Burun estetiği, hastaların beklentilerinin çok yüksek olduğu
bir işlemdir.
Burun, yüzün tam ortasında bulunduğundan, nasıl görüneceği çok önemlidir. Bu nedenle hekimler olarak, burnunu yaptırmak isteyen kişiye soracağımız ilk soru, tam olarak ne istediğidir.
Çünkü zihin karışıklığı ve beklentilerin tam olarak belirlenmemesi, ortaya çıkacak sonucu etkileyecektir. Net olmak önemlidir.
Beklentilerin öğrenilmesinin ardından sıra hekimin ayrıntılı muayenesine gelir.
Bu muayenede kişinin burnunda deviasyon ya da kemer olup olmadığı, burun kanatlarının yapısı, burnun yüze orantısı incelenir.
Tüm bunların yanı sıra burnun alın ve dudakla açısına, yüz kemikleriyle ilişkisine de bakılır.
Gelinlik, saç, makyaj, cilt bakımı, davetiyeler derken zorlu bir koşturmaca aylar öncesinden başlıyor. Ancak gelin adayları sadece cilt bakımıyla düğüne hazırlanmak istemiyor, yaşlarına göre yaptıracakları estetikleri planlıyor, düğün zamanı istedikleri yüze, vücuda kavuşabilmek için ekstra yoruluyor.
Düğün estetiği olarak adlandırabileceğimiz küçük girişimleri, cerrahi operasyonları yaş gruplarına göre ayırmamız gerekiyor. Çünkü her yaş grubundaki gelin adayının istekleri, beklentileri farklı oluyor. Bunda genetik miras kadar, yaşam ve çevresel koşullar, beklentiler, yapılabilecekler önemli rol oynuyor.
20-30 YAŞ GRUBUNDA: Bize başvuran ve 20-30 yaş aralığındaki gelin adayları sıklıkla etkili ve derin bir cilt bakımını ve dudak dolgusunu tercih ediyor. Bu yaşlarda cilt yapısı kuru, kırışıklık oluşmasına elverişli ciltlere küçük dokunuşlarla, uygun dozda botoks uygulaması yapmak yüze daha canlı, gergin, ışıltılı bir görünüm kazandırabiliyor.
Çünkü takvim yaşıyla, cildimizin son durumu birbirini tutmayabiliyor. Gelin adayları bu dönemde meme ve burun estetiğini de sık yaptırıyor. Küçük memeye silikon protez yapılarak büyütülmesi, kemerli bir buruna sahipse estetik operasyon yapılmasını bu işlemler arasında sayabiliriz. Ancak meme ve burun ameliyatları için düğünden 1-2 ay önce harekete geçmekte yarar var. Eğer cilt bakımı ve dudak kalınlaştırma işlemi yapılacaksa, düğünden bir hafta öncesinde yaptırmak yeterli olabiliyor.
30’LU YAŞLARDA: 30’unu geçen gelin adaylarının plastik cerrahi hekimlerine en sık başvurdukları estetik operasyonların arasında mimik çizgilerinin ortadan kaldırılması, ciltte güneşin zararlı etkileriyle ortaya çıkan lekeler, burundan dudağa inen mimik çizgilerindeki derinleşmelerin dolguyla giderilmesi gibi estetik işlemler talep görüyor.
Mimik çizgilerinin derinleşmesini önlemek ve kaş düşüklüğünü ortadan kaldırabilmek için botoks uygulamasını öneriyoruz. Botoksun etkileri yaklaşık bir hafta sonra görüldüğünden, düğün tarihinden bir hafta önce yaptırmış olmak yeterlidir.
Kadınlarda 20’li yaşların sonlarından itibaren vücutta yağlanma başladığından dolayı fazla kilolar da sıkıntı yaratabiliyor. Ancak bazı kişiler diyete ve spora rağmen inatçı yağlarından kurtulamıyor.
Son yıllarda genç kızlar da dış görünüşleriyle ilgili sorunlara yetişkin olmayı beklemeden müdahale edilmesini tercih ediyor. Durum böyle olunca da anneler, kızlarına mezuniyet hediyesi olarak estetik operasyon yaptırıyor.
Silikon, daha güzel bir görüntüye sahip olmak isteyen kadınların gündeminden yıllardır inmeyen bir konu. Silikonun kadınlar tarafından en fazla tercih edilmesinin iki nedeni var. Birincisi sarkık memelere uygulanan toparlama ameliyatlarından sonra kullanılması, diğeri ise memesinin küçüklüğünden rahatsız olarak büyütmek isteyen kadınlarda kullanılmasıdır.
