26 Temmuz 2002
M.GÖZEN/İSTANBUL
SİNDİRİM sisteminizde aşırı gaz olması ve doktorların yaptıkları bütün tetkiklere rağmen bir bozukluk bulamaması, olayın yapısal bir soruna bağlı olmadığını gösteriyor. Böyle olunca, çalışmayı bozan diğer faktörlere bakmak gerekir. Öncelikle yemeği hızlı yememelisiniz. İyi çiğnemek, öncelikle karbonhidratlılar olmak üzere birçok gıdanın ağızda sindirilmesini sağlar. Ayrıca fazla sıcak gıdalardan kaçınmak gerekir. Bütün önlemlere rağmen, kuru fasulye, mercimek, nohut gibi gıdalar gaz yapar. Bunları mümkün olduğunca az tüketmek yararlıdır. Ayrıca sinirsel etkenler, beslenme saatlerinin düzensiz olması, üşütme gibi etkenler de gaza neden olabilir.
Yukarıda değindiğim konulardan mümkün olanları ortadan kaldırmak ve yemeklerden sonra pankreas enzimi içeren ilaçlardan birini kullanmak etkili olacaktır.
Gözüm kayıyor
R.AKARCA/ANKARA
GÖZ kayması, gözün hareketlerini sağlayan kaslar arasındaki uyumsuzluğa bağlı olabileceği gibi, gözde kırma kusuru bulunması halinde de kayma olabilir.
Kaslara ait sorunlar, ameliyatla düzeltilebilir. Gözde kırma kusuru varsa, bunun çaresi gözlük takmaktır. Ameliyat geçirdikten sonra da kayma olduğu için size gözlük verilmiş. Kaymayı ikinci bir ameliyatla düzeltseniz bile, gözdeki kırma kusuru net görmenizi engellediği için gözlük takmanız gerekecek. Eğer gözlük takmak istemiyorsanız, kontakt lens de kullanabilirsiniz. Bunun için de göz doktoruna başvurmalısınız.
Yazının Devamını Oku 25 Temmuz 2002
BEN 18 yaşında bir genç kızım. 1-2 yıldan beri, dışkılama sırasında, kalın şerit gibi bir şeyler düşüyor. Bu tuvalete çıkmadığım zamanlarda da geldiği gibi, ishal olunca birbirine düğümlenmiş halde 1-2 metre boyunda gelebiliyor.
Korktuğum için aileme söyleyemedim ve doktora da gitmedim.
Bu nedir? Tehlikeli bir hastalığın belirtisi olabilir mi? Çözümü ne olabilir?
N.K./ADANA
ÖNCELİKLE, korktuğunuz için ailenize ya da doktora danışmamanıza anlam veremediğimi belirtmek istiyorum. Korkmanız, herhalde, ciddi bir hastalık olabileceği düşüncesinden kaynaklanıyor. Eğer hastalığınız ciddi olsa bile, doktordan kaçmakla ne elde edeceksiniz? Tanımadığınız her belirtide bir doktora danışmayı ihmal etmeyin.
Hastalığınıza gelince, makatınızdan düşen şeyler, halk arasında şerit ya da aptes bozan olarak adlandırılan tenyadır.
Tenyalar, birkaç metreye varan boyları ile tespih dizisi gibi parçalardan oluşmuş bir parazittir. Genellikle, çiğ ya da iyi pişirilmeden yenilen etlerle insanlara bulaşır.
Düşen parçaların yarattığı huzursuzluk dışında, sindirimi bozmak, karın ağrısı ve ishale neden olmak gibi belirtileri de vardır. Ayrıca gıdaların önemli bir kısmını tükettiği için beslenme bozukluğu nedeni de olabilir.
Tenya tedavisinde kullanılan çok etkili ilaçlar mevcut. Muayene olacağınız doktor bunlardan size uygun olanını tavsiye edecektir. İlacı kullandıktan sonra bir müshil kullanmanız da yararlı olacaktır. Böylece ilacın etkilediği tüm tenyalardan ve bunların yumurtalarından kurtulma imkánı kazanırsınız.
