Paylaş
Aynı kıyafetle sabahı, öğleni, akşamı geçirmeyi pek sevmesem de “Sokak Modası” benim de işime yaradı. Nisa Kalo da sokak modasına yön veren modacılardan.
***
Beni kumaşlar çekiyor! “Gel, sadece gel!” diyor o kumaşın harika kokusu!!!
Ve yine çekti… Nisa Kalo ile kumaş fabrikasında, kumaşların arasında buluşup sohbet ettik.
Nisa Kalo kimdir, nerden gelir nereye gider?
85 Adana doğumluyum. Babam Darendeli, annem İstanbullu... Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler mezunuyum.
Uluslararası İlişkiler mezunusunuz ama Moda alanındasınız… Hep istediğiniz bir şey miydi?
Hayır, bu alanla alakalı hiçbir şey yoktu kafamda. Sadece kendi alanımla ilgili eğitimlerimi, programlamalarımı yapmıştım.
Nasıl oldu peki?
Üniversite son sınıfta eşimle tanıştım, evlendim Adana’ya döndüm. Oğlumuz Şahin doğmadan önce babamın tekstil şirketinde ihracat ithalat departmanında çalışıyordum. Şahin doğduktan 1 yıl sonra iş hayatına tekrar dönüş yaptığımda bu alan kafamda şekillenmişti.
Kumaşlar zaten bu sektörün temeli!
Aynen! Çocukluğum kumaşlar içinde geçtiği için yabancı değildim.
İlk adım nasıl oldu?
BCN olarak sürekli yurtdışındaki fuarlara katılıyorduk, bir fuarda kendi kumaşlarımızdan tshirt filan yaptım ve mankenlere onları giydirdik. Tasarımları gören geçip kumaş almış. Baktık ki güzel dönüşler var o zaman sayı arttıralım dedim.
Kaç parçayla başladınız?
9-10 parça!
Zorlanmadınız mı?
Tabii ki! Kalıp bilmiyorum, moda bölümünde okumamışım tek bilgim kumaş!
Dikişinden anlar mısınız?
Kumaşından daha çok anlarım ama tabii ki şimdi bu işin içinde var olunca anlamaya başlıyorsunuz.
Peki, tasarım yaptınız çizdiniz, kalıp aşamasına geldi. Kalıp bilmediğiniz için herhangi bir çakışma oluyor mu?
Oluyordu tabii. Mesela ilk numuneden çok verim alamıyorduk, 4-5 kez bozup yeniden yaptığımızı bilirim. Her şeyden önce iyi bir hammaddeye sahibim, kumaş. Sadece iyi bir atölye iyi bir kalıpçıya ihtiyacım vardı ve şuanda da her şey oturdu.
“Nisa Kalo” markasının arkasında kaç kişi var?
Tasarımlar tamamen bana ait, satış yaptığımız yerler hariç 7 kişiyiz üretim bazında da.
Neden “Nisa Kalo” ? Genelde hep batıya kayılır, İngilizce isimler koyulur…
Adımı soyadımı seviyorum ve kulağa da hoş geldiğini düşünüyorum.
İlk yaptığınız tasarım?
Düz siyah bluz. Basic, yakasında birkaç taşı vardı.
Mesela aldığınız bir şeyi kesmek, denemek, değiştirmek gibi tutku var mıydı?
Hayır.
Tasarımlarınızı başkalarının üzerinde tesadüf görünce ne hissettiriyor?
Çok mutlu oluyorum! Mesela geçen gün Ziyapaşa’da oturuyoruz ve kızın biri geldi, “Aaa montu ne kadar hoş” dedim. Arkadaşım dönüp “Nisa, senin tasarımın o!” dedi. (Gülüyor)
Neden butik açmıyorsunuz? Sadece internette var bildiğim kadarıyla?
Evet, sadece internet satışındayız. Direkt satış daha çok kazandıran bir şey ama düşünmedim. Üretim kısmında olmayı daha çok seviyorum. Başkaları benden tedarik etsin ve satsın istiyorum. Ben farklı şehirlere satıp, net üzerinden daha çok kişiye ulaşmayı daha çok seviyorum. Bireysel butik açarsam sadece Adana’da açıp, burada var olacağım. İnternet hızlı ilerlemek için çok iyi.
Tam anlamıyla piyasaya çıkış ne zaman?
2010 yılında internet sitelerinden satış patlaması oldu. Bu internet üzerinden yapılan alışverişler çıktıktan sonra yeni modacılar da ortaya çıktı. Benim çıkışım da o zaman oldu.
Sizin web siteniz?
En fazla talep hangi şehirden?
İstanbul. Bursa da tasarım olarak çok iyi ve talep oradan da fazla.
Sektörde en çok rahatsız eden ne?