Genç kızlar arasında memesinin küçüklüğünden yakınıp, anneleri tarafından mezuniyet hediyesi olarak estetik operasyon yaptırmak üzere gelenlerin sayısı azımsanmayacak bir orandadır. Karşımızda genç bir hastamız varsa eğer, silikon dediğimiz meme implantlarını yerleştirmeden önce, hastanın genel sağlık durumu başta olmak üzere, psikolojik durumu, 17 yaşını tamamlayıp tamamlamadığını belirlememiz gerekiyor. Eğer gencin genel sağlık koşulları yerindeyse, ameliyata karar verdiysek, meme ölçüsüyle ilgili bilgi de almamız gerekiyor.
Vücut anatomisine aykırı olmayacak bir ölçüye hastamızla birlikte karar vermemiz çok önemli. Bunların dışında her iki memenin durumunun, cilt ve doku yapısı göz önünde bulundurularak cerrah tarafından değerlendirilmesi, operasyonun başarısı açısından büyük önem taşıyor. Silikon protezleri günümüzde en sık meme büyütmek için kullanıyoruz. Bunun için de silikonun çeşitli boyutlarda olanları var. Bu operasyonlardan önce silikonla ilgili olarak bilinmesi gereken bazı noktaların altını çizmek istiyorum.
Silikonları yapıldıkları materyallere göre sınıflandırmamız da mümkün. Yumuşak silikonlar olabildiği gibi, bazı silikonların yapısı sert oluyor. Üzeri düz ve pürtüklü olanlar, içi su dışı silikon balon olanların yanı sıra, içi ya da dışı tamamen silikon olanlar var. Ayrıca ameliyat sırasında şişirilip ayarlanabilen ikisinin karışımı olanlar da mevcut.
Silikonlar hakkında biz hekimlere en fazla sorulan soruların başında silikonun patlayıp patlamadığı geliyor. Silikonun kesici bir cisim batmadan patlama şansı yok denecek kadar azdır. Serum fizyolojik doldurulan protezler, subaplarından kaçırabilir. Patlamış gibi bir etki yaratır, silikon protez dolgunluğunu kaybettiği için patladı sanılır. Ancak eğer kesici bir alet kullanılırsa patlayabiliyor.
Bu protezlerin bebek emzirmeye engel olup olmadığı sorusu da silikon taktırmayı düşünenlerden bize çok sık sorulan bir sorudur. Silikon emzirmeye engel olmaz. Kanser yapıp yapmadığına ilişkin soruya gelince. 1980’li yıllardan beri silikonun kansere neden olup olmadığı hakkında binlerce araştırma yapıldı. Hiçbir kanser riskini artırıcı bulguya rastlanmadı. Silikon protezini 15-20 yıl kullanan hastalar var. Kanserle ilişkili olarak bir başka merak edilen soru da, memedeki kitlelerin silikonun varlığı nedeniyle atlanıp atlanmayacağına ilişkindir. Silikon bu kitlelerin ultrasonografi, mamografi gibi incelemelerde görüntülenmesini perdelemez.
Kadınların günlük yaşamlarında hayat boyu beslenmelerine dikkat etmeleri, yağlı, şekerli gıdalardan uzak durmaları; ideal kilolarında kalmalarına yardımcı oluyor. Ama önemli olan bunu bir yaşam tarzı haline getirip, uygulayabilmekte yatıyor. Kış boyunca öğlenleri geçiştirip bütün kaloriyi akşam yemeğinde almak, her hafta sonu dışarıda yemek yemek, buna karşılık hareketten kaçınmak kasları zayıflatıp vücudu yağlandırdığı gibi, siluetin de bozulmasına yol açıyor. Bu durumda beslenme ilkelerine uymak, spor yapmak sağlığı korumada önemli rol oynuyor. Ancak bazı nedenler var ki, tüm bu önlemler alınsa da, diyetle beraber spor yapılsa da, karında gevşeyip sarkmalara yol açıyor.
Karın adeta bir tabak jöle gibi yumuşuyor, sallanıyor. Karın germe ameliyatı diyetten, spordan sonuç alamayan, karın bölgesindeki jöle gibi görüntüden rahatsızlık duyanlar için çözüm olabilir. Kadınlar ‘karın germe’ ameliyatıyla hayallerindeki düz görünümlü karına sahip olabiliyor.
Karın sarkmasının ve gevşemesinin nedenlerini merak ediyorsanız tek bir nedeni yok, birden fazla nedeni var: Sık kilo alıp vermek, hamilelikte çok kilo almak, hareketsiz yaşam ve doğum yapmak.
