Paylaş
Kulağıma gelenler
Falez Otel Halkla İlişkiler Müdürü Reyhan Başal, yanında hanım hanımcık biriyle çıka geldi. O biri dediğim de, Fatoş Olgun... Otel'in terasındaki Mehtap Club'a yeni müdire olmuş. Daha doğrusu, eskiden böyle bir makam da yokmuş, o ilkmiş...
Sevgili Reyhan'ın amacı; Fatoş hanımı benimle tanıştırmak. O günkü basın turunun öğleden sonraki ev sahibi olarak da beni seçmişler. Fatoş hanımı otelde görmüşlüğüm var, fakat tanışmamız yeni... Mehtap Club ise fırsat buldukça gittiğim, alışık olduğum bir mekan... Bey Dağları manzaralı, muhteşem bir yer. İnsan, oraya gidip de, Antalya'yı kuş misali ayaklarının altında görünce, acayip keyif alıyor. Hele yanında sohbet edebilecek bir dostun, elinde de içki kadehin varsa, o manzaranın tadına doyulmuyor.
Yavuz Yalçınkaya'nın müzik ziyafeti çektiği geceler, hala gözümün önünde... O enfes sesi, hala kulaklarımı çınlatıyor. Ama, ya şimdi... Mehtap Club sessiz, Falez'den kopup Ankara'ya giden Yavuz Yalçınkaya ise öksüz...
FASIL OLACAK
İşte, Fatoş Olgun buraya yeni bir hava verme telaşında. O öyle söylüyor. Bir müjdesi de kanun ve ud sevenlere... Anlayacağınız hafta sonları fasıl da olacak Mehtap'ta... Öyle, şıkıdım, şıkıdım düğün gibi geceler yok. Nişanda, özel davetlerde tamam da, müşteri karışıksa, şıkıdımı unutun.
Falez Otel, 1987 yılında rahmetli Turgut Özal'ın açılışını yaptığı bir otel... Bana sıcak gelmesinin nedeni; çalışanları... Ama, o çalışanların son aylarda pek hoşnut olmadıkları kulağıma kadar geldi. Hem Reyhan'a, hem Fatoş Olgun'a sordum, ‘‘Yok öyle birşey’’ dediler. Ona rağmen, ben biliyorum ki, çalışanlara yapacakları ödemeler konusunda bir sıkıntı var.
OTELE YATIRIM
Otel kazanıyor ama kazandığını çalışandan esirgiyor. Nedeni açık... Çünkü, otelin bağlı bulunduğu ÖRSA bir süredir içine girdiği badireleri atlatmaya çalışıyor. Borçlu olduğu bankaların gözü de hep otelde...
Otel, kazandığını holdinge aktarıyor. Oysa, kazanılan paradan hatırı sayılır miktarının otele dönmesi şart. Mesela, bildim bileli, lobideki koltuklar aynı... Eskidi ama değiştiren yok. Restore edilmesi gereken yerler ise çok.
Peki, ne olacak?..
İşte, bu aşamada restorasyondan önemlisi personel... Eğer, onlar da küstürülürse durum kötü...
Bir Mahmut Veziroğlu'nu düşünün... Genel müdürlükten ayrılmak zorunda kaldı ve çekip gitti...
Otelin çok zor durumda kaldığı günlerde, kan kusup, kızılcık şerbeti içtik diyebilen biri bunu yaptıysa, gerisini siz düşünün...
Mehmetçik turizmi
Mİllİ Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu, Kars'ta ilginç bir istekle karşılaşmış. Vatandaşlar, bakandan ne isteyelim diye düşünüp taşınmışlar ve sonunda, ‘‘Ekonomimiz kötü, acemi birliği kurulsun’’ deyip işin içinden sıyrılmışlar. Garipler, karşılarındaki sağlık bakanı olsa, ebe veya doktor isteyecekler... Savunma bakanından ne istenir, ne istenir diye kafa yorduktan sonra Mehmetçik istemişler...
Neden?.. Eğer, oraya birlik kurulursa, asker gelecek... Asker, haftalık izne çıkınca, şehirde alış-veriş edecek... Lokantasında yemek yiyecek, bakkalından traş sabunu alacak, eğer varsa sinemasına da gidecek... Sineması yoksa, mecburen açılacak.
