Doğan Uluç

Muhammed Ali, Marilyn, Carter, Clinton’ın ortak yönü

12 Aralık 2012
Sandviç severler matemde. Broadway'de şöhretlerin uğrağı 'Stage Deli' şarküterisi 75 yıl sonra kapılarına zincir vurmaya hazırlanıyor.

Muhammed Ali, Marilyn Monroe, ABD başkanları Jimmy Carter ve Bill Clinton, New York Belediye Başkanı Michael Bloomberg gibi müşterilerin şöhrete kavuşturduğu 'Stage'in sandviçleri artık yalnızca özlemle anılacak. Göçmen Max Asnas ve ailesinin 1937'de açılışını yaptığı lokantanın kapanma nedeni bina sahibinin yeni kontratta kirayı ödenemeyecek oranda yükseltmesi.

Oysa barbekü stili sandviçler ardından ağıt yakmaya gerek yok, Amerika etoburların memleketi, bir şarküteri gider, bir başkası gelir. Ülke insanlarının et düşkünlüğü yaşamın tüm kesimlerini etkiliyor. Amerika'da 13 milyon kişi yiyecek satan kuruluşlarda çalışıyor. Amerika'da lokanta sayısı 580 bin, gıda ürünlerinin ekonomiye katkısı yılda 632 milyar dolar.

Gün boyunca işleyen TV kanalları her gün evlerinde milyonlarca izleyicilerine, stüdyo dolusu meraklıya şef ve aşçıların yemek tarifelerine sunuyor. İki okyanus arasındaki arazide yeni iskan yerleri, toplu konutlar, dev sanayi merkezleri, megamarketler kurulmasına karar verildiğinde planlanması ilk yapılan tesisler lokanta, gıda merkezleri oluyor.

Yerkürenin en zengin ülkesinde aşırı yemek düşkünlüğünü Amerika'ya geldikten kısa süre sonra fark ettim. Kainat Güzeli yarışmasını takip etmek üzere Florida'ya gittim. Türk güzelinin de katılacağı üç hafta sürecek yarışma öncesi ve sonrası program için Miami'de mutfaklı bir otele yerleştim. Resepsiyon görevlisi sorum üzerine bir sokak ötede sandviç yiyebileceğim bir lokantayı önerdi.

Önüne geldiğimde tepede ''1001 Restoran'' yazısı altında üç kapının ''Tek Kişi'', ''Çift'' ve ''Aile'' başlığıyla ayrıldığını gördüm. ''Tek'' kapısından girdim, lokanta futbol sahası büyüklüğünde idi. Bir kaç lokma atıştırıp güzellik yarışması ofislerine gitmek için acele ediyordum. Boş bir masada garson beklemek yerine barmenden siparişi tercih ettim. Çevreme göz gezdirirken karşıda 10 yaşlarında bir çocukla oturan tombul bir kadına gözüm ilişti. Önündeki kayık tabağında dört sıra sandviçten birini çekip alırken, ağzını açtı. Çocuk eliyle bir karış vardı yüksekliği. Tezgahta müşteriye ücretsiz sunulan bir salatalık turşusunu iki dudağın birleştiği yerden içeri itmeye başladı. Yanakları iyice şişmişti, sandviçin girmesi mümkün görünmüyordu. ''N'olacak bunun sonu'' diye şaşkın beklerken göz göze geldik. Garip denemenin görgü şahidi olarak mahcup olmuştum. Başımı çevirirken kadın bir kez yutkundu. Ağzında ne sandviç, ne de turşu kalmıştı. ''Evet?” sesiyle kendime geldim. Garson siparişimi bekliyordu: ''Tavuklu sandviç, bir soğuk bira.'' Tavuk nasıl pişsin, ekmek buğday mı?'' Çene çalacak zamanım yok, kolay ne ise getirmesini söyledim. Garson mönüdeki başlığı gösterdi:'' Bizde 1001 çeşit sandviç var.''