Yazının Devamını Oku 24 Temmuz 2002
22 yaşında ve nişanlıyım. Nişanlımın dayısı ve halası doğuştan zeká özürlü. Bu durum beni korkutuyor. Böyle durumlarda çocuk yapmak benim için tehlike gibi gözüküyor. Bizim çocuğumuzda böyle bir özür görülme olasılığı ne kadardır? Ne gibi önlemler almam gerekir?
Rumuz: KORKU
AKRABALIK tanımları bazen farklı olabiliyor, bu nedenle doğruluğunu ortaya çıkarmak için anladığım şeyi biraz açmak istiyorum. Nişanlınızın dayısı, onun annesinin erkek kardeşidir. Halası ise babasının kız kardeşidir. Her ikisinde de aynı sorun varsa ve bu büyük bir rastlantı değilse, anne ve babasının akraba olma ihtimali yüksektir. Böyle olunca nişanlınızın sağlıklı doğması, tesadüf eseri sağlam genlerin bir araya gelmesi sayesinde olmuştur.
Nişanlınız hasta olmadığına göre ortada iki ihtimal var. Ya tesadüfen tümüyle sağlıklı genler geldiği için hastalığı çocuklarına iletmesi ihtimali yoktur, ya da kendisi sağlıklı olduğu halde hastalık genlerini taşıyıcıdır ve bunu çocuklarına aktarabilir.
Bazı genetik hastalıklarda eşlerin sadece birinden hastalık geni gelince çocuklar hasta olmayabilir. Onlar da sürekli olarak çocuklarına aktarır. Durum böyleyse bu kez sizin genleriniz önem taşır. Sizin sağlıklı olmanız bu hastalık genini taşımadığınızı göstermez. Ailenizde kalıtsal hastalığı olan birinin bulunmaması da sizin böyle bir gen taşımadığınızı göstermez. Kimsenin hatırlayamadığı kadar eski kuşaklardan beri iletilen hastalık genleri bulunabilir. Akraba evliliklerine işte bu nedenle karşı çıkılıyor. Kuşaklar boyu iletilen aynı hastalık geninin akraba evliliğinde bir araya gelmesi ihtimali doğar, çiftin çocukları da hasta olabilir.
Size bu aşamada kesin bir şey söylemek mümkün değil; çünkü nişanlınızın akrabalarındaki zeká özrüne neden olan esas hastalık bilinmiyor. Bu bilinmeden akrabalarına iletilme ve çocuklara aktarılma riskini bilmek mümkün değil.
Evlenme kararınız için bir şey diyemem ama en azından hamile kalmadan önce eşinizin, ailesinin ve sizin genetik araştırmalarınızın yapılmasını sağlayın. Özürlü çocuklar da bizim evlatlarımızdır, her türlü sevgiye ve ilgiye hakları vardır ama yaşam boyu özürlü bir çocuğa bakmanın zorluğu da, hem özürlü hem de bakmakla yükümlü olanlar için bir gerçektir. Bu nedenle daha önceden önlem almanın önemi tartışılmaz.
Genetik araştırmalar genellikle üniversite hastanelerinde yapılmaktadır, bunu ihmal etmeyin.
Yazının Devamını Oku 23 Temmuz 2002
BEN 30 yaşında bir bayanım. Hemoroid sorunum var. Bu konuda hangi uzman doktora başvurmam gerekir? Bana ne önerileriniz olur?
B.TUNA/İZMİR.
Hemoroid ya da halk arasındaki adıyla basur, rektum (makat) civarındaki toplardamarların varis şeklinde genişlemesidir. Bünyesel yatkınlık söz konusu olmakla beraber, en önemli nedeni kabızlıktır. Makat içinde sert bir dışkı kitlesinin sürekli baskısı buradaki toplardamar dolaşımını bozar ve zorlanan dolaşım nedeniyle damarlar balonlaşarak genişler.
Tüm tedavilerde ilk kural, nedenin ortadan kaldırılmasıdır. Bu yapılmadığı sürece hemoroidler için ameliyat bile yapılsa, geri kalan damarlarda yeniden belirebilir. Hemoroid ile genel cerrahlar ilgilenir. Son zamanlarda proktolog adıyla, özellikle makat civarındaki sorunlarla ilgilenen uzmanlar mevcutsa da sayıları az olduğu için, bir cerraha başvurmanız daha kolay olacaktır.
