GEÇTİĞİMİZ günlerde yazdığım ‘‘SSK yanlış yapıyor’’ başlıklı yazımda, Sosyal Sigortalar Kurumu'nun aldığı son kararlarla kendi bünyesinde çalışan ya da SSK adına ilaç yazma yetkisi olan pratisyen hekimlerin astım, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, depresyon, birçok mikrobik hastalıklar gibi sağlık sorunlarının tedavisi için ilaç yazamayacağını hükme bağladığını, bunun hem SSK'ya bağlı hastalar için yük olduğunu, hem SSK hastanelerinin yükünü artıracağını hem de hekimlerin hak ve sorumluluklarını düzenleyen yasalar açısından sakıncalı olabileceğini düşündüğümü belirtmiştim.
Aynı yazımda tabip odalarının da muhtemelen bu konu ile ilgilenmekte olduklarını düşündüğümü de belirtmiştim.
Nitekim doğru düşünmüşüm. Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu adına arayan bir meslektaşım, kendi düşüncelerinin de aynı doğrultuda olduğunu, bu konuyu iki ayrı komisyonda incelettiklerini ve komisyon raporu ortaya çıktığında, sizlerle paylaşmam için bir örneğini bana göndereceklerini belirtti.
İzmir Tabip Odası'ndan aldığım haberde ise bu uygulamanın durdurulması konusunda Danıştay nezdinde yasal başvurular yapıldığını öğrendim.
Konuyla ilgili aralarında hekimlerin de bulunduğu birçok okurumdan da görüşler geldi. Meslektaşlarım, SSK'nın tasarruf amacıyla aldığı bu tür kararların hiçbir yararının olmayacağı, tam tersine giderleri artıracağı görüşünde birleşiyor. Bu tür uygulamalar nedeniyle hastaların hastanelere yığıldığını, günde 120-130 hastaya bakmak zorunda kalan hekimin, hastaya yeterli zaman ayıramaması nedeniyle, teşhise varabilmek için tomografi, MR gibi pahalı yöntemlere sıklıkla başvurduğunu belirtiyorlar. Bu da doğal olarak sağlık giderlerinin artması sonucunu doğuruyor.
Batı ülkeleri genel pratisyen (GP), ev doktoru, aile hekimi gibi sistemlerle hastalıkları yerinde çözmeyi tercih ediyor. Hastaları, hastane kapılarında süründürmeden, evine yakın, bünyesini bilen, tüm sağlık kayıtlarının bulunduğu hekimlerle erken tedavi etmeyi tercih ediyorlar. Böylece hastaneler de gerçek işlerini yapma olanağına kavuşuyorlar. Umarız SSK da yanlışını görür, ya da adalet onlara bu yanlışı gösterir ve bunun ardından da doğru olanı yapma kararı alırlar.