ÖNÜMÜZ seçim. Millet sandığa gidecek. Partiler miting yapmaya başladı. Bu iş kolay değildir, çok büyük para ve örgütlenme gerektirir. Partiler, mitingler için kesenin ağzını açar ve çok büyük paralar harcar.
AKP şimdi beleş miting yapmanın kolayını bulmuş durumda!
Tayyip Bey uyanıklık sergiliyor, parti mitinglerini devlete yaptırıyor. Harcamaları yapmak zorunda bırakılan kuruluşun adı TOKİ. Yani Toplu Konut İdaresi. Bizim beyefendi her hafta bir yerde miting düzenliyor, muhalefet partilerine veryansın ediyor, ahkám kesiyor. Bahanesi hazır:
Toplu açılışlar... Ve TOKİ evlerinin teslim töreni!
Toplu açılış palavrasında, o ilde yıllar öncesinden yapılan ne varsa, yapımı henüz bitmemişler de eklenerek "güya açılış" yapılıyor. Son atraksiyon pazar günü Sivas’ta sergilendi.
Ama esas hikáye TOKİ olayında dönüyor. Devletin kurumu ev yapıyor, peşin veya kredili satıyor. İşte bu evlerin anahtar teslim masalı, ne yazık ki AKP mitinglerine dönüşüyor.
İşin daha da acı tarafı, düzenlenen törenlere konu olan evlerin bazılarında aileler aylardır, yıllardır oturuyor!
Bazıları ise henüz inşaat halinde!
Burada önemli olan, iktidar partisinin cepten çok az harcama yaparak devlet parasıyla, yani TOKİ parasıyla miting yapması.
Üstelik mitinglerde devletin valileri bile kürsüye çıkarılıyor.
Devlet ve devletin parası, AKP’nin seçim propagandasında açıkça ve resmen kullanılıyor.
Müslümanlıktan dem vuranlar, yetim parasını kendileri için kullanmaktan sıkılmıyor.
* * *
Seçim yaklaştı, bu parti şimdi başka kesimlerin de gözünü boyayıp oy avcılığına soyunuyor.
Bunlar tam 4.5 yıldan beri iktidar değil mi?Şimdi şehit ailelerine düşük faizli ve uzun vadeli kredi ile TOKİ evleri satmaya karar verdiler!
Bugüne kadar aklınız neredeydi? Şehit ailelerini niçin bir gün olsun düşünmediniz?
Şehit cenazelerinde halk tarafından protesto edilen iktidar yetkilileri, Abdullah Öcalan’dan "Sayın Öcalan", şehitlerimizden "kelle"
diye söz eden Başbakan,
şimdi seçim öncesinde şehit ailelerini düşünmeye
başladılar!..
Ve "kellelerin" ailelerine uygun koşullarla ev satmaya, tam da seçim öncesinde karar verdiler!
Türkiye’de nice seçimler gördük, seçime giren nice partileri ve başbakanları izledik.
Ama bu kadarını ilk kez görüyoruz.
VE SADAKA EKONOMiSi
"SADAKA ekonomisi" özellikle büyük kentlerimizde uygulanıyor. İnsanları işsiz bıraktılar, açlığa terk ettiler. Onların çalıştığı yerleri özelleştirme adı altında yerli işbirlikçilerine, partili yandaşlarına, eşlerine dostlarına, çoluk çocuklarına, yabancılara peşkeş çektiler. Milyonlarca insanımız işinden gücünden oldu.
Şimdi onlara hızla kömür ve gıda paketleri dağıtılıyor. İki kilo kuru fasulye, iki kilo bulgur, bir kutu salça, en ucuzundan bir şişe margarin falan!.. Kendi yemeyecekleri şeyler.
İşin acınacak yanı, yüzlerce milyon dolar tutan kömür paraları için "taş gibi" bütçelerinde para yok. Geçenlerde Resmi Gazete’de kararname yayınladılar ve dağıtılacak yüz binlerce ton kömürün parasının 2008 bütçesinden ödenmesini öngördüler!
Oy avcılığının faturasını da devlete kestiler.
Hem de sorumsuzluğun ve insafsızlığın en büyüğünü sergileyip bu büyük parasal yükü gelecek hükümete bıraktılar.
* * *
Sadaka ekonomisinin en büyük bölümü, kentlerde ve fakir semtlerde belediyeler eliyle yürütülüyor. Böylece, bu yüzlerce trilyonluk alımlarda yeni bir yolsuzluk-vurgun-hortum kapısı açılıyor. Bazı yörelerde hırsız belediye başkanları, parasını sanki ceplerinden veriyormuş gibi paketlerin üzerine kendi isimlerini yazdırmaktan da utanmıyor.
Vatandaşlarımız bu avantayı almak için kapılarda bekleşiyor, torpil arıyor.
Önce işsiz bırak, sonra sadaka vererek kitleleri uyut!.. Bazılarına bu yardımlar karşılığında oylarını sana verecekleri konusunda yemin ettir!
AB adayı diye yutturdukları Türkiye’den gerçek tablolar işte böyle. Bunu yaratanlar acaba utanıyor mu? Tam tersine, onlar fakir fukarayı bu yolla sömürüp oy toplama peşinde.