. Anlayacağınız tüm kent gibi cadde ve sokaklar da gözetim altında.
Doğrusu bu ya, MOBESE’lerin devreye girmesinden sonra trafikte gözle görülür bir iyileşme oldu. Kör gözün parmağına kural tanımaz sürücüler azaldı, kanun ve toplum yaşamına saygılı sürücüler çoğaldı. Peki, bu yeterli mi? Elbette değil. Zira toplu yaşamın ve trafik kurallarının gereklerini bilmeyen daha yüzlerce insan var. Hal böyle olunca da monitör başında kameralardan gelen görüntüleri izleyen polislere bazı tavsiyelerim olacak. Bununla beraber ikazım, görevini yapmayan ya da yanlış uygulayan kamu görevlilerine de.

ÖVÜNDÜĞÜ GEÇİTLER ÇARE OLMADI

Son aylarda fark ettiniz mi bilmiyorum ama Ankara’nın trafiği çekilmez bir hal aldı. Hatta Melih Gökçek’in çok övündüğü alt üst geçitler bile soruna çare olamadı. Özellikle işe gidiş ve çıkış saatlerinde araçlar milim milim ilerliyor. Tüm bunların üzerine bir de tadilat, gösteri ya da yabancı konuk için bazı kavşak ve yollar kapanıyorsa, trafik tam anlamıyla Arap saçına dönüyor.
Örneğin bizim gazetenin binası Eskişehir yolu üzerinde. Neredeyse günün her saati yoğun bir trafik var ve yan yana dört şerit bile yetmiyor. Buradan şuna gelmek istiyorum: İstediğin kadar yol genişlet, kavşak yap, köprü kur, MOBESE kameralarıyla gözetle; metro gibi toplu taşıma yönelmediğin sürece trafiği rahatlatamazsın. Üstelik otobana dönüşmüş yollarla mal ve can kaybına davetiye çıkarırsın.
İnanın karşıdan karşıya geçmek için büyük beceri gerektiren üç dört şeritli yollar, ölümlü kazalara davetiye çıkarıyor. Keza şehrin göbeğinde otobana dönmüş ana cadde ve sokaklar da... Üstelik göstermelik kaldırımlar yayaların yan yana yürümesini bile imkânsız kılıyor. Bazı güzergâhlarda karşıdan karşıya geçmek için yüzlerce metre yol kat etmek, insanları kameradan izlemek için de onlarca düzenek gerekiyor.
Ben bu tespitlerimi her yazdığımda belediye yetkililerinden şöyle bir savunma geliyor. “İşe gidiş ve geliş saatlerinde trafiğin yoğun olması doğal, sen öbür saatlere bak”. Bakayım bakmasına da, bu geçit ve kavşaklar yoğun saatlerde de araç akışını rahatlatmak için yapılmıyor mu? Yoksa gecenin ilerleyen saatleri ile tatil günlerinde, yani el ayak çekildiği anlarda boş olmuş bize ne !

UTANÇTAN OLSA GEREK ÖZEL GÜN DİLLENMEDİ

Haberin Devamı

Emniyet yetkilileri Mobese’den bunları da izliyor mu

Buradan şuna gelmek istiyorum. İstediğin kadar yol genişlet, kavşak yap, köprü kur, MOBESE sistemleri kur; tekrarlarsak toplu taşıma yönelmediğin sürece trafiği rahatlatamazsın. Üstelik otobana dönmüş yollarla şehrin ruhunu yok edersin. Bu arada planlı kentleşmenin önemini anımsatmak için tüm dünya ülkelerinde 8 Kasım’da Dünya Şehircilik Günü’nü kutlanır ama utançtan olsa gerek Başkentte bu özel gün, hiç dillendirilmedi.
Emniyet yetkililerinin monitörlerden takip etmesi, Ankaralıların da duyması için birkaç önerim daha olacak. İş hız ve kırmızı ışık ihlalleriyle mücadele etmekle bitmiyor. Hemen hemen her kavşakta başımıza dikilen satıcı ve dilencileri kameralar izlemiyor mu? Çoğunlukla çocukların kullanıldığı bu yanlış eylemler engellenemez mi? Zira içlerinden biri ya da birkaçının otomobil altında kalıp, ezilmesi içten bile değil. Yapılması gerekense gayet basit. Kamera denetimindeki kavşaklarda boy gösteren bu insanlar izlendikten hemen sonra sevkedilecek bir ekip tarafından toplanması. Tabii ki aynı işlem kameraların görüş açısına giren cadde ve sokaklarda da yapılabilir.

HİLKAT GARİBESİ GİBİ KAVŞAKLAR

Ayrıca kameralar Başkentin yollarındaki silinip kaybolan şerit çizgilerini de takip edebilir. Trafiğin en önemli unsuru olan bu çizgiler yüzünden kimin hangi şeritte seyrettiği belli olmuyor. Hatta bazı kavşaklarda dönüşün nereden yapılacağı anlaşılamıyor. Örneği Konya Yolu üzerinde yer alan bir kavşak yol çizgilerinin silinmesi yüzünden adeta kazalara davetiye çıkarıyor. Zaten hilkat garibesi gibi dizayn edilen bu kavşakta arabalar karşıdan gelen aracın solundan değil, sağından geçerek karşı yola ulaşıyor. Çizgiler silindiği için de akış Allah’a emanet sağlanıyor. Bu ve buna benzer kavşaklar izlendikten sonra sorumlular yakın takibe alınabilir.