Böylece ekonomi canlanacak...
FARKLI PENCERE
Bence, bu fikir hangi Karslı'nın aklına geldiyse kutlamak lazım. Çünkü, bu ne fabrika işine benzer, ne sağlık ocağı istemeye... Bu askeri birlik kurulursa, fabrikada gelir, sağlık ocağı da... Kimbilir, daha neler neler...
İşte, ben bu haberi okurken, tesadüf bu ya... Unsaphire Otel Genel Müdürü Adil Gürkan aradı... Kendisi, Karslı vatandaş gibi ilginç fikirleri olan biridir. Hemen konuya girdi; ‘‘Senin fazla vaktini almayacağım. Bir kaç yazı fakslıyorum bir bakıver’’ dedi.
Az sonra, yedi sayfalık bir yazı geldi fakstan... Hepsini bir çırpıda okudum. Turizmi nasıl canlandırırız meselesine epey kafa yormuş sevgili Adil ağabeyimiz... Yazılarına attığı başlık gibi, olaylara, ‘‘Farklı bir pencereden’’ bakmış...
Hele bir görüşü, memleketine acemi birliği isteyen Karslı ile örtüşünce, ‘‘Tam bizim köşelik’’ dedim ve bu satırları kaleme aldım.
ÜÇ GÜN ANTALYA
Şimdi, şöyle diyor Adil Gürkan; ‘‘Bedelli ve yüksek gelire sahip askerlerin bulunduğu Burdur Topçu Tugayı, hem hafta sonu gecelemeleri, hem de hafta sonu günübirlik satışlar için bir pazar olarak değerlendirilebilir.’’
Bu işin, Türkçe meal-i anladığım kadarıyla şu; Burdur'a 28 günlüğüne bedelli askerlik için gelenler var mı?.. Var... Kaç kişiler?.. Yazın 5 bin, kışın 2 bin kadar... Belki daha fazla... İşte, onları hafta sonları bir gece Antalya'da konaklatabilir miyiz?.. Neden olmasın ki... Bana çok makul geldi bu istek... Araştırdım, kışın, ah-vah diyen Antalya turizmine can verecek bir öneri...
Burdur'da 28 gün kalan Mehmetçiği, bu süre içinde toplam üç gün Antalya'da konaklattığın zaman müthiş bir girdi sağlıyorsun.
HAZIR KITA VAR
Bedelli, şimdi de Antalya'ya geliyor. Geliyor ama, cumartesi ve pazar günübirliğine... Sabah, sivil kıyafetleri giyip Burdur'dan otobüsle yola çıkıyor, 1 saat 15 dakikada burada... Öğleden sonra tekrar birliğine dönmek zorunda... Antalya'da kalış süreleri topu topu 3-4 saat... İşte, cumartesi kışladan çıkan bedelliyi bir gece konaklattığın zaman Antalya turizmi kışın nefes alır. O zaman, bakın bakalım, bu esnaf, Amerikalı Coniler gelsin diye takla atar mı?.. Hazır kıta Mehmetçik varken, niye Coni yolu gözlesin değil mi?..
Ben oturup kaba taslak bir hesap yaptım, en kötü ihtimalle bedellilerin bırakacağı toplam para 100 milyar lira karşılığı mark... Ayda, 400 milyar eder bu... Yıla vurursanız, rakam 5 trilyona ulaşır...
Az mı?..
Siftahsız dükkan kapatmaktan, resepsiyonda sinek avlamaktan iyidir...
Bence, Antalya'nın bu kana ihtiyacı var. En azından kışın... Mebuslar, turizmle ilgili dernekler, birlikler, iş dünyası öyle havanda su döveceğine bu işe bir el atıversin.
Ünlü sözler
‘‘Hiçbir medeni devlet yoktur ki, ordu ve donanmasından evvel ekonomik problemlerini düşünmüş olmasın.’’ Atatürk
dgundogdu@hurriyet.com.tr
TELEFON: (0242) 340 38 38
Paylaş