Karın germe ameliyatında başlıca iki yöntem uygulanıyor. Büyük germe (Abdominoplasti) ve küçük germe (Mini Abdominoplasti) ameliyatlarına, hekim hastanın durumuna göre karar veriyor.
Büyük germe ameliyatı: Bu yöntemle karın bölgesinde gevşeme ve sarkma sorunu yaşayan kadınlara, tam karın germe ameliyatı yapılıyor. İz biraz daha uzun oluyor. Karında esnekliğini kaybetmiş, çatlamış deri, fazla yağ dokusu ve sarkmış dokuların oluşturduğu fazlalık kesilip atılıyor.
Gevşemiş olan karın ön duvarının kas yapısı tamir ediliyor. Bu germe sonucunda göbek olduğu yerde kalıyor. Ama yeni göbek deliğiyle, mevcut göbeği monte edecek bir işlem yapılıyor.
Karındaki sezaryen izinin kenarlarından, leğen kemiğinin bulunduğu bölgeye kadar iz oluyor. Bütün karın ön duvarındaki gevşemiş kasların sağlamlığı takviye dikişlerle sağlanıyor. Ameliyat yaklaşık üç saat sürüyor.
Kadınlar her kış mevsimi bittikten sonra bahar aylarında yazın mayolarını, bikinilerini nasıl taşıyacaklarının derdine düşüyor. Çünkü ne kadar dikkat etmeye çalışsak da hepimiz kış aylarında kilo alıyoruz.
Bahar aylarında diyete başlanıyor, spor salonlarına akın ediliyor. Kilolar veriliyor, ama inatçı bölgesel yağlar bir türlü gitmiyor. İşte o zaman liposuction devreye giriyor.
Şimdi liposuction yaptırmanın tam zamanı. Yaza kadar sağlıklı beslenmeye devam edip, yağlı yiyeceklerden, şekerden uzak durup spor yaptığınız takdirde, bölgesel yağlanmalarda uygulanacak liposuction, istediğiniz kıyafetleri taşımanıza yardımcı olacaktır.
Liposuction kelime anlamı olarak “yağ çekme” demek. Bu işlemi yapmadan önce yaptıracak kişilerden genel sağlık durumlarını ortaya koyan bazı testler istiyoruz. Hipertansiyon, diyabet, iskemik kalp hastalarında bu testler yapıldıktan sonra çok dikkatli bir şekilde uygulanması gerekiyor.
Liposuction genel anestezi altında uygulanması gereken bir işlem olduğundan dolayı, mutlaka plastik cerrahi hekimleri tarafından yapılması önem taşıyor. Her ameliyat gibi bu işlemin de komplikasyonları olabilir.
Liposuction yaptırmak isteyenlerin en sık sordukları soru felç ve emboli riskidir. Tekniklerin geliştirilmesi sayesinde alınan önlemlerle bu komplikasyonlar en aza indirilmekteyse de, işlemin ehil ellerde, alanında uzman, tecrübeli hekimlerce uygulanmasında büyük yarar görüyoruz.
OPERASYONDAN SONRA 1,5 AY KORSE TAKILMASI GEREKİYOR
Liposuction işlemine karar verildikten sonra hangi bölgeye ne yoğunlukta uygulanacağına karar veriyoruz. Çapı 1-5 mm arasında değişen çok ince ve uzun kanüller (çubuklar) yardımıyla yağ alacağımız bölgedeki fazla yağları dışarı çekiyoruz.
Bazı kadınlar büyük memeye sahip olmayı bir dert değil gurur vesilesi olarak görürken, bazıları da estetik operasyonla kurtulup daha küçük memeye sahip olmayı ayrıcalık olarak değerlendirebiliyor.
Durum erkekler açısından da farklı değil.
Son yıllarda beslenme şeklimizin değişmesi, düzensiz, dengesiz beslenme, kalorili yiyecekler ve içeceklerin tüketimi, hareketsiz yaşam, genetik yapımızın da yardımıyla erkeklerde de meme bölgesinde yağ birikmesine yol açıyor.
Erkeklerde meme yapısının oransal olarak büyük olmasını “Jinekomasti” olarak adlandırıyoruz.
Jinekomasti bir erkek hastalığı. Memede oluşan büyüme tıpkı kadın memesine benzer bir görüntü yarattığı için jinekomasti, özellikle de yetişme çağındaki genç erkekleri rahatsız ediyor. Günlük yaşamda rahatlıkla tişört giyemeyen, denize girerken memelerindeki büyüme ve oluşan görüntü nedeniyle sıkıntı çeken erkekler, yaz mevsimi geldiğinde denizden mahrum kalıyor.
