×
30-60 yaş arasındaki kadınlar, gıdıları yağlanıp sarktığında strese giriyor. Bazı insanlar genetik mirasları nedeniyle 30 yaşlarında bile sarkan, yağlanmış bir gıdıyla olduklarından daha yaşlı görünüyor. Bu durumda estetik operasyon kaçınılmaz oluyor.
Gıdı bölgesinin anatomisine baktığımızda burada hem yağ dokusu, hem de kas dokusu olduğunu görüyoruz. Üstelik bu kas yapısı, çenemizi açmamızı sağlayan kaslardan biridir. Buradaki kas dokusu bazı kişilerde gençlik yıllarından itibaren sarkabilir. Sık sık kilo alıp vermek vücutta olumsuz değişikliklere yol açtığı gibi, gıdı bölgesinde de derinin sarkmasına, kendini zor toparlamasına neden oluyor. Yaşlanmanın getirdiği olumsuzluklarla da buradaki derinin gergin kalması zorlaşıyor.
GIDI SARKMASI 30 YAŞINDA BİLE OLUYOR
Eğer gıdı estetiğini 30’lu yaşlarındaki genç hastalara yapıyorsak çok ince kanüller yardımıyla burada biriken fazla yağları liposuction uygulayarak alıyoruz. Deri genç olduğundan dolayı da toparlanmasında bir sorun ortaya çıkmaz.
Gıdı bölgesine belli süre bant veya özel korse takılmasıyla sorun giderilmeye çalışılır. Ama gıdı bölgesinde yaşın ilerlemesi nedeniyle deri fazlalılığı oluştuysa, yüz germesi yapılırken de gıdı estetiği yapılabilir. Çene hattından yapılan kesilerle hem yağ dokuları alınır, hem de oradaki kasın toparlanması sağlanabilir. Yaklaşık 20 dakika ile bir saat sarasında sürebilir, genel anestezi de olabilir, lokal anestezi ile de yapılabilir.
Cildimizde kesilen yer neresi olursa olsun mutlaka iz kalır, estetikte daha narin dikiliyor ve saklanıyor izler, ama yine de tamamen ortadan kaldırılamıyor.
Eğer gıdının dışında boyun estetiği de yaptıysak hastaya, oluşan izleri çeneyle boynun birleştiği yere saklıyoruz, çene altına sakladığımızdan dolayı da dikkat çekmiyor.
Sadece birkaç gün boyunca operasyonun yapıldığı alanda şişlik oluşuyor. Bu da yaklaşık bir hafta 10 gün içinde toparlanıyor. Ancak tam olarak dokunun kendine gelmesi yaklaşık üç haftayı buluyor. Hastaların bu konuda sık sordukları sorulardan biri de gıdı bölgesindeki yağları aldırdıktan sonra orada yeniden yağ birikimi oluşup oluşmayacağıdır.
Kadınlar kepçe kulak dışında, taktıkları ‘avize’ küpeleri uzun süre kullanmaktan dolayı sarkan kulak memelerini düzelttirmek ve genişleyen küpe deliklerini yok etmek amacıyla da kulak estetiği yaptırıyor.
Günlük yaşamımızda dış görünüşümüzün nasıl olduğu hepimiz için önemli. Biraz kilo alsak endişeleniyoruz, fiziksel olarak kötü görünmekle bitmiyor iş. Dizlerimize yük biniyor, sırt ve bel ağrıları çekiyoruz. Hemen kendimize çekidüzen vermek istiyoruz, yediklerimize dikkat ediyoruz, daha çok hareket etmeye çalışıyoruz. Bunlar alacağımız önlemlerle çözeceğimiz sorunlar. Bir de doğuştan getirdiklerimiz var ki, bazen ameliyatsız düzelmiyor.
1-KEPÇE KULAK
Kepçe kulak ameliyatları çocukluk çağında da yetişkinlik döneminde de yapılıyor. Aslında bizim önerimiz kulağın 5-6 yaşlarında tamamen şekillenmesi nedeniyle çocuklara okul başlamadan önce ameliyat yapılmasıdır. Yetişkinlik çağında bize başvuran kadın hastalarımızın en çok yakındıkları konu, kepçe kulaklarını saklayabilmek için hep uzun saçlı dolaşmak zorunda kalmalarıdır.
Saçlarını hiç toplayamayan, kısa kestiremeyen kepçe kulak mağduru hastalarımızın ilk işi ameliyattan kısa bir süre sonra hemen saçlarını toplamak ya da saçlarını kestirmektir.
Çocukken arkadaşlarının alaylarıyla büyümek zorunda kalan hastalarımız, yetişkinlik çağında artık bu sorunla yaşamak istemiyorlar. Çünkü çocukluktaki olumsuz eleştiriler, üstü kapalı da olsa devam edebiliyor.
Genellikle çocuklara genel anestezi altında, yetişkinlere ise lokal anestezi ile ameliyat yapabiliyoruz. Yaklaşık 1,5 saat süren bu operasyon sırasında kulakla baş arasındaki açıyı daraltıyoruz. Kulak kıkırdağına dikişler atarak açıyı normal sınırlara çekiyoruz. Çünkü kulak ve baş arasındaki bu açının 45 dereceyi geçmemesi gerekiyor.
Günümüzde kadınlar sadece meme, burun ve yüz estetiği için değil, güzel bacaklara sahip olmak için de estetik cerrahlarına başvuruyor.
Bacak estetiği, aynı zamanda ayak estetiğini de kapsıyor. Ayak parmaklarında fazla parmak bulunması, yaşın ilerlemesi ve kilo alıp vermekle bacaklarda ortaya çıkan sarkmalar, bacaktaki belli bölgelerde aşırı yağ birikmesi, bacak içlerinde olması gereken yağ dokusunun çok az bulunması nedeniyle görülen şekil bozuklukları, bacak estetiği kapsamında müdahale edilen sorunlar arasında sayılabilir.
ÇÖZÜMÜ YAĞ ENJEKSİYONU
Bu alanda en çok şikayet edilen konulardan biri, bacakların ayrık yapıda olması. Halk arasında “parantez bacak” olarak adlandırılan, biz hekimlerin ise “O harfi şekline sahip bacak tipi” olarak tarif ettiğimiz bu sorun nedeniyle kadınlar sadece etek değil, pantolon giymeye de çekiniyor. Zaten kadınların bacaklarına estetik yaptırmak istemelerinin ilk nedeni de istedikleri kıyafeti özgürce giyememeleri.
Bacak içlerinin yeterince dolgun olmamasından kaynaklanan bu sorunun en etkili tedavisi, yağ enjeksiyonu. Vücudun farklı bölgelerinden alınan ve özel işlemlerden geçirilen yağ dokusu, bacak içlerine enjekte ediliyor. Ancak enjekte edilen yağ dokusunun üçte biri ya da yüzde 40’ı kalıcı oluyor, bu nedenle bir yıl sonra aynı işlemi tekrarlamak gerekebiliyor.
Diğer bacak estetiği operasyonlarını şöyle sıralayabiliriz:
SİLÜETİ BOZAN YAĞ ÇIKINTILARI: Tüm bacak sisteminde ilgilendiğimiz sorunlardan biri de şekil bozukluğu yaratan yağ çıkıntılarıdır. Bunu ortadan kaldırmakta en çok “liposuction” yöntemini kullanıyoruz. Yağ fazlalıklarını alarak bu düzensiz çıkıntıları azaltıyoruz. Bacağın şeklinin çok kalın görünmesine neden olan yağ fazlalıkları da aynı şekilde alınıyor. Ancak kas yapısının artmasıyla oluşan deformitelere birşey yapma şansımız yok.