İlk gözüme ilişeni gösterdim. Karşımdaki kadınla çocuğa bir daha bakmadım, not defterime program notları düşüyorum. Garson siparişimle yeniden başımı dikilmişti. Tepsideki sandviç tabağını önüme koyunca gözlerim açıldı. Karış boyu dört sıra siyah ekmekli sandviçi işaret ettim: ''Ben bir kişilik istemiştim.'' Garson kadın bir kaşını kaldırıp yukardan baktı: ''Bu bir porsiyon.'' dedi.

Hayli acıkmama rağmen sandviç dizisinin çoğu tabağımda kaldı.

Yazının Devamını Oku

Kanser mi, Fistula mı daha korkunç ?

7 Aralık 2012
Toplum sağlığını tehdit eden bazı hastalıklar vardır, tıp literatüründe adı geçmez.

Bunlar yataklara düşürmez insanı, röntgen filmlerinde  görülmez, doktor iyileştirecek ilaç yazamaz. Bu illet''Geliyorum'' diye haber de göndermez, takvime bakmak kafi. Zengini gibi yoksulun üstüne çöreklenen hastalık, toplumsal borçlanmaya yol açan alışveriş tutkusu.

Konumuz Amerika'da Kasım sonu ile Aralık ayının son üç haftasını kapsayan alışveriş sezonu. Şükran Günü'yle başlayıp, Hristiyanların Noel'iyle sona eriyor. Ortalarına Yahudi'lerin Hanukah bayramı da düşüyor.

Bu sezon yalnızca dini günleri kutlama, aile fertlerini bir araya geçirmesinden değil birey ve ülke ekonomisine nakit gelir pompalama açısından önemli. Amerikalılar 'hastalık' diye nitelediğimiz alışveriş tutkusunu her yıl bu sezonda tatmin ediyorlar, hem de gelecek sezona aylar öncesinden hazırlanarak.

BM'in kalkınma programlarının baş aktörü, ödüllü ekonomist Jeffrey Sachs Amerikalıların 1982 alışveriş mevsiminde 469 milyar dolar harcayacaklarını bildiriyor. Aile arasında hediye teatisi, gerek olmadığı halde elektronik eşyaların daha büyüğünü, özel araçların son modelini satın alma hırsı senenin son dört haftasında kamçılanıyor.

Sachs ''Yoksulluğun Sonu'' adlı kitabında '' Gelecek 20 yılda Amerikan halkı alışveriş sezonunda 294 milyar dolar harcamış olsalar dünyada aşırı yoksulluğun kökü kazınırdı. 175 milyar dolar ile yerkürede aç insan kalmazdı.'' diyor.

BM Çevre Programı UNEP'in belleğimde yüzüne sinekler üşüşen Afrikalı çocukların kahverengi  çamurların yayıldığı çukur suyunu içme gayretinin sergilendiği belgesel canlanıyor. Sosyal toplum uzmanları: ''Her yıl mikroplu sulardan 5 yaş altında 2 milyonu aşkın çocuk ölüyor. Oysa 60 milyar dolar ile bu sorun çözülür.'' diye konuşuyorlar.

Kara Afrika'lı kadınların en büyük korkusu 'Fistula' hastalığı. Tedavi edilmediği için  kanser, böbrek, ülser, bacakta sinir sistemi hasarıyla milyonlarca kadının ölümüne sebeb olan fistulaya tutulan kadınlar irade dışı idrar ve dışkı boşalmasını kontrol edemediği için toplumdan dışlanıyorlar. Erkekler ilk buluşmada ilişkiye son veriyor. Oysa Amerikalılar alışveriş sezonunda harcadığı paranın yüzde 1'inin 10'da birini bağışlasa Afrikalı kadınları fistuladan kurtarmaları mümkün.   

Peki hiç bir şeye ihtiyacı olmayan süper zenginler bu sezonda nereye para harcıyorlar. Hediyelik ve takı sanayi liderlerinden Van Cleef and Arpels ''Şairane Dilek'' isimli bir saatte Paris'te geçen aşk hikayesini dile getiriyor. Pırlanta ve altın bazlı saatlerde erkek sevgilinin dönüşünün Notre Dame katedralinde çan sesleriyle kutlanması, aşıkların Eyfel Kulesi tepesinde buluşmaları saat başında tekrarlanıyor. Cenevre'de üstün yetenekli mühendis ve saatçilerin üç yılda geliştirdiği saatlerin fiyatı bir milyon 90 bin dolardan başlıyor. Alıcılara tüm masrafları karşılanmış Paris ve Cenevre seyahatleri de ücretsiz.

Yazının Devamını Oku

İki kadın, iki general

28 Kasım 2012
Üç hafta öncesine kadar entelektüel kesimde Amerikalıların ‘Atatürk’ü diye tanımlanan General David Petraeus’un nerede olduğunu bilen yok.

Amerikan silahlı kuvvetlerinde son 50 yılın en ünlüsü konumundaki General Petreaus, aşk skandalı su üstüne çıkınca gözden kayboldu. Çevresinde bir yakını ‘’Petraeus hala en sevilen, insanların idol gördüğü kişi. Basın rahatsız etmek istemiyor, metresinin dahi peşine düşmüyorlar. Gelecek seçimlere girse başkanlığı kazanma şansı var. Bazı anketlerde ‘’namuslu, güvenilir, bilgili ve yetenekli devlet adamı’’ olarak liste başına çıktı.’’diye konuşuyor. Tanınmış bir yazar ‘’Petraeus ülkesini aldatmadı, başka bir kadınla ilişkisinin hesabını yalnızca karısına verir. Obama istifasını ret etmeliydi. Amerika’ya büyük hizmetleri oldu.’’diyor.

Irak ve Afganistan harbi müttefik birliklerin komutanı, NATO’nun başkomutanı, Amerikan Genel Kurmay Başkanı görevlerini takiben geçen yıl CİA Direktörlüğü’ne atanan David Petraeus hayat hikayesini yazan West Point Harp Okulu mezunu Paula Broadwell’le ilişkisini FBİ soruşturduğunu öğrenince istifa etti. Başkan Obama istifayı üzülerek kabul ettiğini açıkladı.

FBI, Petraeus’un metresi evli, iki çocuk sahibi Paula’yı sorguya çekerek CİA direktörü kanalıyla gizli belgeleri ele geçirip geçirmediğini araştırmaya yöneldi. Skandala Paula’nın Tampa askeri havaüssünde sosyal direktör Jill Kelley’nin kıskançlığı sebeb oldu. Jill malikanesindeki partide generale ödülle birlikte hararetli bir buse verdi. Paula daveti öğrenince Jill’e ‘’Erkeğimden uzak dur. Sonu fena olur.’’diye tehdit mesajları gönderdi. Dekatlon atleti, otomatik silah uzmanı, ordu entelijans ajanı Paula’nın tehditlerinden ürken Jill tanıdığı bir FBİ ajanından yardım istedi. FBİ tahkikata başladığında Paula-Petraeus yanısıra üç çocuklu Jill Kelley’in yakın aile dostu General John Allen ile aralarında 30 bine yakın cinsel mesaj teatisi yaptıkları ortaya çıktı. Allen’in ayrıca Jill’in ikiz kardeşi Natalie’nin çocuklarının velayetini alması için boşanma davası hakimine mektup gönderdiği açıklandı. ayrObama, NATO başkomutanlığına aday gösterdiği generalin tayinini askıya aldı.

FBİ ve CİA’dan sonra diğer resmi güvenlik kurumlarının tahkikatında Petraeus ile Paula’nın ofiste masa altında seks yaptıkları, 40 yaşındaki Paula’nın 60’ındaki generalle ilk kez 2006’da tanıştığı, atletik kadınla sabahları iddialı koşuya çıktıkları, Paula’nın Petraeus’ı, Jill’in General Allen’i askeri uçaklarla Afganistan’da görmeye gittikleri öğrenildi.

Petraeus ile Kelley aileleri yakın ilişki içindeydiler. Saygın ve nüfuzlu David Petraeus’un kişiliğini öne sürerek lobiciliğe başlayan Jill, Kore cumhurbaşkanı adına kömürü gazoline çevirecek 4 milyar dolarlık bir projede aracılığa soyundu. Proje sahibi New York’lu iş adamı Adam Victor’dan 80 milyon dolar komisyon isteyince kontratı iptal edildi. Victor ‘’Jill’i General Petraeus’u tanıdığı için işe aldım. Ama 80 milyon komisyon isteyince ipler koptu.’’diye konuştu.Resmi soruşturmalarda Jill’in evinin 1.8 milyon dolar ipotekli,  kredi kart borçlarının 250 bin dolar olduğu öğrenildi.

İki kadın, iki general skandalı daha bir süre canlı kalacağa benziyor. Dükkanlarda ‘’General-President’’(Başkan) yazılı üniforma içinde, Time dergi kapağında cephe üniformalı, imzalı beyzbol topu, kahve bardağı 12.95 dolar’dan 850’ye çeşitli hediyelikler satışa sürüldü.

 

Yazının Devamını Oku

'Yol haritası' hazır. 3 milyondan 100 milyona

22 Kasım 2012
''Yol Haritası'' çizildi. Uluslararası politikanın merkezi Birleşmiş Milletler karşısında Amerikan misyonundan sonra en kıdemlisi olan Türkiye temsilciliği binası yıkılarak aynı yerde temelden çatıya yenisi inşa edilecek. Süper fırtınalar, beklenmedik doğa afetleri çıkmazsa planlanan faaliyetler şöyle:

2013 Ocak sonu: New York Başkonsolosluğu 50'inci Sokak ile Üçüncü Cadde'nin kesiştiği köşede bir binaya geçici olarak taşınacak. Türkevi'nin 35 yıllık kiracıları BM Türkiye Daimi Temsilciliği, Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, New York Başkonsolosluğu, Milli Eğitim, Savunma, Basın ve Turizm ataşelikleri, Merkez Bankası temsilciliği ve Atatürk Okulu ilkbaharda Manhattan ortasında kiracılığa geçecekler.

2013 Sonbaharı: Bina tahliye işlemleri, imar yönetmeliği tamamlanarak eski binanın yıkımına geçilecek. 

2014 ilkbaharı: 1977'de İBM şirketinden 3 milyon dolara satın alındıktan sonra ''Türk Evi'' adıyla kullanıma geçen binanın yıkımı sona erdiğinde yeni binanın temeli atılacak. ''Yeni Türkevi'nin'' ana inşaatının iki yılda tamamlanması bekleniyor.

Halen 11 katta faaliyet gösteren ''Türk Evi'', açık hava oto parkı ile bu yıl satın aldığı bitişiğindeki İspanyol lokantasının ilavesiyle taban hacmini 11 bin 150 metrekareye, yüksekliğini 25-30 kata çıkaracaktır.

KOMŞULAR:  KARŞIDA BM, KÖŞE BAŞINDA AMERİKA
Görüştüğüm bir diplomat ''Türk Evi'' çoktan miadını doldurdu. Yurt dışında 30 civarında yapı projesi var. Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ımız BM karşısındaki eşsiz lokalde inşa edilecek yeni binanın devletimize, insanımıza en yakışır Türkevi olmasına büyük önem veriyorlar. Maddi değer açısından New York'taki yeni Türkevi yurt dışındaki projelerin en büyüğü olacak.'' diye bilgi verdi. BM karşı, ABD köşe başı komşumuz. Az ileride Brunei temsilciliği var. Yeni binanın inşaatı bittiğinde tüm resmi devlet kurumları yeni Türk Evi'ne taşınacaklar, şimdikinin üç misli yüksekliğe çıkması planlanan mütevazı gökdelenin üst katları diplomat, müşavir, ataşelik görevlileri ve ailelerine konuk olarak kullanma imkanını sağlayacak. İnşaat bittiğinde yeni bina değerinin 100 milyon dolara yaklaşacağı ifade ediliyor.

Türk evi 1980 sonbaharında Ermeni terör örgütü ASALA’nın araçta uzaktan kumandalı bomba saldırısına uğradı, saldırı hafta sonuna rastladığı için bina camlarının kırılması ötesinde kayıp olmamıştır.

''TÜRK EVİ'' SİYASET MEKTEBİ OLDU

Yazının Devamını Oku

Bush'un 'Mimarı(!) Rowe'un foyası meydana çıktı

14 Kasım 2012
Kevin 20 yıllık kapıcı. Sırma dikişli şapkası, apoletli paltosu da çalıştığı binanın adresi gibi gösterişli.