GÖZÜ DÖNMÜŞ SÜRÜCÜLERE ÖNLEM ALMAK LAZIM

Bazı mahallerde ise yolu geniş ve boş buldukça coşan, MOBESE sistemi olmadığı için de çekinmeden hız limitini aşan gözü dönmüş sürücülere de önlem almak gerekiyor. Hatta MOBESE’lerin yerlerini ezberlediği için sadece onların altından geçerken aniden frene basıp yavaşlayanlar için de. Kazaya davetiye çıkaran bu eylem için yetkililerin de ayağı yere sağlam basan yaptırımlar uygulaması gerekiyor. Kanunda da belirtildiği gibi şehir içindeki azami hız 50 kilometre olmalı. Örneğin Atatürk Bulvarı, Tunalıhilmi caddesi gibi meskun mahallerde belirlenen hızın üstüne çıkılmamalı. Ancak, dört şerit gidiş, dört şerit geliş Konya Yolu, Eskişehir Yolu, Havalimanı Yolu gibi güzergâhlarda 70 kilometre hız biraz komik kaçıyor.
Yol boş da olsa, arabamla bu güzergahları 70 kilometre süratle kat ediyorum. MOBESE kameralarıyla donatılmış bölümler hariç daha bir aracı sollayamadım... Otomobiller bir kenara otobüsler, minibüsler, kamyonlar önce dikiz aynamda beliriyor, kısa süre sonra da yanımdan geçip gidiyor. En ağrıma giden de Konya yolu üzerinde yolları temizleyen belediye aracının hızla yanımdan geçip gitmesi oluyor.
Buradan şuna gelmek istiyorum... Bu kadar geniş yollarda azami 70 kilometre süratle gitmek biraz komik kaçıyor. Bence yetkililer biraz gerçekçi olmalı. Kimse 90 kilometre üzerinde hızla gitsin demiyorum ama bu tip yollarda 70 ve altında gitmek daha büyük tehlike. Sonuçta bahsettiğimiz yerler yayaların bol olduğu, trafik akışının güçlükle sağlandığı cadde ve sokaklar değil. En az üç dört şeritli geniş bulvarlar.

SOL ŞERİT SAPIKLARINI DA UNUTMAMAK GEREKİYOR

MOBESE’lerin esas kontrol etmesi gereken bir diğer konu da hatalı şerit kullanımı. Örneğin dört şeritli yolda herkes soldan gidiyor. Sağdaki iki şerit boş, soldaki iki şerit ise alabildiğine dolu... Sollamak ise neredeyse imkansız. Son zamanlarda bakıyorum da düşük hızla giden tüm araçlar soldaki şeritleri, geçmek isteyen araçlar ise sağdaki şeritleri kullanıyor. Bence bu sol şerit sapıklarına da önlem almalı. Bakın çağdaş ülkelere, sağdaki şeritler boşken soldakileri kullanan sürücülerin hepsine ceza yağdırıyorlar.
Melih Gökçek’in Ankaralılara attığı park kazığına da değinmek lazım. Bazı caddelerde araç parklarının paralı olduğunu biliyorsunuz. Üç günde ihalesi yapılan bu caddelerin rantını kimlerin aldığını ve belediyenin kazancının ne kadar olduğunu bilen de yok, açıklayan da... Bir takım adamlar elinde bilet durandan da, sorandan da park ücreti alıp duruyor. Belediye ise bu uygulamayı adım başı astığı levhalarla duyuruyor. Hadi diyelim ki bu park parasından kaçış yok ama Tunalı Hilmi Caddesi’nde olduğu gibi bazı caddelerde görüyorum ki rant yüzünden göz göre göre suç işleniyor. Nasıl mı? Dikkat edin sinyal lambalarının dibine bile paralı park levhaları asılıyor ve kavşakların bu hassas kısmına dahi araç park ettiriliyor.

PARK PARASI SEVDASI FACİAYLA SONUÇLANABİLİR

Trafik kanununa göre kavşaklarda belli bir mesafeden sonra araç parkı yapılabilir. Sürücüler kavşaklarda sağından ve solundan gelen araçları görmek zorundadır. Ama bu parklar yüzünden ne onları görebiliyor, ne de burnunun dibindeki trafik lambalarını. Bu işe derhal çözüm bulunmalı ve belediye paralı park levhası yerine durulmaz levhaları asmalı. Kavşaklara yakın kısımlarda 3-5 araçtan daha park parası alma sevdası yakında bir faciayla sonuçlanırsa, bunun vebali Büyükşehir Belediyesi’ne ait.
Aslında Gökçek’in liderliğindeki belediyeye ve MOBESE monitörleri önündeki Emniyet yetkililerine başka bir ikazım daha olacak. Kavşaklar tanzim edilirken sürücülerin sağını ve solunu takip edebilmesi için görüş alanının açık olması gerekir. Ancak gel gör ki birçok kavşakta uzun ağaç ile çalılıklardan, yön levhalarından ve reklam panolarından görüş mesafesi kayboluyor. Örnek mi? Oran kavşağı, Cumhurbaşkanlığı’nın önündeki kavşak bunlardan küçük bir kısmı. Size yeşil ışık yanmasına güvenip hareket ediyorsunuz ama yan tarafınızdan gelecek araçların hareketlerini kontrol edemiyorsunuz. Ya yan taraftan gelen araç delilik yapıp kırmızı ışığı takmazsa! Sizlerde biliyorsunuz ki direksiyon başında böylesine deli çok...
Sözün özü MOBESE kameralarının trafikteki işi hız ve ışık ihlalleriyle bitmemeli. Kameraların izleyeceği daha çok şey var!

Yazarın Tüm Yazıları