BALDIRLARA ‘PANTOLON’ ESTETİĞİ
LIPOSUCTION FAZLA YAĞLARI ALMAYA YARIYOR
Üst kol bölgesinde kalınlık ve belirgin sarkması olan kadınlar, kollarını iki yana açtıklarında sanki ikinci bir kolları varmış gibi bir görüntü ortaya çıkıyor. Bazı kadınlarda bu aşırı gevşemiş durum olmasa da, yine de kolda gevşeklik, elastikiyet kaybı ortaya çıkıyor. Ayrıca kolların üst kısmının fazla kalın olması kadının olduğundan daha şişman görünmesine yol açabiliyor.
u çeşit problemlerin tedavisinde sıklıkla başvurduğumuz yöntemlerin başında “Liposuction” geliyor. Bölgedeki artmış olan yağ dokusunun azaltılmasına yönelik bu yöntemi şöyle uyguluyoruz: Dirsek arkasından ve arka koltuk altı çizgisinden yarım santimetrelik iki noktadan giriyoruz. Burada amacımız kalın yağ tabakasını azaltmak ve ağırlığı ile yerçekimine direnemeyip sarkan bölgenin rahatlayıp eski yerine doğru toparlanmasını sağlamaktır. Bunun olabilmesi için kol derisinin elastikiyetinin yeterli olması ve çatlak oluşmaması gerekir.
Koldaki fazla yağ dokusu liposuction ile alınarak kolun eski gerginliğine kavuşmasını sağlıyoruz. Liposuction uygulamasında genel veya bazen lokal anestezi uyguluyoruz. Bu uygulamayı yaptığımız hastalarımızdan işlem sonrasında bu bölge için özel hazırlanmış eldivene benzeyen korseleri takmalarını istiyoruz.
Yaklaşık 2-3 hafta bu korseleri kullanmak yeterli oluyor. Korseler kıyafetlerin altından belli olmadan kullanılabiliyor. Ameliyat sonrası ciddi ağrılar olmuyor.
BRACHIOPLASTİYLE KOL GERME YAPILIYOR
Herkesin cildinin kalınlığı, elastikiyeti, yaşlanma derecesi birbiriyle aynı değil. Bu nedenden dolayı bazı kadınların ciltlerinde sarkma, bollaşma, yağlanma, çatlaklar daha fazla ve yaygın olurken, bazılarında bu etkiler daha az ortaya çıkıyor. İşte derisinde bolca çatlaması ve ileri derecede sarkması
Dolgun dudaklara sahip olmak kadınların estetikte en çok istediği değişiklikler arasında yer alıyor. Yapısal inceliğe sahip dudaklar, yaşlanma, cilt elastikiyetinin azalması gibi nedenlerle daha da incelebiliyor. Dudak dolgunlaştırma işlemlerinde iki alternatiften söz edebiliriz. Ameliyatlı ve ameliyatsız yöntemlerle bu sorunu düzeltebilmek mümkün oluyor.
Eğer ameliyat yöntemini tercih ediyorsak, dudağa başka bir alandan yağ taşıyoruz. Uygun dozda ve ihtiyaç ne orandaysa yağ enjeksiyonu yapıyoruz. Ancak bu yöntemin kalıcılığının az olması, tekrarlanma gerekliliği, bizi uygulaması çok daha kolay olan dolgu maddelerine yöneltiyor.
Enjeksiyon ile dudak estetiği, direkt dudak dokusuna veya dudak çevresinde belirlenmiş noktalara dudağı yeniden şekillendirme, hacmini artırma ve çevresindeki kırışıklıkları azaltmak amacıyla çeşitli dolgu maddelerinin ince uçlu özel iğnelerle enjekte edilmesi prensibine dayanıyor.
Dudak estetiği sadece dudağın kırmızı kısmını dolgunlaştırma işlemi olarak algılanmaması gereken bir estetik yöntemdir. Dudak çevresine yapılan dudak dolgusu işlemi, dudağın kendisine yapılanlar estetik görünümün sağlanmasında önem taşıyor.
Örneğin üst dudak çevresindeki hattın düzgünleştirilmesi, ağız kenarlarının bir miktar kaldırılması dudakların estetik görünümüne büyük katkı sağlıyor. Dudak dolgusu işlemi özel dolgu maddeleri kullanılarak yapılıyor.