İrlanda kökenli kapıcı koyu demokrat, New York''un varlıklı kesimi ortasında Park Avenue'de çalışıyor. Geçerken laf atıyorum:''Seçim sonucu sürpriz oldu mu ?'' Kahkaha atıyor: '' Mitt yüzüne gözüne bulaştırdı. Kendi ipini çekti.'' Nasıl yani? ''Boca Raton'da Florida'lı zenginlerin bağış toplantısında nüfusun yüzde 47'siyle ilgili değilim. Bunlar vergi ödemeyen dar gelirliler, yaşlılar, askerler, öğrenciler. Obama'yı destekleyen guruptan, bana oy vermeyecekler, dedi.''

Bu Cumhuriyetçi adayın önemli gaflarından biriydi. Amerikalıların yüzde 47'siyle ilgisi olmadığı itirafı kapalı kapılar ardından basına sızınca şiddetli tepkiler aldı. Romney kaderin cilvesiyle yüzde 47 oy ile seçimi kaybetti. Henüz aday iken kumarhaneler kralı Sheldon Adelson'ın peşine takılıp İsrail'e gittiğinde birlikte yemek yediği Başbakan Netanyahu'ya seçimi kazanırsa İsrail'e koşulsuz destek vereceğine söz verdi. Adelson'un 53 milyon dolar bağış yaptığı 9 Cumhuriyetçi adayın sekizi, Romney dahil, seçimi kaybetti.

Kapıcı Kevin aşırı politika düşkünü bir Demokrat:''Cumhuriyetçiler Demokratları 'aptal' sanıyor. Obama, zenginlerin gelir vergisi oranını artıracağını açıklayınca Park Avenue'den bankerler sokağı Wall Street'ekilere etekler tutuştu. New York'lu itfaiyeciler milyoner kongre üyelerinin iki misli vergi ödüyorlar. Yüksek vergiden nefret eden zenginler Obama'ya karşı cephe oluşturmaya hazırlanıyor.''

Milyarderler klübü piramitinin tepesinde Bill Gates ile yakın dostu Warren Buffett küresel yoksulluğun nedenlerini araştıran bir belgesel hazırlanması için 2 milyon 208 bin 265 dolarlık bağışta bulundular. Hayatını tehlikeye atarak göreve giden itfaiyecilerden daha az vergi verenlere bakarsak yoksulluk ve sefaletin temelinde kongre üyeleri yanısıra aşırı varlıklıları görmemiz zor olmayacak.

Başkan seçimi kampanyasında Mitt Romney ile diğer Cumhuriyetçilerin seçilmesi için  bağımsız gruplara 500 milyon doları aşkın bağışta bulunan milyoner ve milyarderler televizyon reklamlarıyla kararsız seçmenleri sandık başına gitmekten caydırmayı hedeflediler.  Taktikleri geri tepti. Demokratlar belli hedeflerde odaklaşan eyaletlerde kötü hava şartlarına rağmen özellikle siyahi ırk, Latin kökenli, Güney Asya'lıları oy kullanarak Obama ile Demokrat adaylarının lehlerinde oy kullanmasını sağladılar.

George W. Bush'un başkanlığını borçlu olduğunu söylediği ekranlarda ''Mimar'' unvanıyla izleyicilere takdim ettiği Karl Rowe bu sefer 104 milyon dolar harcamayla destek verdiği Cumhuriyetçi adayların hiç biri seçim kazanamadı. Rowe, George W. Bush'un başkan seçilmesindeki başarıyı Romney'de gösteremedi.

  

Yazının Devamını Oku

Mum ışığında sakal traşı

5 Kasım 2012
Yüzüm aynaya dönük ama köpük sabunları göremiyorum. Karış boyu mum ışığı aydınlatmıyor çehremi.

Traş olacağım, banyo, oturma odası birdiğeriyle karanlık yarışındalar. Hem de zifiri cinsinden. Çiftlere, romantik buluşmalar hazırlayan mum bu kez acınacak halde, ışığının gölgesi düşmüyor lavaboya. El, kol desteğiyle pencere yakınına bıraktığım el fenerini bulup yeniden sabunlanıyorum. Yaşanmayınca anlaşılacak iş değil doğa afetinin görgü şahidi olmak.