Üretim aşamasında herhangi bir problem yaşamıyorum ama bu işe ilk başlarken kalifiye eleman sıkıntısını yaşadım tabii ki.
Hani bir de ben dikeyim, ilk ürüne elim değsin falan dediniz mi?
Hayır demedim ama çok sık atölyede denetim yapıyorum. Her işte mutlaka başında olmalıyım, bu bana zaman kaybettiriyor belki ama elimin değmediği üretimde sorun çıkıyor.
Sizin gardırobunuzda sadece “Nisa Kalo” mu var şimdi?
Hayır, o kadar yüksek ego yok bende! Beğendiğim şeyleri tabii ki alıp giyiyorum ama kendi tasarımlarımdan da birer tane var.
Nasıl bir tutku var?
Mesela Antalya’ya gidiyorum, mağazaya giriyorum bakıyorum benim markam nasıl duruyor, nasıl havası var diye girip incelerim.
Para verip aldığın oldu mu?
Hayır! (Gülüyor)
Mesela bir tasarımdan kaç üretim var?
25-30 adet, asla 2. Üretim %99 olmuyor
Çok talep edilse bile mi?
Belki kumaş kaldıysa ikinci sezon devamını getirebilirim. Şimdi sokak modası olduğu için tüketim çok kısa sürüyor. Bir de ürünler çok pahalı olmadığı için hemen tükeniyor. Mesela Dalgıç Pantolonlarım çok tutuldu ve 3 sezondur tekrarlıyorum. Kumaş, desen değişiyor ama model kalıyor.
Neden sokak modası peki? “Ben bu sıkıntıyı yaşadım, kadın halinden anlıyorum. Kadınların işini kolaylaştıracağım” mı dediniz?
Tabii etkisi var. Benim kıyafetler öğlen evden çıktınız, yemek yediniz. Öğleden sonra sohbet, akşam da bir arkadaşınızın doğum gününe gidecekseniz çok ideal… Hatta bir dergide benim ürünümü alan bir tasarımcı aynen şöyle bir cümle kurmuş “Gündüzden geceye taşınabilir Nisa Kalo pantolonlarımla çok rahat ediyorum” demiş.
Tasarım yaparken sizi kendinizden geçiren ne?
Renkler, desenler.
Günümüzde artık birçok modacı var, bu tüketicinin işine çok yaradı da peki modacıların işine nasıl yarıyor?
Rekabet ortamı arttı. Sektöre her sene yeni isimler katılıyor, benim de beğendiğim tasarımcılar var mesela bir tanesi henüz 90 doğumlu ama çok başarılı. Farklı düşünmemek lazım mesela Adana’da da bir dolu tekstil firması var ve pasta 50’ye bölünüyor.
Piyasaya çıkan yeni tasarımların büyük sıkıntısı da hemen bir kopyasının yapılması. Hatta neredeyse aynı hafta çıkıyor piyasaya. Peki sizin böyle bir sıkıntınız var mı?
Maalesef önlenemez bu ki ben de henüz böyle bir durumla da karşılaşmadım.
“Şuraya da satışa girersem tamamdır” dediğiniz?
Şimdilik yok. 3 senedir de Dubai internet sitelerinde satış yapıyorum.
Peki diyelim ki bir gün mağaza açacaksınız, bu nerede olur?
İstanbul olur herhalde.
Yaz koleksiyonu bitti mi?
Mart ayında bitirdik, 1 Nisan’da satışa sunduk.
Yazın hangi tonlar daha ağır basıyor?
Sarı, uçuk pembeler ve turuncu…
Olmazsa olmaz dediğiniz renk?
Mavi!
Sonbahar kış sezonunda hangi renkler var? Salaş mıyız yoksa daracık mı takılıyoruz?
Her şey rahatlığa dönüyor. Hatlar, formlar kapanıyor. Spor ayakkabılarının modaya verdiği yön devam edecek ve pantolon paçaları yine kısa.
Ne kadar rahatlık o kadar özensizlik değil mi?
Hayır.
Sanıyorum bir de kostüm desteğin vardı? Hangi dizilere, filmlere gönderdin?
Tabii tabiii… Uzun süreli sponsorluklara imza attım. Dila Hanım, Güldür Güldür, Analı Oğullu, Zengin kız fakir oğlan, Pelin Batu ile yakın tarih, Ankara’nın dikmeni, Kızlar ve anneleri.
Son olarak eklemek istedikleriniz?
Bu sezon koleksiyonumuza tshirt de dahil ettik. Damla Atik ile beraber yaptık, 3 boyutlu çizimler yapıyor. O yaptığımız tshirtleri 1 hafta içerisinde sattık. Hatta Portakal Çiçeği Karnavalı’nda da ayrıca 2 model tshirtlerimizle yer verdik. Bu yolda eşimin, ailemin destekleri benim için çok önemliydi, sağolsunlar hep de destekler.
Paylaş