“Bir anne, bir çocuk yetiştirir, bir çocuk bir toplumu değiştirir…”
Bir insanı tanımaktan öte en önemli şeydir karşı tarafı anlamak, anlayabilmek… Adana’da kalbi güzel insanlar bir araya gelip hayata karşı zorlukla mücadele eden kadınları anlamak için kafa patlatmışlar, çok kısa süre içerisinde de organize olup proje yaratmışlar.
Fotoğraf: Bilge ÇAKIR
Bu haftaki röportaj konuğum İşadamı ve aynı zamanda yazar Hamit İzol…
Barış sonrası büyük Türkiye, Kürt’ün Türk aşkı, Ağa’nın akmayan gözyaşları, Aşiret ve Roza kitaplarının yazarı…
Bütün kitapları bir solukta okunacak türden… Aşiretin içini dışını her şeyini anlatıyor, töre cinayetlerini anlatıyor… Beni en etkileyen son kitabı Roza oldu…
2011 yılında Adana otogarında yaşanan hepimizin içini parçalayan “Kahretsin yine mi töre” dediğimiz, bizi derinden sarsan zayıf, masum, çaresiz pembe bluzlu, 21 yaşındaki Ceylan’ın o hüzünlü hikâyesi şimdi Hamit İzol’un kalemiyle karşımıza çıktı… Roza ve Ğezal’ın hikâyesi… 13 yaşındaki büyük yürekli kız Roza…
İzol ile hem aşireti, hem de Roza’nın hikâyesini konuştuk…
Fotoğraf: Halil Can ÖNDEMİR (DHA)
Birçok farklı alanlarda iş hayatına devam ettikten sonra kendi işini kurma kararı alıyor. Hem de sıfır sermaye ile! Sonra Allah “Yürü ya kulum” diyor, şimdi Adana ve bölgesinde çok güzel işler alarak yoluna devam ediyor.
Bir de oğlu Yiğit Atak var, hayatını oğluna adamış, onunla beraber mutlu mesut yaşayan bir anne…
Yani hem anne, hem iş kadını… Sıfırdan var olmanın en güzel ve en net örneklerinden…
Buyurun birlikte devam edelim…
2016’ya girerken bir dolu umutlar, hayaller, dilekler vardı. Kimi belki gerçekleşti kimisi gerçekleşmedi… Ülke olarak da çok zor bir yıl geçirdik, inşallah kötü olan her şey geride kalır… Ve gerçekten 2017 hepimize ilaç gibi gelir…
Yeni yılın ilk gününde bu köşe okuyucularımıza açık… Herkes umutlarını yazdı… Daha bir sürü temenniler vardı, ancak bu kadarını yayına alabildik…
Yeni yılın ilk günüyle başlasın bütünn güzellikler. Sağlık olsun başta… Kalplerde aşk olsun, evlerde kahkahalar olsun… Ülkemizde barış olsun, huzur olsun… Herkesin kalbine göre olsun…
Bikem ULUDAĞ Hoş geldin yeni yıl!!!! Senden neler mi istiyoruz? Sağlıkk, huzur, mutluluk, başarı, aşk, sevgi-saygı, kardeşlik, dostluk, hoşgörü, neşe, para-pul, mal-mülk, şan- şöhret istiyoruz da istiyoruz!!!! :) İnsanların dileklerini gerçekleştirebilmeleri için, gerekli olan şeyin "KENDİLERİ" olduğunu hatırladıkları ama her şeyden önce "INSAN" olmayı hatırladıkları bir yıl; barış dolu bir dünya, birlikte huzur dolu bir Türkiye diliyorum.
Mukaddes ÖZOĞUL Çocukların güldüğü, kadınların özgür olduğu, hayvanların eziyet görmediği bütün hayallerimizin gerçek olacağı huzur dolu bir yıl diliyorum.
