SSK hastanelerine işi düşen herkesin ortak görüşü, hastanelerin çok kalabalık olduğu, hekimlerin hastalara yeterli zaman ayıramadığı şeklindedir.
Yakın zaman kadar hastalar gece yarısından itibaren numara alma kuyruklarına girmekteydi. Getirilen telefonla randevu alma sisteminin getirdiği en önemli avantaj, hastaların hastane kapılarında saatlerce beklemelerinin telefon başında günlerce randevu alma boğuşması şekline dönüşmesidir. Hastanelerin aşırı kalabalık olmasından, başta SSK yöneticileri olmak üzere herkes şikáyetçi. Bundan kurtulmanın çaresi mucizevi formüllerde gizli değil. Birinci Basamak Hekimliği denilen sistem sayesinde hastaların hastanelere gitmeden, mümkün olduğu ölçüde pratisyen hekimlerce, evlerine yakın dispanser benzeri merkezlerde tedavi edilmeleri sayesine hastaneye giden hasta sayısı azaltılabilir. Böylece hastaneler de gerçek işlerini yaparak, hastane koşullarında uzman hekimlerce tedavi ya da ameliyatı gereken daha büyük hastalıklarla uğraşma olanağına kavuşur. Bu sistemi ben üretmiş değilim. Tüm dünyada uygulanan -pardon Türkiye hariç demeliydim- sistem bu. Ancak SSK yönetimi, hastanelerinin kalabalık olmasını, hem hastalara hem de doktorlara eziyet etmeyi seviyor olsa gerek.
Bu sözlerimin kaynağı SSK'nın bir süre önce doktorların yazabilecekleri ilaçlarla ilgili yayınladığı yönetmelik. Bu yönetmeliğe göre SSK, pratisyen hekimlerin, tansiyon, kolesterol yüksekliği, depresyon, astım, bronşit, idrar yolu iltihabı, şeker hastalığı gibi birçok hastalığın tedavisini bilmediklerini kabul ediyor ve onlara bu hastalıklara ait ilaçları yazma hakkı tanımıyor. Hatta bazen uzman hekimlerin de yetersiz olduğunu düşünüyor ve heyet raporu şartını getiriyor. Ben hukuçu değilim ama bu yönetmeliğin, hekimlerin çalışmalarını düzenleyen yasalara da aykırı olduğu kanısındayım. Ülkemizde pratisyen hekimliğin hak ettiği konuma gelmesi için uzun yıllardır uğraş veren tabip odalarının bu konuda girişimlere başlayacağını umuyorum.
Eğer SSK hastaları bezdirip kurumlarından hizmet almaktan caydırma gibi bir yola giderek bütçesini düzeltmek istiyorsa, bu yönetmelik buna hizmet edecektir. Ancak bu ülkenin halkı da sahipsiz değil. Kötü yönetimlerin faturasını halka çıkartıp, tedaviye ulaşmalarını zorlaştırmak, ilaçları kısıtlayarak yeterli tedavi görmelerini engellemek, kısacası halkın sağlığıyla oynamak bu kadar kolay değil.
Aslında SSK'nın sağlık alanındaki yanlışları sadece ilaçla kısıtlı da değil. Önümüzdeki yazılarda bunlara da zaman zaman değineceğim.
Bu yanlış uygulama ile ilgili taraf olan herkesi konuyla ilgilenmeye davet ediyorum. Ben gelişmeleri bu köşeden duyuracağım, umuyorum yanlıştan bir an önce dönülür.