Alışılmışı bulamamak garip bir duygu. Soğuk-sıcak su, elektrik, TV, araç yakıtı, asansör, taksi,ulaşım araçları son bir haftada bulunmaz oldu. Yüksek binalarda oturan hasta ve yaşlıların asansör kesintisi nedeniyle çektiği ıstırabı düşünmek istemiyorum. 

Kendi mahallemde, oteldeyim günlerdir. New York'luların yaşamını zehir eden Sandy kasırgasına ilk uyarıyı Belediye Başkanı Michael Bloomberg yaptı. İnsan zayiatına karşı  alçak rakamlı kesimlerde yaşayanları '' Çok sert kasırga geliyor, evlerinizi tahliye edin, yüksek semtlere gidin , mecburi talimat veriyorum.'' diye sert dille uyardı. Bloomberg'in    'A Bölgesi' diye isimlendirdiği zoraki tahliyesi gereken kesimde bizim mahallede var. Ertesi sabah bazı ihtiyaç maddelerini tedarik edip kedimiz Lucy'yi de sırtlayıp Affinia Oteli'ne geldik.

Önceki yıllarda İstanbul'da deprem felaketini, Florida'da Andrew, New Orleans'da Katrina sunamisini yaşadım. Geçen haftaki Sandy kasırgasını da ''New York'u tepeden yoklayıp kuzey rotasına devam eder.'' diye düşündüm. Yanılmışım. Sandy, Avrupa kıtası büyüklüğünde. Amerika'da 60 milyon kişinin yaşamını etkiledi. Sürati 90 mile çıkan 'süper kasırga' evleri yıkıp geçti, kökten söktüğü ağaçlar çift katlı evleri ikiye böldü.Bir işçi muhitinde 100 ev çıra gibi bir kaç saat içinde yanıp kül oldu. Brooklyn'de köpek gezdiren genç bir çift anide bastıran kasırgadan kaçamadılar, ağaç altında ezilerek can verdi. Seller, evinden çıkan kadının iki çocuğunu kapıp götürdü.

Sunami benzeri kasırga New York'u diğer kentlere bağlayan denizaltı tünellerinde sular 1.5 metreye çıktı,özel pompalar metro servislerini başlatmak için milyonlarca galon su boşalttılar. 20 bini aşkın uçak seferi, tren, otobüs, metro servisleri iptal edildi. Belediye trafiği rahatlatmak için taksilere dolmuş yapma izni verdi.Evimiz karşısındaki Bellevue Hastanesi'nin tıp araçlarının bulunduğu mahzene de su bastı, 500 hasta ile ameliyat bekleyen ağır suçlular da şehirde güvenli semtlere taşındılar. Geleneksel maraton yanısıra New York'ta 4 bin çiftin nikahı kasırga yüzünden iptal edildi.

8 gündür oteldeyiz. 15 dakika mesafedeki evime gidemiyorum, kasırga yüzünden transformatörler seller altında kaldığı için elektrikler kesik. Su da yok, TV, buzdolabındakilerin erimeye başlaması üstüne üstlük tuz biber ekiyor. Bina yönetimi onbinlerce eve ışık taşıyacak transformatörlerin beklendiğini söylüyor.

Gece ortasında gözlerimi açıyorum, oda pırıl pırıl, iki kelime düşüyor ağzımdan: ''Aaa, elektrik gelmiş.''

Yazının Devamını Oku

''Aşk burada yatıyor''

30 Ekim 2012
Filipinliler, ''Çelik Kelebek'', ''Filipinlerin Anası'' gibi lakaplar yakıştırılan İmelda Marcos'tan usanacağa benzemiyor.

