Türkiye’nin seçenekleri

SEÇİM olan yıllarda siyasi öncelikler ile iktisadi açıdan yapılması gerekenler genellikle uyum içinde olmazlar. Geleneksel uyuşmazlıklar seçim olan yıllarda daha da belirginleşir. Bu yıl da bu gerçeği yaşıyoruz.

IMF’nin standby programı çerçevesinde gerçekleştirdiği 6. gözden geçirme toplantıları kamu finansmanı konularına odaklandı. Ekonomik istikrar için kamu finansmanında kalıcı iyileştirmeler yapmak gerekiyor. Seçim yılı olması nedeniyle, hükümet siyasi açıdan haklı olarak bu alanlarda yapılması gerekenleri ertelemek istiyor. IMF ise, ertelemenin kolayca tamir edilemeyecek tahribata yol açabileceğini düşünüyor.

Uluslararası piyasalardaki oynaklıklar göz önüne alındığında, ekonomik istikrar yönünde atılması gereken adımların siyasi bakış açısıyla ertelenmelerinin önemli bir iktisadi risk oluşturduğunu kabul etmek zorundayız.

İKTİSADİ GÜNDEM

Önümüzdeki kısa dönemde neler yapılmalı?

Faiz dışındaki bütçe harcamalarındaki artışı frenleyecek önlemler gerekiyor. Geçen yıldan başlayarak hızla artan sağlık harcamalarının artışını önlemenin yolu aranmalıdır. Seçimlerin hemen öncesinde, bu çeşit bir karar siyasi açıdan sevimsizdir.

Sosyal güvenlik reformu sürecinde yaşanan hukuksal sorunlar aşılmalıdır. Türkiye’de çalışanların tümü aynı sosyal güvenlik şemsiyesi altına girmelidir. Geçiş döneminde, kazanılmış bazı hakların geri alınması söz konusudur. İktisadi açıdan, Türkiye’nin bu konuda başka bir çıkışı yoktur. Ama, siyasi açıdan, milyonları ilgilendiren bir kesimin tepkisine neden olunacaktır.

Kamu İktisadi Teşebbüsleri’nin (KİT) kendi ayakları üzerinde durması sağlanmalıdır. Borçla değil, kazandıkları paralarla yaşamaları ilke edinilmelidir. Bu kapsamda, bazı KİT’lerin ürettikleri mal ve hizmetlerin fiyatlarının artırılması kaçınılmazdır. Elektrik fiyatlarının artırılması gerekmektedir. Ama, yıllardır bu konuda direnen hükümetin seçimlerin arifesinde elektriğe zam yapması siyasi açıdan kabul edilebilir değildir. Aslında, zamlar da kalıcı çözüm olamamaktadır. Kamu kesiminin verimliliği artırılmalıdır. Bu konuya bir başka yazıda geri döneceğim.

RİSK İDARESİ

Siyasi gündemle iktisadi zorunlulukların çakışması önemli riskleri de beraberinde getirmektedir
. Uluslararası piyasaların çalkantılı olduğu bir dönemde, Türkiye’nin bazı gecikmiş kararları daha da ertelemesi herhangi bir nedenle uluslararası yatırımcıların asabı bozulduğunda, Türkiye ekonomisinin daha büyük çalkantılara girmesine bahane olabilecektir.

Son dönemde İstanbul’da bazı arazilerin şaşırtıcı fiyatlara satılması gibi haberler uluslararası yatırımcıları olumlu yönde etkilemektedir. Ama, aynı yatırımcıların bir gözü de IMF ve AB çapalarındadır. Bu çapaların yeteri kadar sağlam olmadığı izleniminin yayılması iyi gelişmeleri kısa süre için dahi olsa gölgede bırakabilecektir.

Hangi seçenek daha ehven-i şerdir? Seçimlerden az önce nedenlerini açıklaması zor bir iktisadi çalkantı içinde boğuşmak mı yoksa bugünkü olumlu dengelerin oluşmasında katkıları küçümsenemeyecek uluslararası piyasaları rahatlatmak mı?

Türkiye’nin ekonomik istikrardan taviz vermeyeceği yönünde vereceği izlenimlerin seçim kaygılarıyla bazı kararların savsaklanmasından daha önemli ve kalıcı faydalar sağlayacağı açıktır. Siyasetçiler de böyle düşündüğünde, önümüzdeki döneme yönelik iktisadi riskler büyük ölçüde idare edilebilir hale gelecektir.
Yazarın Tüm Yazıları