Testislerim giderek küçülüyor
52 yaşındayım. Birkaç yıldan beri testislerimde, slip tipi iç çamaşırların oluşturduğu sancı vardı, önemsemedim. Fakat son zamanlarda testislerimin küçüldüğünün farkına vardım. Bunun bir tedavisi var mı? Bir tedavi, ilaç önermeniz mümkün mü? Üroloji uzmanı, bu hastalıklar için uygun doktor mudur?
Necdet K.
Bir organın giderek küçülmesi o organın işlevlerinde de bir azalma olduğunu düşündürür. Tıp dilinde 'atrofi' olarak adlandırılan bu tablo, ya o organda doku hasarına yol açan iltihap benzeri bir olaya ya da o organa kan götüren damarlarda bir soruna bağlı olabilir.
Sizin olayınız yıllar öncesi başlamış. Bir organda ağrı olması o organda bir sorun olduğunu düşündürür. Bu sorunun ne olduğu ya da önem derecesini bir doktor belirlemelidir. Siz ağrınızı slip tarzı külota bağlamışsınız ama daha önce sorun yaratmayan bir çamaşır türünün artık sorun nedeni olmasının altında başka bir etkenin olabileceğini düşünmeliydiniz.
Olayın tedavisinin olup olmadığı, varsa bunun ne olduğunun anlaşılması için muayene ve belki de bazı ek tetkikler gerekebilir. Bu konu, sizin de düşündüğünüz gibi üroloji uzmanlarının ilgi alanı içindedir.
Yazının Devamını Oku 22 Temmuz 2002
<B>CUMA </B>günkü yazımda, menopoz döneminde östrojen ve progesteron hormonlarını bir arada kullanan kadınlarda meme kanseri riskinin arttığını ortaya koyan çalışmayı ele almıştım. Bu araştırma 0.625 mg. östrojen ile 2.5 mg. progesteronun bir arada kullanımını incelemişti. Uzmanlar, farklı dozlar ve östrojenin tek başına kullanımının bu açıdan değerlendirilemeyeceği görüşünde birleşiyorlar. Cuma günkü yazımda da belirttiğim gibi her türlü tedavide, herkesin durumu ayrı ayrı ele alınmalı ve o kişide nasıl bir yol izlenmesi gerektiğine doktoru karar vermelidir.
Menopozda hormon kullanımı konusunda dünya üzerindeki uzmanların çoğu, bu araştırma sonucuna bakıp hormon kullanımına hemen son vermeyi tavsiye etmiyorlar. Bu hormon karşımını kullanan kişilere, doktorlarıyla görüşüp izlenecek yolu birlikte kararlaştırmaları öneriliyor. Örneğin Amerika'nın önemli sağlık merkezlerinden biri olan Mayo Clinic uzmanlarından Dr. Sharonne Hayes bu tavsiyeyi yapanlardan biri.
Menopozda hormon tedavisi, çok yönlü olarak ele alınması ve karar verilmesi gereken bir konu. Olaya yüzeyel yaklaşanlar, olayı sadece kadınlarda menopozun başlangıcında görülen sıcak başmaları, terleme gibi sıkıntılar olarak ele alıyorlar. Olay sadece bu olsaydı başka ilaçlarla çok kolayca giderilebilirdi. Oysa menapozda hormonların eksilmesiyle kadında birçok sorunun ortaya çıkma ihtimali beliriyor. Yaşlanma çok hızlı bir süreç haline geliyor. Kemikler yoğunluğunu kaybedip kırılgan hale geliyor, bağ dokusu ve kıkırdaklar elastikliğini kaybediyor, cilt elastikliğini kaybedip ince ve kırışık hale geliyor, saçlar inceliyor ve seyrekleşiyor, vajina kuruyup büzüşebiliyor ve cinsel ilişkiyi zorlaştırıyor, cinsel istek azalabiliyor, yağ metabolizması bozulup kadını şişman ve göbekli hale getirebiliyor, tansiyon yükseliyor, damar sertliği süreci hızlanıyor, idrar yolu yapısı bozulup idrar kontrolü sorunları başlayabiliyor, ruhsal yapı etkilenebiliyor. Bunun gibi daha birçok sorun menopozla ortaya çıkıyor ya da mevcut olan sorunlar menapozla hızlı bir seyir izlemeye başlıyor.