Sonuçları kalıcı veya geçici olmak üzere çok çeşitli dolgu maddeleri bulunuyor. Her birinin kendine göre avantaj ve dezavantajları olan bu maddeler dudak dolgusu yaptırmak isteyenlerin ihtiyaçlarına ve elde etmek istedikleri sonuçlara göre tercih edilebiliyor.
DOZUNU ÇOK İYİ AYARLAMAK GEREKİYOR
Bu işlemi yapmadan önce kişinin beklentilerini öğrenmek çok önemli. Çünkü dudak da tıpkı burun gibi yüzün dikkat çeken bir bölgesinde bulunduğundan yapacağınız en küçük bir hata bile mutsuzluk yaratacaktır. Gerektiğinden kalın bir dudak yapmak, arı sokmuş gibi bir görüntüye neden olmak bizim estetik cerrahide hiç istemediğimiz sonuçlardır. Öncelikle bilinmesi gereken, dudakların sahip olunan genlerle belirlenmiş kişiye özel yapılar olduğu, dolgu işlemi ile daha dolgun, şekilli ve genç görünecek şekilde güzelleştirilebileceği, fakat tamamıyla değiştirilmesinin mümkün olmadığı gerçeğini göz önünde bulundurmak gerekiyor.
Burnumuzdan memnun olmayışımızın nedenleri arasında şunları sayabiliriz: Burnun uzun olması, burun ucundaki düşüklükler, burun üzerindeki kemerler, burnun yüze oranla çok büyük görünmesi, çöküntüler, burun eğrilikleri, travma ve kaza sonrası oluşan şekil bozuklukları.
Burun yüzümüzün tam ortasında bulunduğundan, şeklindeki bozukluklar estetik yaptırmanın birinci nedenini oluşturuyor. Ancak son yıllarda hava kirliliğinin artması, kalabalık şehirlerde yaşamak, oksijenin az olduğu ortamlarda uzun zaman geçirmek, burun içi dokularda oluşan sorunlar nedeniyle sağlıklı nefes alamamak da en önemli burun ameliyatı nedenleri arasında yer alıyor.
Önceki yıllarda burun estetiklerinde dış görünüşü düzeltmek ve burun içindeki sorunları gidermek amacıyla iki ayrı ameliyat yapılıyordu. Günümüzde ise bu iki sorun aynı seansta giderilmeye çalışılıyor. Burun estetiğinde hastaları memnun etmek kolay olmuyor.
Sadece şekilsel sorunları gidermenin yeterli olmadığı, iyi nefes alabilen bir burun yaratmanın da zorunluluğu düşünülecek olursa, hastaların beklentilerini yüksek oranda karşılamanın zorluğu daha iyi anlaşılabilir.
Estetik ameliyatları diğer ameliyatlardan farklı olarak hastayla birlikte bazı kararları almanın gerekli ve kaçınılmaz olduğu bir alandır. Hastayla öncesinde beklentilerini ve sizin yapabileceklerinizi konuşmadığınız, olabilecekleri sağlıklı bir şekilde aktarmadığınızda, ameliyat sonrası hasta yeni yapılan burnuna yabancı kalabilir, alışmakta zorlanabilir. Bu durumda ikinci bir ameliyat talep edebilir.
AYNI BURUNA YENİDEN AMELİYAT GEREKEBİLİR
Günümüzde iki veya daha fazla sayıda yapılan operasyonlara ‘revizyon ameliyatları’ diyoruz. Sıklıkla burundaki karmaşık sorunların bazen bir seansta çözülememesinden kaynaklanan durumlar olabildiği gibi, kullanılan ameliyat teknikleri, hastanın yüksek beklentileri gibi nedenlerle de istenilen sonuca ulaşmak mümkün olamayabiliyor.
Bunlar olunca da ikinci, üçüncü ameliyatlar kaçınılmaz oluyor. Aslında revizyon ameliyatları ‘mükemmele’ ulaşmak adına değil, daha iyi nefes alan bir burun yaratmak ve daha önce yapılan ameliyatın sonuçlarını iyileştirmek amacıyla yapılmalıdır.
