1)
Yapay zekanın, insan zekasını satrançta kolayca yenerken, bir başka kadim masaüstü oyunu olan Go'da bunu pek başaramaması (ve en azından 10 yıl daha başaramayacağının öngörülmesi), yakın gelecekte robotların hangi gazetecileri işsiz bırakacağını da gösteriyor aslında.
Satranç bilgi temelli bir hesap yarışı olduğu için artık beynimiz bu oyunda bilgisayarların işlem gücüyle rekabet edemiyor. Oysa "
Dünyadaki saygın gazeteler arasında ilk olarak The Guardian, hem de olayın yaşandığı 29 Kasım'da haberi aktarmıştı... Gazetecilik açısından hatalı bulduğum bir yaklaşımla, "IŞİD ilk kez Kobani'ye Türkiye içinden saldırı düzenledi" gibi hüküm veren bir başlık tercih etmişti bu gazete...
Oysa bu iddia, o gün Suriye'nin Kobani şehrinden, sınırın Türkiye tarafındaki Suruç'a sıçrayan çatışmalar konusunda yapılan çok sayıda açıklamadan sadece birkaçına dayanıyordu. Ve hâlâ doğrulanmayan bu iddia, son günlerde yapılan açıklamalarla resim daha da karmaşık bir hal aldı.
Gelin, Suruç'taki Toprak Mahsülleri Ofisi'nden (TMO) Türk bayrağının indirildiği, silahlı kişilerin Türkiye'ye ait tahıl ambarlarına girdiği o kanlı gün ve sonrasında yapılan açıklamaları hatırlayıp "aslında ne olduğunu" çözmeye çalışalım:
Türkiye'ye 1970'leri hatırlatan şiddet olayları sürerken HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş "İnsanlar her yerde sokağa çıktılar. Hiçbir yerde asla şiddet kullanılmadı” deyince, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek Twitter'dan cevap verdi: "Galiba uzaylılar yağmaladı, yaktı ve adam öldürdü."
Şimşek'in esprisi bir yana, ülkenin geneline yönelik ciddi bir tehdit teşkil eden bu olayların sorumlularının uzayda değil, dünyada olduğu ortada.
Biz yine Ortadoğu tipi sorunlarla debelenirken, sırtımızı döndüğümüz Avrupa Birliği bakın ne yapıyor.
Önce şu animasyonu bir izleyin.
Türkiye'nin şehircilik konulu en başarılı bloglarından Mutlu Kent, 29 Ekim'de, İstanbul'da son 10 yılda yaşanan değişimi göstermek üzere Google Earth'ten alınmış uydu fotoğrafları yayınlamıştı.
Bu çarpıcı fotoğrafları, Türkçe okurları için bu köşede de paylaşmak istedim. Çubuğu sağa sola kaydırarak eski ve yeni fotoğrafları üstüste karşılaştırabilirsiniz. Buyrun:
1) Avrupa yakasının kuzey ormanlarından geçen otoyol
2) Asya yakasında üçüncü köprü bağlantısı
Oysa ne kadar güzel başlamıştı, dünyanın basın özgürlüğü konusunda en önde gelen iki kuruluşu olan IPI ve CPJ üyesi gazetecilerin 1-2 Ekim'de Ankara'da yaptığı temaslar...
IPI Türkiye Başkan Yardımcısı olarak yer aldığım heyet önce Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ile görüşme imkanı bulmuş, ardından Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından kabul edilmişti.
Yüksek yargı, iktidar, muhalefet; tüm bu kesimlerin basın ve ifade özgürlüğü konusundaki görüşlerini dinlemek, eleştirilerimizi dile getirmek, sorular sormak fırsatı bulmuştuk.
Örneğin meclis için çok kritik bir günde heyete uzun bir zaman ayıran, toplantıya son derece hazırlıklı gelen, her söyleneni büyük bir dikkatle dinleyen Bakan Bozdağ'a şunu sormuştum:
Yine de ister istemez gülümsüyorum.
Nedenini anlatayım:
Haber yapmaktan çekinen veya kapı dışarı edilen gazetecilerden...
...IŞİD ile ilgili soru sorulur diye salona girmeyen askeri yetkililere...
Yeni hükümetin 189 sayfalık programında Avrupa Birliği önemli bir yer tutuyor. Türkiye’nin bu hafta açıklanan üç aşamalı ‘AB Stratejisi’ de 2023’e kadar tam üyelik hedefiyle siyasi reformları hızlandırma sözü veriyor.
Yeni hükümetin bu iddiası olumlu bir gelişme olsa da, somut adımlarla desteklenmediği sürece retorik kağıt üstünde kalır. Ve ne yazık ki, yeni hükümetin attığı ilk somut adımlar bizi AB'ye yaklaştırmak bir yana, daha da uzaklaştırdı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu unvanla onayladığı ilk yasalardan biri olan torba kanundaki internet düzenlemesinden bahsediyorum.
Hiçbir demokratik ülkede, idareye internet üstünde bu ölçüde kontrol sağlayan bir yasa yok.
Bu düzenlemelerin AB hukukuyla ne kadar örtüştüğünü, bu alanın en yetkin uzmanlarından olan Doç. Dr. H. Burak Gemalmaz’a sordum.
Hürriyet Dünyası'ndaki ankette saat 17.00 itibariyle ankete oy veren 22 bini aşkın Hürriyet okuru, Ahmet Hakan'ın önerisini destekledi. 17 bini ise karşı çıktı.
Buna bir özgürlükler meselesi olarak bakınca, şahsen ben de memurların sakal bırakmasının serbest bırakılmasını destekleme eğilimindeyim.
Fakat halkın neredeyse yarısının buna karşı çıkıyor olması, bu serbestliğin tetikleyebileceği başka sorunların işareti gibi...
Bunun çözümü, oy birliği olmasa bile, bir oydaşma aramaktır.