İşte tıp dünyası, menopozda hormon kullanıp, bütün bu sorunlarla baş etmeye çalışıyor. Buna karşılık hormon kullanımının, elde edilen faydalara göre az da olsa bazı riskler getirdiği de aşikár. Doktor hastayı bütün bu faydalar ve riskler açısından değerlendirmeli, elde ettiği sonuçları hastasıyla paylaşmalı ve birlikte karar vermelidir.
Olaya böyle geniş bir perspektiften bakmayıp sadece bir araştırma sonucuna göre hüküm vermek yanlışa düşme tehlikesi yaratır. Bu gibi araştırmalar, doktorun karar vermesi sırasında ele aldığı kriterlerden sadece biri olmaktadır.
Yazının Devamını Oku 19 Temmuz 2002
<B>GEÇTİĞİMİZ </B>günlerde, menopoz döneminde eksilen hormonları tamamlamak amaçlı ilaç kullanan kadınların kafasını karıştıracak haberler yayınlandı. Amerika'da Kadın Sağlığı İnisiyatifi (WHI) tarafından yürütülen çok merkezli bir çalışmanın sonuçlarına göre, menopoz döneminde östrojen ve progesteron hormonlarının karışımını kullanan kadınlarda meme kanseri, felç, kalp krizi ve toplardamarlarda pıhtı oluşması riskinin arttığı belirlendi.
160 binden fazla kadını kapsayan bu araştırma, planlandığı 8 yıllık süreden yaklaşık 3 yıl kadar önce sona erdirildi. Erken sonlandırılma gerekçesi olarak, artan risk nedeniyle bu hormon karışımını kullanan kadınların, önlem alabilmelerini sağlamak amacı gösterildi.
Bu projeyle ilgili olarak, WHI Müdürü Dr. Jacques Rossouw açıklamalar yaptı. Araştırma sonuçlarına göre bu hormon karışımını kullanmayan her 10 bin kadından her yıl 30 tanesi meme kanseri olurken, hormon kullanan kadınlarda bu sayı 38'e yükseliyor. Hormon kullanmayan 10 bin kadından 6 tanesi kalp krizinden ölürken, hormon kullananlarda bu sayı 7 olarak görülüyor. Felç oranı 21'e karşılık 29, toplardamarda pıhtı oranı 16'ya karşılık 34 gibi rakamlarla hormon kullananların aleyhine sonuç vermiş.
Buna karşılık bazı sorunlar hormon kullananlarda daha az görülüyor. Örneğin, rahim kanseri 6'ya karşı 5, kalınbağırsak kanseri 16'ya karşı 10, kalça kırığı 15'e karşı 10, omur kırığı 15'e karşı 9, yukarıda belirtilenlerin dışındaki nedenlerle ölüm 40'a karşı 37 gibi sayılarla, bu hormon karışımını kullananların lehine sonuç vermiş.
Dr. Rossouw, özellikle kalınbağırsak kanseri gibi sorunlarda önemli avantaj sağlamasına rağmen, hormonların bu amaçla kullanılmasını önermiyor.
Bu sonuçların açıklanmasının ardından medyadaki bazı yazarlar, hormon kullanan kadınlara bu ilaçlardan vazgeçmelerini tavsiye etmeye başladılar.
Yüzeyel bilgiyle okudukları konusunda yorum yapma, hatta ilaç konusunda tavsiyelerde bulunma hakkını kendilerinde görenler hataya düşüyorlar.
Yapılmış olan bu çalışma, menopozdaki kadınlarda östrojen hormonu ile progesteron hormonunu bir arada kullananları kapsıyor. Menopozda hormon tedavisinin temeli östrojen hormonudur. Progesteron hormonu, rahimleri ameliyatla alınmayıp yerinde duranlarda, normal ádet dönemindekine benzer bir hormon düzeni sağlayarak rahim kanseri riskini azaltmak amacıyla, ek olarak kullanılmaktadır. Oysa başta rahim ameliyatı geçirmiş olanlar olmak üzere bazı kadınlarda östrojen hormonu tek başına da kullanılmaktadır. Östrojen hormonunun tek başına kullanılmasının ne gibi sonuçlar vereceğini araştıran çalışma halen sürmekte. WHI'nın araştırmalarını yürüten komiteden Dr. Marcia Stefanick de, östrojenin tek başına kullanılmasını araştıran çalışma sonuçlandığında bu iki çalışmanın mukayesesinin daha sağlıklı bilgiler vereceğini açıklıyor.