Devrim Erbil’e teşekkür borcum var. Kendisi zaten çok büyük bir sanatçı ve de inanılmaz bir insan. Bana hayatımda görebileceğim en inanılmaz sanat eserini anlattı.
Günümüzde kadınlar kadar erkekler de kariyerlerinde dış görünüşlerine önem veriyor. Kaşlarının arasındaki derin çukurluklar ve sert çizgiler nedeniyle sinirli görünen bir erkek, bu görüntüyü değiştirmek için estetik işlemlerden yararlanabiliyor. Ya da göz altlarında oluşan şişlikler, göz kapaklarındaki düşüklük nedeniyle yorgun, üzgün görünüp estetik yöntemlere başvurabiliyor. Bu tür sorunlar nedeniyle insanlar estetiği kariyer-lerinde bir gereklilik olarak değerlendirdiklerinden dolayı yaptırıyor.
ERKEKLER EN ÇOK BURUN ESTETİĞİ YAPTIRIYOR
Kadınlar estetikteki tüm trendleri yakından takip ediyor. Erkekler ise belli konularda estetik yaptırmayı tercih ediyor. Türk erkekleri en çok burunlarının güzel görünmesini istiyor. Erkeklerin ikinci en çok yaptırdığı estetik ameliyatı türü ise göz kapağı estetiği.
Yaşlanma, kilo alma ve genetik nedenlerle üst göz kapağındaki düşüklükler erkeklerin hoşuna gitmiyor. Yaşla birlikte göz altlarında oluşan torbalar, iki kaş arasındaki çukurluk ve derin çizgilenmeler erkekleri daha sert gösteriyor.
Bu nedenle kariyer sahibi erkekler, burun estetiğinin yanı sıra, iki kaş arasındaki derin çizgilerden ve çukurluklardan kurtulmak, göz kapaklarındaki düşüklükleri gidererek sert, yorgun, sinirli ve üzgün görüntülerinden kurtulmayı tercih ediyor. Göz kapağı sorunları sıklıkla kilo alıp vermekle, belli bir yaşla derinin esnekliğini kaybetmesiyle ortaya çıkıyor. Gözün etrafındaki yağ dokusu dışarı doğru fıtıklaşarak torbalaşıyor. Ayrıca gözün etrafında mimik hareketleriyle birlikte ince kırışıklar oluşuyor.
Bazı kişilerde deri sarkmaları kişisel birtakım özellikler nedeniyle daha fazla oluyor.
Genetik yapı ‘kapaklı yapılar’ olarak adlandırılan bu özel göz kapağı tipindeki insanları yaratıyor.
Günümüzde meme estetiği alanında en sık yaptığımız ameliyatlardan bir tanesi de büyük memelerin küçültülmesi ameliyatıdır. Çünkü estetik açıdan kadını tatmin eden bir meme, kadının günlük yaşamdaki hareketlerini, tavrını, konuşmasını, sosyal ilişkilerini ve kıyafet seçimini bile etkileyebiliyor. Büyük ve sarkmış memeye sahip kadınlar, yaşları genç bile olsa, dış görüntülerinden utandıkları için çok daha ileri yaşlarda giyebilecekleri bol ve koyu renkleri giysiler seçmek zorunda kalıyor.
Anatomik yapılarımızın farklılığı yaşadığımız sorunların yansımalarını da farklılaştırıyor. Sırt yapısı ince, küçük ve düşük omuz yapısına sahip bir kadının, bu ince yapıya aykırı bir şekilde 1,5-2 kg ağırlığındaki bir yükü taşıması bir süre sonra gün boyu süren şiddetli sırt ağrılarına, kamburluğa, hatta bel ve boyun ağrılarına da neden oluyor. Günlük yaşamda kadınlarda memelerin aşırı büyümesinin belli başlı nedenleri arasında şunlar yer alıyor:
- Hamilelik sonrası memelerin büyümesi.
- Emzirme sonucunda memelerin büyümesi ve sarkması.
- Aşırı kilo alıp verme sonucunda oluşan büyüme.