MEDYADAKİ haberlere baktığınız zaman osteoporoz denilince hep kadınların ve özellikle menopozdaki kadınların söz konusu edildiğini görürsünüz. Bu haberlere göre sanki erkeklerde hiç osteoporoz olmadığını düşünürsünüz. Oysa gerçek böyle değil. Osteoporoz erkeklerde de görülebilen, hatta sıklıkla görülebilen bir sağlık sorunudur.
Yapılan araştırmalar, 75 yaşına varmış erkeklerin üçte birinin osteoporozunun bulunduğunu gösteriyor. Bu oran kadınlardakilerle aynı düzeyde.
BELİRTİLERİ Osteoporoz çoğu zaman önceden belirti vermiyor. Kırık bir kemik, çoğu zaman osteoporozun ilk belirtisi olabiliyor. Aşırı olmayan bir zorlanmayla kalçanın veya kolun kırılması, bu yönde düşünülmesini gerektiren bir tablodur. Boy kısalması ve zaman zaman batıcı sırt ağrıları hissetmek de osteoporozun belirtisi olabilir. Zayıflayan sırt omurlarının çökme kırıkları, bu tabloya yol açmaktadır. Bu kırıklar sırtın öne eğik bir hal almasına yol açabilir.
NEDENLERİ İnsanların doğdukları andan itibaren, kemikleri giderek yoğunlaşmaya başlar. D vitamininin yardımıyla kemiklerde kalsiyum birikmeye başlar. 30'lu yaşların başına kadar süren bu birikme sonucunda, bu yaşlarda kemik yoğunluğu zirve değerlere ulaşır.
Kemikler de tüm vücut dokuları gibi bir yandan yıkıma uğrarken bir yandan da yeni hücreler yapar. 30'lu yaşlardan sonra kemiklerin kaybı, kazancından daha fazladır. Yaşlanma ile kemik kütlesi kaybı belirli bir düzeye ulaştığında, kemik zayıflamış ve süngersi bir yapı kazanmış olur ki, buna da tıp dilinde osteoporoz adı verilir.
Kemik yoğunluğunun zirve değerinin belirlenmesinde genetik, önemli rol oynamaktadır. Zaten çevrenize baktığınızda bazı kişilerin daha kalın, bazılarının ise ince kemik yapılı olduğunu görürsünüz.
Zirve kemik yoğunluğu yüksek olan kişiler, bankalardaki tasarrufu fazla olan kişilerin hayat boyu bu tasarrufu kullanmaları gibi, kemik sermayelerini hayat boyu kullanırlar ve osteoporoz sınırına varmazlar.
Kemikleri kullanmak da çok önemlidir. Hareketsiz bir yaşamı olan kişilerin kemikleri, kendilerine fazla görev düşmediği için, daha hızla zayıflar. Buna karşılık aktif yaşamı olan, düzenli egzersiz yapan kişilerin kemik kayıp hızları çok düşük olmaktadır.
Aşırı alkol kullananlar, sigara içenler, beslenmesi bozuk olanlar, gıdalarında yeterli oranda kalsiyum almayanlar, kronik hastalığı olanlar osteoporoz açısından ek riskler altındadır.
Tabii ki bütün bunların dışında, vücudun kalsiyum ve kemik metabolizmasını düzenleyen paratiroid hormonları ve tüm hormonların denge içinde salgılanmalarını sağlayan hipofiz bezinin hastalıkları da kendini osteoporozla gösterebilir.
TEŞHİS Osteoporoz teşhisinde kemik mineral yoğunluğu ölçümü önemlidir. Bu ölçümde kemiklerin yoğunlukları hastanın kendi yaş sınırındakilerle karşılaştırılır, belirli bir düzeyin altında olanlara osteoporoz teşhisi konulur.
Henüz osteoporoz düzeyine varmamış olan kişilerle, osteoporoz tedavisi gören kişilerde yapılan NTX adlı bir tahlil de kemik yapım ve yıkımı arasındaki dengeyi göstermesi açısından önemlidir. Kemik yıkımı fazla olan kişiler henüz risk sınırına varmamış olsalar bile bazı önlemler almalı ya da tedavi görmelidir.