Her ilacı kullanmanın, avantajlarının yanı sıra getirdiği bazı riskler de var. Hekim, hastayı tetkik ettikten sonra risk/yarar dengesini de göz önüne alarak ilaç tavsiye eder. Doğal olarak bu denge her hastada farklı olacaktır. Buna dikkat etmeden gazete, dergi sayfalarından tavsiyede bulunmak çoğu zaman yanlış olmaktadır.
Pazartesi günkü yazımda östrojen kullanımı konusunu ayrıntılı olarak ele almak istiyorum.
Yazının Devamını Oku 18 Temmuz 2002
ŞU anda 2 aylık hamileyim. İlk hamileliğim olduğu için hemen hemen hiçbir şey bilmiyorum. Öncelikle, hamilelikte sigara içmenin bebeğe vereceği zararları öğrenmek istiyorum. Sigarayı hiç mi içmemeli, yoksa azaltmak yeterli midir? Ayrıca bebeğin anne karnındaki gelişimi hakkında da bilgi rica edeceğim.
G.ILGIN/İSTANBUL
CANLI dokularda üreme hızı fazla olan hücrelerin zararlı maddelerden daha çok etkilenmesi bir kural halindedir. Bebeğin, daha doğrusu ceninin, anne karnında süratle gelişmesi, en hızlı çoğalan hücreye bir örnektir. Bu hızlı gelişim sırasında, sağlık için zararlı olan maddelere maruz kalmak ciddi sorunlar yaratabilir.
Gebe annenin sigara içmesi, kanda bulunan oksijenin azalması kadar, kan damarlarını büzüştürerek de ceninin az oksijen almasına neden olur. Hücrelerin gelişmesi açısından oksijen de çok önemli olduğu için, sigara içen annelerin bebekleri, gelişmesi geri kalmış, vücut ağırlığı düşük olarak doğar. Gelişmesi geri kalmış olarak doğan bebekler de sonraki yaşamlarında birçok hastalık açısından dirençsiz olurlar.
Sigara içimi ve düşük kilolu bebek doğumu, genellikle günde bir paket veya daha fazla sigara içen annelerde araştırılmış olmakla beraber, içilen sigara sayısı azaldıkça riskin ortadan kalkmayıp sadece azalacağını bilmenizde de yarar var. Üstelik ülkemizde hava kirliliğinin de çok büyük boyutlarda olduğu dikkate alınınca, bu risk kaynağına ek olarak az da olsa sigara içmenin neler getireceğini anlamak için doktor olmaya gerek yok sanırım.
Ceninin anne karnındaki gelişmesi, üçer aylık üç aşama olarak ele alınır.
İlk üç ay, gelişme açısından en önemli dönemdir. Bir sperm ve bir yumurta hücresinin birleşmesiyle oluşan zigot, süratle bölünerek önemli organların taslaklarını oluşturur. Döllenmenin altıncı haftasında beyin gelişmeye, kol ve bacak taslakları oluşmaya başlar. Yedinci haftada göğüs ve karın ile akciğerler oluşur. Sekizinci haftada yüz şekillenmeye başlar, bu dönemde, yani ikinci ayın sonunda minyatür bir insan şeklini almıştır. Onuncu haftada kalp oluşur ve dakikada 120-160 kez atmaya başlar. İlk üç ay dolunca cenin, 7-8 cm boyunda, kafası gövdesine göre büyük bir insan yavrusudur.
İkinci üç ayda, organlar gelişmesini sürdürür. 13.5 haftalık olunca, tırnakları belirir, parmaklarını oynatıp tekme atabilir, ağzını açıp kapatır. Cinsel organları gelişmeye başlamıştır, yapılan testlerle cinsiyeti belirlenebilir. 4 ay sonunda vücut kılları, kaş ve kirpikleri belirir. İkinci altı aylık dönem sonunda 30 cm. boyundadır.