Eskinin First Lady'si İmelda Marcos için yazılan bir opera Mayıs'ta New York'ta gösterime açılacak. Cindy Lauper, Tori Amos dahil tanınmış şarkıcılar icra edecek. İngiliz kökenli iki müzisyen David Bryne ve Fatboy Slim'in ortak ürünü operanın ismi ''Aşk Burada Yatıyor.'' İmelda, kocası Ferdinand'a aşkını mezarına kazılmış bu üç kelimeyle ölümsüzleştireceğini söylüyor. Oyunun ana teması sefaletten servete erişen yoksul aile kızı İmelda'nın hayatını kapsıyor. Arkadaşım Raymond'a telefonda soruyorum: ''İmelda hala politikanın içinde mi?'' ''Operanın açılışına gelebilir mi? Hüküm giydiği davalar var? ''   

Raymond, ''Ferdinand gitti ama sırada bir dolu Marcos var.''diyor.'' İçini çekiyor, saymaya başlıyor: ''Büyük kızları İmee eyalet valisi, anneleri İmelda milletvekili, oğul Marcos Junior ( Bongbong) senatör, gelecek seçimlerde devlet başkanlığına yarışacak. Sırada kuzenler, dayı çocuklar, evlatlıklar da var. Şimdiden aralarında iktidar kavgası başladı.''     

Ray Filipin'li, köklü bir aileden geliyor. Babası, Marcos diktatörlüğünde sarayda çalışmış. İdealist oğlunun Filipin demokrasisi uğruna politikaya girmesine baba otoritesini kullanarak karşı çıkmış. ''Babam ne söylediyse doğru çıktı, pırıl pırıl gençlerimiz öldürüldü.''

Dokuz yılı sıkı yönetimle geçen 20 yıllık Marcos diktası asker darbesiyle noktalanınca Amerikan helikopterleri tüm aileyi, yakınlarını Hawaii'ye taşıdı. Ray devam ediyor: '' Artık demokrasiye kavuştuk, işkencenin, sokakta sivillerin infazı, rüşvet, insan hakları ihlalinin sonu geldi  diye sevinmiştik. Ama muhalefet lideri Benigno Aquino sürgünden döndüğü gün uçaktan inerken kurşunlandığında yanıldığımı anladım. Karısı Corazon başkan seçimlerini kazandı. Bir dönem sonra da çekildi.''

Ferdinand Marcos'un vefatı üzerine eşi İmelda 1989'da Manila'ya döndü. İmelda dönüşünde tüm gaddarlıklarına rağmen  halkın Marcos rejimini özlediğini farketti. 1995'de, 2010'da kongreye seçildi. 1081 sayılı yasayla sıkı yönetimi tekrar geri getiren ''Çelik Kelebek '' ''1081 sayesinde evinde rahat uyuyorsun.'' diye gözdağı veriyor. Marcos'lar aleyhine açılan 900 vatandaşlık davası, cinsel tecavüz, cinayete kurban giden 7526 kişinin yakınlarının Amerikan mahkemesinde açtığı toplu davada Marcos'lar 2 milyar dolar para cezasına mahkum oldu. Gene de alacaklılar askeri yönetimden ödeme talebinde bulunmaya cesaret edemedi. Filipin Kongresi'nde Marcos'ların hışmına uğrayan milletvekili ve senatörler dahi davalarını takip etmeye yanaşmıyor. Marcos'ları Hawaii'ye kaçırıp 6 yıl bakımını yapan ise Amerika.

Karizmatik, alımlı bir kadın İmelda.Küçük bir şehirde güzellik yarışmasını kazanarak dikta lideri Ferdinand'ın dikkatini çekmiş, evlenmişler. İmelda çapkın bir kadın. Aktör George Hamilton yakın ilişkiye girdiği Hollywood şöhretlerinden biri.  Peşine düşenler arasında Kaddafi, Fidel Castro var. Başkan Nixon'ı Malacanang Sarayı'nda kendi yatağını vererek ağırlamış, L.B.Johnson, Ronald Reagan'la vals yapmış.

Alışveriş harcamaları astronomik. Ayakkabı koleksiyonu 3000'e yakın. Filipinlerde milyonlarca çocuğun okula, işe çıplak ayakla gitmesi Marcos'ları rahatsız etmiyor. Muhalifleri Marcos'ların dolandırdığı 60 milyar doları aşkın hazine parasını yabancı  bankalara transfer ettiklerini söylüyor.