Ya da görüntülerinden utandıkları için tişörtle denize giriyor. Bu sorunu genç yaşlı kim yaşarsa yaşasın çaresini arıyor.
Deniz havuz mevsimi gelmişken, erkekler rahatlıkla mayo, tişört giyebilmek istiyor.
Bu farklılık kendini estetik operasyonlarda da gösteriyor. Kadınların önemli birçoğunluğu özellikle de burun estetiği yaptırdığını açıklamakta bir sakınca görmezken, erkeklerin yaklaşımı saklamaktan yana olabiliyor.
Kadınların burun estetiği ile erkeklerinki de birbirinden çok farklı. Kadınlar güzelliği ön planda tutarken, erkekler doğallığı ve işlevselliği daha önemsiyor.
Elbette bunda çocukluktan, gençlikten bu yana erkeklerin daha çok dışarıda olmalarının, hareketli yaşamlarının, spor yapmalarının rolü var. Çünkü tüm bu etkenler erkeklerin burun içlerinde gerek spor nedeniyle, gerekse spor dışında oluşan travmaların yarattığı sorunları artırıyor.
Burun içindeki bu sorunlar da nefes alıp vermeyi güçleştiriyor. Erkekler de bu yüzden öncelikli olarak burun içindeki sorunlardan kurtulup rahat nefes alıp vermeyi daha çok önemsiyor.
YAĞLI BURUN DERİSİ YÜZÜNDEN ŞİŞLİK UZUN SÜRÜYOR
Deviasyon dediğimiz burundan nefes alma sorunlarının çok olduğu bir toplumda yaşıyoruz. Bizim yaptığımız burun ameliyatlarında bu sorunun da en az estetik görünüm kadar düşünülüp düzeltilmesinin planlanması gerekiyor. Ameliyat sırasında nefes almayı engelleyen sorunların ortadan kaldırılması öncelikli oluyor.
Cerrahın burada en önem verdiği şey, burnun yüzle orantısı, büyüklüğü, görünümü, deri yapısı, dudak ve burun açılanması, alınla burun arasındaki açılanmanın mevcut yüz yapısıyla uyumudur. Ayrıca muayene sırasında burun derisinin yapısı, kalın, ince, yağlı olup olmadığı gibi noktalar da önemlidir. Çünkü kalın ve yağlı burun yapısında şişlikler daha uzun sürebiliyor.
Aşırı terleme hastalarının özelliği, hiç efor sarf etmeseler bile durdukları yerde terlemeleridir. Kışın bile musluktan boşalırcasına başta koltuk altları olmak üzere, sırtları, ayakları, elleri, yüz ve baş bölgeleri terler. Mevsimsiz bir hastalık olması nedeniyle hastalar yılın dört mevsimi terlemelerine çare ararlar.
Oturduğu yerde elinden sular damlayan, kışın kar yağdığında bile terleyen, insanlarla el sıkışmaktan korkan, yaz kış kıyafetleri sırılsıklam gezmek zorunda kalanların hastalığı olan aşırı terleme (hiperhidroz), her bin kişiden üçünde görülüyor. Ama bu sorunla yaşamanın kader olmadığını bilerek çözümünü aramakta fayda vardır.
AŞIRI TERLEMEDE, TER BEZLERİ NORMALİN 10 KATI ÇALIŞIYOR
Günümüzde terleme hastalığının tedavisinde etkili yöntemler arasında botoks ve ETS (Endoskopik Torakal Sempatektomi) operasyonuyla terlemeyi yöneten sinire klips takılması yöntemi geliyor.
Terlemeyi sağlayan ter bezleri en çok avuç içleri, ayak tabanları ve koltuk altlarında yer alıyor. Böylece aşırı terleme problemlerini de en çok bu bölgelerde görüyoruz. Aşırı terleme, ter bezlerinin çalışmasını sağlayan sinir sistemi bölümünün aşırı çalışmasından ileri geliyor. Aşırı terlemede ter bezleri normalden en az 10 kat daha fazla çalışıyor.
Başta ellerde olmak üzere ayak tabanları, yüz, koltuk altları ve gövde de aşırı terleme görülebiliyor. İkincil bir hastalığa bağlı (aşırı şişmanlık, menopoz gibi) olarak ortaya çıkan terlemelerde ise ana hastalığın tedavisi terlemeyi azaltıyor.
Terlemeye karşı uygulanan çeşitli tedavi yöntemler var. Bu yöntemleri şöyle sıralayabiliriz:
DEODORANTLAR: