8 yıl sonra aynı çile

Yıllardır Ankara gazetesi yapıyoruz, her yağmur sonrası ortaya çıkan manzaraları bir yayında toplasak, ansiklopedi olur.

Haberin Devamı

8 yıl sonra aynı çile

Bakın ne demişiz günün birinde:
“Önceki akşam saatlerinde başlayan ve aralıklarla devam eden yağış, Ankara’nın büyük bir bölümünde etkili olurken, su baskınları yaşandı. Zemin katlardaki bazı ev ve işyerleri su altında kaldı.”
Ne zaman demişiz; sekiz yıl önce...
İki gün önce ne demişiz?
“Keçiören’de önceki gün aniden bastıran yağmurda 7 apartman sular altında kaldı. Su seviyesinin tavana kadar çıktığı birçok ev kullanılamaz hale geldi.”
Önce 2006 yılının Ekim ayında birinci sayfaya taşıdığımız vatandaşın mağduriyetine bir bakın. Hiç beklemediği bir anda evini su basmış, ne yapacağını bilmiyor. Çaresizce bekliyor.
Sonra da, sekiz yıl sonra aynı ‘talihsizlikle’ kendine Ankara Hürriyet’in birinci sayfasında yer bulmuş vatandaşa bakın.
Değişen bir şey var mı?
Yok, yağmur aynı yağmur. Metreküpüyle, şiddetiyle, her şeyiyle...
Yollar, alt geçitler neyse, aracınla bir şekilde sıyrılıyorsun da, -gidemeyip balık adamlarca kurtarılanı da oldu- her ‘iki damla’ yağmur sonrası, giriş katlarda, kot dairelerde ne çileler yaşanıyor.
Boğulma tehlikesini atlatan, eşya derdine düşüyor. Kurtardı kurtardı, kurtaramadı; dişinden tırnağından artırarak aldığı eşyalar çöpe...
Peki arabalar suda yüzdüğünde, alt geçitleri su bastığında, vatandaşın evindeki eşyalar kullanılamaz hale geldiğinde, dahası bu felaketler her yıl tekrarlandığında ne yapılıyor?
“Anlaşılan, bu altyapı mevcut haliyle bu kadar yağmuru kaldırmıyor” denilerek, çare düşünülüyor mu?
“Düşünüldü ve uygulandı” diyen, buyursun gelsin anlatsın.
Anlatsın ama, yapıldıysa her yağmurda aynı manzara nasıl ortaya çıkıyor, ona da bir zahmet açıklık getirsin.

Haberin Devamı

Kader mi diyelim

Bozkır kent dediğimiz Ankara, suyla imtihanda hep sınıfta mı kalacak? Bu şehrin fıtratında mı var yoksa sular altında kalmak? İnsanlar evlerinde beline kadar suya gömüldüğünde takdir-i ilahi deyip oturmalı mı ses çıkarmadan? “Her giriş katta oturan, her araba süren Ankaralı bir gün, taşan sudan nasibini alacak” diye bir alın yazımız mı var bilmediğimiz? Daha büyük felaketler mi bekleniyor önlem almak için?

Haberin Devamı

ONKOLOJİ’DE YANLIŞTAN DÖNÜLDÜ

Bir hafta önce Onkoloji Hastanesi acil servisinde hasta kaydı tutan taşeron firma elemanlarının 24 saat aralıksız çalıştırıldığını yazmıştık. Bu uygulamayla ilgili firma yetkilileri de, hastane yönetimine sekizer saatlik vardiya düzeniyle ilgili bir öneri getirdiklerini ancak, fazla personel gerektiği için bunun kabul görmediğini belirtmişti. Yazının çıktığı gün Hastane Yöneticisi Prof. Dr. Mustafa Ertek, memurlardan acil servise kaydırma yapılarak, 8 saatlik vardiya düzenine geçilme talimatını vermiş. Ve artık, taşeron firma çalışanları 24 saat aralıksız çalışmaktan kurtulmuş. Sırf birkaç personel daha fazla çalıştırmayalım diye, bütün iş kanunlarına, dünyanın bütün standartlarına, herşeyden önemlisi insanlığa aykırı bir uygulamada diretmek ne kadar doğru? Bu tür yanlışların düzeltilmesi için, ille de gazetelerde yazmamız mı gerekiyor?

Yazarın Tüm Yazıları