SAYIN büyüklerim, sevgili küçüklerim, abilerim ablalarım, aziz hemşerilerim, değerli vatandaşlarım!..
Hepimizin gözü aydın... Hasretle beklediğimiz piyango çekilişi dün yapıldı ve Beyefendi’nin iki dudağı arasından çıkan isim Abdullah Gül oldu!
Kumpanyamız sizler için çok hoş bir ortaoyunu hazırlamıştı. Oyunumuzu adım adım yürüttük, mutlu sona dün ulaştık. Bunu "taktik ve stratejimiz" gereği olarak yaptık.
Bu figüranı bol oyunu izlemek için sizlerden bir kuruş para istemedik. Hoşça vakit geçirmiş olmanızı diliyoruz!
Cumhurbaşkanı adayımızı, kimin aday olup olmayacağını Bush ve Merkel biliyordu da, siz niçin bilmeyecektiniz!
Bilmek sizin de hakkınızdı. O yüzden bir gün öncesinden açıkladık.
* * *
Sayın büyüklerim, sevgili küçüklerim, abilerim ablalarım, aziz hemşerilerim, değerli vatandaşlarım!..
Sergilediğimiz oyunda biri başrolde olmak üzere çeşitli oyuncular vardı. Başrol oyuncumuz ne yazık ki kalıbının adamı çıkmadı.
O korktu.
Çankaya oyununda başına neler geleceğini önceden kestirdi ve rolünü başkasına devretti.
Son Almanya gezisinde "lider öldü desinler" diyerek Çankaya niyetini göstermişti. Ama 14 Nisan mitingi son noktayı koydu.
Bir baktı ki, Çankaya’ya kendisi çıktığı takdirde vaziyet kötüye gidecek, piyasalar çökecek, askerler tavır koyacak, toplum gerildikçe gerilecek ve iş bir yerde ister istemez patlayacak.
Bu durumda yüreği yetmedi.
Deniz Baykal hep "Sen oraya çıkamazsın, çıksan da duramazsın" diyordu.
Deniz Baykal haklı çıktı.
* * *
Sayın büyüklerim, sevgili küçüklerim, abilerim ablalarım, aziz hemşerilerim, değerli vatandaşlarım!..
Meclis stadyumuna getirilen bindirilmiş kıtaların tezahüratı ve sloganları arasında dün adayımız, başrol oyuncumuzun iki dudağı arasından çıkıverdi.
Onun fotokopisi!
Hiç kuşkunuz olmasın, kendisi "Cumhuriyet’in temel değerlerini sözde değil, özde benimsemiş" olan biridir!
Atatürkçülük, laiklik gibi kavramlar onun genlerine işlemiştir!
Başrol oyuncumuz -eğer çıksaydı- Çankaya’ya, Atatürk’ün makamına ne kadar yakışacak idiyse, Abdullah Gül ve eşi de en az onun kadar yakışacaktır!
Meclis’ten Sorumlu AKP’li Devlet Bakanı Bülent Arınç, birebir görüşmelerinde bu ikisine boşuna bastırmadı: "Çankaya’ya eşinin başı açık birini çıkarmaya yeltenip bunlara ödün verirseniz, ben onun karşısında adaylığımı koyarım ve kazanırım. Haberiniz olsun!"
Boşuna "Dindar cumhurbaşkanı olacak" demedi.
Biz "dinsizleri!" önceden uyardı.
Efendim, Abdullah Bey bir süre önce eşine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde türban davası açtırmıştı. Sonra başbakan olunca davayı geri çekmek zorunda kalmışlardı. Türk devletinden 100 bin Euro tazminat istiyorlardı. Olur böyle vakalar!
Sayın büyüklerim, sevgili küçüklerim, abilerim ablalarım, aziz hemşerilerim, değerli vatandaşlarım!..
Bu süreci son güne kadar gizli tutanlara lütfen kızmayınız. AKP kendi cumhurbaşkanını elbette kapalı devre seçecekti. Dün açıklanan aday Ahmet, Mehmet, Ayşe, Fatma olabilirdi.İsim misim hiç önemli değildi.Kimin ismi söylenirse gidip ona oy verecekler.
Otomatik oylama! Oy makinesi! Kaldır elini, indir elini. Milletin iradesi, oylaması bu!!!
Neyse, bu arada kumpanyamızın bir özür borcunu da burada yerine getirmek zorundayım. Dünkü isim açıklamasına kadar gerek Meclis içinden ve gerekse Meclis dışından pek çok kişi Çankaya rüyaları ile yattı kalktı. "Komşuda pişer, cumhurbaşkanlığı bana bile düşer" hülyası nice hanımefendi ve beyefendilerin beyin kıvrımlarına aylardan beri yerleşmişti.
Başrol oyuncusunun en yakın çevresinden birinci halkalar, ikinci kaynaklar vesaireler, pek çok gazeteciyi ve medya kuruluşunu da kendi beklenti ve çıkarları doğrultusunda işletti. Aday isimleri havada uçuşuyor, birileri havaya giriyordu.
Aday olmaktan korkanlar... Yüreği yetmeyenler... Adaylık bekleyip dün hayal kırıklığına uğrayanlar... Dört dörtlük adayına dün kavuşan (!) Türk milleti...
Verdiğimiz rahatsızlık ve oynattığımız güldürü nedeniyle hepinizden, kumpanyamız adına özür dileriz!