Yaşananlar

Dursun GÜNDOĞDU
Haberin Devamı

Yanlış baskın

Duyduk duymadık demeyin... Çevreci Hediye Gündüz, hem golf, hem de Kundu'da yapılacak diğer tesisler konusunda bugüne kadar hep yanlış yerleri basmış. Kundulular'a hep yanlış adres göstermiş.

Oysa, basılması gereken yer, ne belediye meclisi, ne de başkan Kumbul'un makamı imiş...

Bu iş Ankara'da çoktan bitmiş, atı alan Üsküdar'ı da geçip Kundu'daki Topkapı'ya kadar ulaşmış.

Anlayacağınız, bizim Hediye Hanım, milleti Antalya'da belediye kapılarında oyalarken, Ankara'da neler olmuş, neler...

Varan 1; Orman Bakanlığı tahsisi çoktan yapmış.

Varan 2; Turizm Bakanlığı 19 Eyül 1997'de, ‘‘Bizim için de uygundur’’ demiş.

Varan 3; Bayındırlık ve İskan Bakanlığı 9 Mart 2000'de iki bakanlığın aldığı karar ile görüşlerine onay vermiş.

Meğer, tüm bunlar olurken, Hediye Hanım dut yemiş bülbül gibi susmuş. Sonra da kalkmış, zavallı Kundu köylüsünü ne tahsisle, ne onama ile ilgisi ve alakası olmayan belediyelere karşı kışkırtmış.

O günü kedar sessiz kalmanın suçluluğunu örtmeye çalışmış yani...

Yazık... Hem de çok yazık...

MÜTHİŞ TELEFON

Geçen günkü yazımdan sonra inanılmaz sayıda telefon geldi. O gün öğleye kadar büroya uğramadım. Bazı işler için dışarıdaydım. ‘‘Ne var, ne yok?’’ diye aradığım Salih Uçar'da bir figan feryat, sormayın... Dediği de şu; ‘‘Abi, telefonlar kilitlendi. Kundulular ve çevreciler seni arıyor. Biri kapatıp, diğeri açıyor.’’

Öğleden sonra büroya gittim, Salih gerçekten haklıymış. Telefonlar öğleden sonra da susmadı.

Ve, çoğuna cevap vermeye çalıştım. Peşin hükümlüleri, Hediye Gündüz fanatiklerini ikna etmek mümkün olmadı, tabi ki... Ama, pek çoğu, ‘‘Konuya o yönden hiç bakmamıştık’’ dedi. Benim için de önemli olan, o kişilerin düşüncesiydi zaten...

O gün beni arayıp bulamayanlar için de şunu söyleyeyim.

Ben, hayatımda golf oynamadım. Ama, keşke zamanım olsa da, öğrenip oynayabilsem diye hayıflandım. Golfün çevre düşmanı bir spor değil, dostu olduğuna inanan biriyim.

Amerika'ya, İngiltere'ye bir bakın... Antalya gibi bir yerde topu topu 4 tane golf sahası varken, onlarda yüzlercesi var. Bu ülkelerde çevre bilincinin gelişmediğini bana kimse iddia edemez. Yine bu ülkelerde, golf sahası yapma girişimlerinin, çevreciler tarafından protesto edildiğini bir kere bile duymadım.

AYNI KEFEDE

Benim kızgınlığım çevrecilerin golf ile nükleer santralleri karıştırmaları... Aynı kefeye koymaları... Çevrecilere şunu tavsiye ederim; golf alanları yapılmasını engellemek bir yana, aksine teşvik edin.

Çünkü, golf alanı yapanlar, bırakın ağaçları kesmeyi korumak zorundadırlar. Ayrıca, golf alanındaki ağaçların tarla açmak veya gecekondu yapmak için yakıldığı bugüne kadar görülmemiştir.

Burada betonlaşma ile ilgili bir sorun varsa, hep beraber üzerine gidelim. Yok, sorun sadece, 611 bin metrekare alanda, 200 yataklı tesis yapılması ise attığımız taş, ürküttüğümüz kurbağa değiyor mu lütfen ona bakalım.

Benim derdim; hep kötüleyen, hep tu kaka diyen, herşeye at gözlüğüyle bakan insanlar olmamak... Ve, o tür insanların peşinden gitmemek.

Gerektiğinde alkışlamayı da bilmeliyiz.

Yoksa, haklı protestolarımız da, inandırıcı olmayız...

Yallah Mozart yallah

Ferdi Tayfur, Orhan Gencebay ve İbo kasetlerinin papucu dama atılıyor. Antalya'da halk otobüslerinde bundan böyle Beethowen ve Mozart dinleyecekmişiz. Hem de radyodan ortak yayın yapılacakmış.

Bu da demek oluyor ki, bu müzikle birlikte şoförlerin konuştukları argolar da değişecek.

Otobüs şoförleri, Mozartçı ve Bethowenci olarak ikiye bölünecek...

Hatta, ekmek teknesi otobüslerin arkasına yazılan sloganlar bile değişime uğrayacak.

İŞTE SLOGANLAR

Nasıl mı?..

İşte, size bir kaç örnek;

- ‘‘Ömür biter, yol ve senfoni bitmez.’’

- ‘‘Bethowen dinliyorsun dediler, kız vermediler.’’

- ‘‘Yallah Mozart yallah.’’

- ‘‘Piyanomun tuşları kara.’’

- ‘‘O şimdi Mozartçı.’’

- ‘‘Anneme, Bethowenci olduğumu söylemeyin, o beni Ferdici sanıyor.’’

- ‘‘Affet beni Orhan abi... Yazan; Mozart Celal.’’

- ‘‘Gözlerine hastayım, Mozart'la yastayım.’’

Tabi, iş sadece bununla kalmayacak... Radyoda sık sık istek parçalarına da yer verilecek...

Misal, spikerin şöyle bir anonsuna şaşırmayacağız;

‘‘Sevgili sürücüler, değerli yolcular... Şimdi sizlere, Şarampol-Dokuma hattında çalışan sürücü esnafından çok sayıda istek alan bir parçayı seslendireceğiz. Mozart'ın ünlü, ‘Vado, ma dove' aryası... Bu parçayı, aynı hattan Abdullah Kışkış, yavuklusu Dürdane için istiyor.’’

Nüfus patlatır

Şaka bir yana... Olay, Hürriyet Akdeniz’in dün attığı başlık kadar var... Yani, karar, gerçekten radikal bir karar...

Sevgili başkan Bekir Kumbul, bu karara nereden vardı bilmiyorum ama, hafızamı zorladığımda Mozart bana bazı çağrışımlar yapıyor.

Misal;

Şırnak'ta tavuk çiftliği kuran bir vatandaş, tavuklarına Mozart dinlettikten sonra yumurtada verimin arttığını söylemişti.

Eğer, aynı şey, biz insanoğlu için de söz konusu ise, otobüsle seyahat nüfusu patlatacak demektir.

Veya, bebekler Bethoven dinlediğinde uslu uslu oturdukları rivayet edilir. Belki de, Kumbul'un istediği budur.

Ne dersiniz?

Ünlü sözler

‘‘Bir metre iş yapmayı, bir kilometre söz vermeye değişmem.’’

James Howell

dgundogdu@hurriyet.com.tr

TELEFON: (0242) 340 38 38

Yazarın Tüm Yazıları