Bu salı NTV’deki Can Dündar’ın sunup yönettiği "Neden" programında, "İstanbul nasıl kurtulur?" diye soruldu.
İstanbul için boyaları akmış geçkin fahişe teşbihi sık kullanılır málûm; yanisi, "Asiye nasıl kurtulur?" tadında bir soru elbette makbuldür... De?..
Bana sorarsanız, en Yeşilçam melodramı tonundan "N’emin misiniz, m’eni boş vaatlerle gönlümü n’oş tutarak n’avutmuyorsunuz değil mi kuzum; hakikaten kurtuluş var mıdır n’oktor?" esasen sorulması gereken sorudur yine de...
Tartışma tayfası arasında şu isimler de vardı: İstanbul’un eski belediye başkanı CHP Sivas Milletvekili Nurettin Sözen, İstanbul Eski Büyükşehir Belediye Başkanı ve Turkuaz Hareketinin Lideri Ali Müfit Gürtuna. Veee eski Beyoğlu Belediye Başkanı ve AKP İstanbul Milletvekili Nusret Bayraktar...
Neymiş, İstanbul’u bu hállere düşürenler uzaylı kaka adamlarmış gibi, Sözen, Gürtuna, Bayraktar, filan oturup İstanbul’un nasıl kurtulacağını tartışacaklar...
İnsanın gözleri birkaç mümtaz şahsiyeti daha arıyor háliyle...
Çok isterdim meselá, şimdilerin Başbakanı, geçmiş İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan da orada olsun ve son zamanların harlı gündem maddesi olan o dahiyane fikrini savunsun.
Kendileri İstanbul’un kapısına vergi dairesi kurulmasını, girenden haraç alınmasını, bundan böyle trafiğe yeni araç çıkmamasını filan savunuyor bildiğiniz üzre.
Ben diyorum ki AB modeli uygulansın. Schengen’i olmayan, İstanbul’a ayak basmasın. Ne zaman AB, o zaman dünya kültür başkenti adayı İstanbul. Ne kadar ekmek, o kadar köfte modeli...
İnanması güç olsa da Nurettin Sözen’i bile mumla aratma becerisini haiz, mevcut İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, hani, málûm, siyaset terbiyesiyle korkak alıştırdığı dili de pek varmadı ama, İstanbul’un trafik sorunundan Erdoğan’ı hariç tutarak (Kendisi zaten sütten çıkmış ak kaşık; ona değinmiyoruz bile...) Gürtuna ve Sözen’i suçlayarak da olsa; dayanamayıp, hani o bile bu öneriye itiraz etti: "Plaka önerisi tartışılmalı... Belli bir süreçte bu olabilir ama fazla olursa yeni rantlar yaratır."
Rant deyince orada şöyle bir duruluyor tabii...
E Başbakan’ın tuzu kuru. Değil mi ki artık tüm Türkiye şahsi bahçesi; İstanbul konusunda fantastik öneriler şey ettirebiliyor. Ama Topbaş’ın vaziyeti bir mi?
Başbakan Çankaya’ya çıkıp da mevkiini kendisine bırakana kadar (Hayal, kuranındır...) İstanbul’un yenecek daha çok ekmeği var. Rant bu; öyle benim diyen elemana yár edilir mi?
Bizim mahallede çok şık bir evsiz deli yaşıyor. Sabah-akşam kafaya köpek öldüren şarabı diken, sakalına karışan saçları keçeye kesmiş bir ákil adam...
Köy ihtiyar meclisine köyün deli ekibini seçip duran beldelerimizi örnek alalım diyorum. Bildiğiniz üzere Bursa’nın İznik ilçesine bağlı Müşküle Köyü’nde yapılan seçimlerin ardından muhtar Emin Tektaş intihara teşebbüs etmiş, doktorları da kendisine gazete okumayı filan yasaklamıştı.
Hayal kuranındır dedik ya, ben de böyle hayaller kuruyorum... Seçelim başımıza bir deli; biz sağ, yine biz selámet... Yok yani; 7/24 hep biz mi delireceğiz abi?..