 

Yazının Devamını Oku

Amerikalı'nın baş meşgalesi seks

11 Ekim 2012
Dünya kaderini etkileyecek olaylara Amerikan seçimlerini koysak sanırım yadırganmaz.

Oysa Amerika'lının başlıca meşgalesi nedir diye bir kamuoyu araştırması yapılsa liste başına çıkan yanıt ''seks'' olacak. Günlük yazılı-görüntülü basını, sosyal medyayı, elektronik iletişimi araştırdığınızda cinselliği içeren olayların çoğunlukta ağır bastığını göreceksiniz.

Kameralara takılanlardan gözümüze erişenlerden bir tutam : Manhattan'ın bir işlek mahallesinde geceyarısı bir kadın müşterisinin evine pizza servisi yapan Cesar Lucas sonradan geri gelip ev kapısı açık kadına yatağında tecavüz etti. Kadın yanında yatan küçük çocuğu uyanmasın diye fazlaca ses çıkartmadı. Lucas ayrılmadan ''Affedersiniz'' diye özür diledi. Dükkanda yakalanan 16 yaşındaki mütecavizi gören kadın ''Daha çocuk bu.'' diyerek şaşkınlığını dile getirdi. Lucas poliste ifadesi alınırken ''Bu gece çok şehvetliydim.''diyerek kendini savundu.

Profesyonel güreş şampiyonu, TV oyuncusu Hulk Hogan nafaka ödeme sıkıntısına girince kamera karşısına geçti. Ama güreşmek için değil, sevişmek için. Hulk'ın en yakın arkadaşı diskjokey Bubba'nın eski karısıyla aşk yapması filme alındı. İnternette yüksek fiyatla satışa çıkarıldı.

ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, şarkıcı Christina Aguilera ile milyarder işadamı Davin Novak'ı bakanlık dairesinde ağırladı. Novak ile Aguilera yerkürede aç çocukları doyuracak 460 milyon yemek için 115 milyon dolarak bağış topladılar. Fotoğrafçılar görüntü alırken Hillary, şarkıcının dekoltesinde fırlayacak gibi duran göğüslerine muzip edayla göz gezdirdi. Bir gazeteci Hillary'nin ''Aman bu ikizleri Bill (Çapkın eski başkan)görmesin.'' diye espri yaptığını söyledi.

Seksi pop yıldızı Rihanna (RiRi) ile eski sevgilisi rap'çi Chris Brown dosyasında yeni bir sayfa açıldı. Chris iki yıl önce RiRi'yi döverek tanınmaz hale sokmuştu. Akabinde gençliğin gözdesi pop'çu Chris'in rakibi Drake'le birlikte olmaya başladı. İki popçu'nun adamları W.I.P. klübünde içki şişelerini kullanıp toplu kavgaya tutuştular. Klüpte eğlenen  yıldız basketbolcu Tony Parker'in gözüne bir şampanya şişesinin parçası girdi. Tony klüp aleyhinde 20 milyon dolarlık dava açtı, W.I.P. sahibi ise ünlülerin uğrağız klübe kavganın sebeb olduğu zarar-ziyan için Chris ve Drake'den 16 milyon dolar talep etti. RiRi tekrar Chris'e döndü.

Ünlü model Christie Brinkley yıllarca kendisini boynuzlatan playboy kocası Peter Cook'un yeni eşi Suzanne Shaw'un da hayatını zehir etmeye devam ediyor. Shaw Facebook'u  intikam aracı olarak kulllanan Christie'nin şerrinden kurtulmak için Amerika'yı terkedip Bali'ye yerleşti.

Plak satışı, konser hasılatlarıyla müzik dünyasında rekorlar kıran Mariah Carey ile pop'çu Nicki Minaj birlikte yeraldıkları ''American İdol'' şovunda kapıştılar. Şov yöneticisi Barbara Walters öfkeyle setten ayrılan Nicki'nin ''Yanımda tabanca olsaydı vururdum.'' dediğini nakletti. Yapımcılar çatışmanın reytingleri yükselteceğinden sevinç duyuyorlar. Ölüm tehdidinden dehşete kapılan Mariah bir yaşındaki ikiz çocuklarının başına bir şey geleceği korkusuyla koruma ekibine takviye yaptırdı. İki şöhretli şarkıcı arasındaki çatışmanın rap kraliçesi Remy Ma ile eşcinsel ilişkiden kaynaklandığı söyleniyor.

Yazının Devamını Oku