Fotoğraf: Sude Çavuşoğlu (DHA)
Bundan birkaç yıl önce şehrin takımları için çok güzel kampanya başlatılmıştı “Şehrin takımına sahip çık…”
Şehrine sahip çıkmakla başlar her şey… Önce mahallenden başlar, bakkalı, kasabı, berberi, manavı… Mahallenin esnafıdır kalkındıran, sonra şehrin markasına geçer… Derken şehrin ticareti canlanır…
İşte tam da onun gibidir şehrin özel tiyatroları da…
Hepimiz ilkokuldayken, ortaokuldayken sınıf arkadaşlarımızla el ele tutuşup, öğretmenlerimizin eşliğinde bu tiyatrolara gidip, çocuk oyunları izlemişizdir… Muhtemelen izlediğimiz o oyunları da unutmuşuzdur. Ama o tiyatrolar bugün hala ayakta ve yetişkin oyunlarıyla sahnedeler.
Fotoğraf: Sude UÇAROĞLU (DHA)
Bu haftaki röportaj konuğum 1955 Yılında kurulan Madenci Kahve’nin Yönetim Kurulu Üyesi Zeynep Madenci.
İlkokul yıllarında çalışmaya başlamış. Öyle zorlamalarla filan değil, baya baya isteyerek… Hem çalışmış hem de okumuş. Babasının tek istediği “Okuyun ama Adana olsun…” 4 kardeş de babalarının bu isteğini geri çevirmiyor. Hem okuyup hem çalışıyorlar.
Biri Gıda Mühendisliğinden, ikisi İşletme Fakültesi’nden, erkek kardeş de Makine Mühendisliği’nden mezun oluyorlar ama hepsi de Çukurova Üniversitesi’ni kazanıyorlar, mezuniyetten sonra da işlerinin başına geçiyorlar.
Baba Nurullah Madenci rahmetli olmadan önce de iş dağılımı yapıyor. Rahmetli olduktan sonra da anne Işıl Madenci Yönetim Kurulu Başkanı olarak devam ediyor.
Şimdi bir fabrikaları, “Madenci Kahve” olarak 3 şubeleri ve kahvenin dışında üretim yaptıkları ürün çeşitleriyle yollarına devam…
Fotoğraf: Sude UÇAROĞLU (DHA)
Şimdi de 10 gün süren zeytin hasadını eğlenceli hale getirmişler. Çalışanlarının motivasyonlarını da yükseltecek iş yapmışlar. Sıkmalar, börekler, mangallar… Uçurtmalar… Her hasat şenlik halinde… Hatta sizlerde gidip görebilirsiniz… Hayalleri bu zeytin hasadı şenliğinin daha da büyümesi, insanların bu işten keyif alması…
Umarım en kısa zamanda hayalleri gerçekleşir… Portakal Çiçeği Karnavalı şehri bambaşka bir hale bürümüşken, kim bilir Zeytin Hasatı Şenliği nasıl güzel hale gelir…
Buyurun röportajla devam edelim…
Selahattin Eskiyörük kimdir biraz sizi tanıyabilir miyiz?
1977 Adana doğumluyum. Çiftçi kökenli bir ailenin mensubu olduğumdan çocukken çiftçilik yapmak isterdim. Sonrasında teyzem Rasime Eşelioğlu’nun desteği ve yönlendirmesi ile avukat olmayı tercih ettim, 2002 yılından beri Eşelioğlu Hukuk bürosunda teyzem-annem Av Rasime Eşelioğlu ile birlikte avukatlık yapma şerefine nail oldum.
Fotoğraf: Sude UÇAROĞLU (DHA)
2014 yılında da dernek olarak Singapur’daki Jurong Adasını incelediler ve “Adana’ya rol model olmalı” dediler. İki sene sonra bir araya gelip “Ne değişti?” diye sohbet ettik…
“Maalesef çok da bir şey değişmedi…” dedi ama yine de bir sürü önerileri var… Bundan iki sene önce 67 milyar dolar ihracat yapmış bir adanın Adana’ya rol model olması büyük önem taşıyor.
Ceyhan Yumurtalık Enerji İhtisas bölgesi için Ömer Faruk Sakarya analizlerine hala devam ediyor ve diyor ki; “Ceyhan Yumurtalık Enerji İhtisas Bölgesi’nde ileri teknoloji ürünü yatırım yapacaklara devlet olarak şunu veriyoruz bunu veriyoruz diye teşvikler açıklamalı.”
Ve sadece Petrokimya olarak kalmasından yana da değil, petrol ve türevleri olarak yeniden dizayn edilmesinin önemini de altını çize çize anlatıyor…