Üçüncü üç aylık dönem bebeğin gelişmesini sürdürdüğü ve vücut ağırlığını arttırdığı süredir. Bebek, döllenme tarihinden itibaren 40 hafta sonra ortalama 50 cm boy ve 3-3.5 kg ağrlık kazanarak doğar.
Yazının Devamını Oku 17 Temmuz 2002
<B>BİRKAÇ </B>ay önce soğukta titrerken sıcak yaz günlerini hasretle bekliyorduk. Ancak, termometrenin gösterdiği rakamın yüksekliği dışında, bu günlerde esinti olmaması ve aşırı nem sıcakları çok tehlikeli hale getiriyor. Sıcaklar insanlarda, sıcağa bağlı kramplar, sıcak bitkinliği ve sıcak çarpması şeklindeki sorunlarla kendini gösteriyor. Alınabilecek bazı önlemlerle korunulması mümkün olabilen, ama ciddi önlemler alınmadığı takdirde ölümcül olabilecek sorunlara yol açabilen bir durum. Özellikle yaşlılar, kalp ve akciğer hastaları, yüksek tansiyonlular, çocuklar, şişmanlar, yoğun spor yapanlar, güneş altında ve ağır iş yapmak zorunda kalanlar daha çok risk altında. Aşırı sıvı kaybı da önemli bir risk. Bol su içmek bunu bir ölçüde karşılıyor ama, terleme ile tuz da kaybedildiği için yeterli tuz almak da gerekiyor. Sıcak altında yoğun çalışmak ya da spor yapmak da kasların üreteceği ek ısı nedeniyle risk yaratmaktadır. Şişmanlar deri altındaki yağ dokusunun fazlalığı nedeniyle yeterli ısı kaybını sağlayamazlar. Benzer şekilde çok kapalı giyinenler de ciltten buharlaşmayı önlediği için daha fazla riske maruz kalıyor. Bazı ilaçların olumsuz etkileri var. Fenotiazinler ve antikolinerjikler riski artırıyor. Alkol, sıcakta çok tehlikeli bir madde. Soğuk bira ile serinlediklerini zannedenler, içindeki alkol nedeniyle yüksek risk altında kalıyorlar. Çay, kahve, gazoz ve kolalı içeceklerin içinde bulunan kafein de vücudun ısı düzenleme mekanizmasını aksatabildiği için pek önerilmiyor. Sıcak havalarda sorun yaşamamak için, ince kumaştan yapılmış, gevşek giysiler giymek, sıcak ortamlardan uzak durmak, sık sık dinlenmek, yeterli sıvı içmek, hareket temposunu düşürmek gereklidir.
Sıcak etkilenmesinin erken belirtileri arasında halsizlik, baş dönmesi, kas krampları, bulantı, aşırı terleme, susama hissi ön planda yer alır. Sorun ilerlediğinde soğuk ve nemli bir cilt, genişlemiş göz bebekleri, baş ağrısı, renk solukluğu, bulantı, kusma, davranış bozuklukları, şuur bulanıklığı gibi belirtiler görülür. Sıcak çarpması halinde ise, kuru, sıcak ve kızarık bir cilt, yüksek ateş, koyu renk idrar, hızlı solunum, hızlı ve zayıf bir nabız, şuur bulanıklığı, küçük göz bebekleri ve havale nöbetleri görülür.
Sıcağın etkilediği kişilere hemen yardım gerekiyor. Serin ya da en azından gölge bir yerde, ayakları 25-30 cm. yüksekte olacak şekilde yatırın. Vücuduna serin su ile ıslatılmış bezlerle kompres yapın ya da üzerine serin su dökün. Maden sodası veya 1 litre suya 1.5 tatlı kaşığı tuz karıştırılarak hazırlanmış tuzlu sudan, her 15 dakikada bir, yarım bardak içirin. Kas krampları varsa, nazik ama etkili hareketlerle masaj yapın. Eğer havale nöbetleri gibi nöbetler yaşıyorsa, kendisini yaralamasını önleyin. Eğer şuur kaybı oluşursa derhal 112'ye telefon ederek sağlık yardımı isteyin. Ciddi sıcak çarpmalarında, çağırdığınız ilkyardım gelinceye kadar soğutma çalışmalarını sürdürün.
Yazının Devamını Oku