Paylaş
Günlükler benim için en önemli edebiyat türüdür. Günübirlik yaşamların kalıcılığını bize hatırlatır. Selçuk Altun’un ‘Kitap İçin 5’ isimli eseri de bu özelliği taşıyor. Sadece bizde ve dünyada çıkan kitapları izlemiyor, edebiyat dünyasından yazıları da büyüteç altına alıyor. ‘Kitap İçin 5’i okurken içindeki göndermeleri gözden kaçırmamaya çalışıyorum. Arada kaçırdıklarım olduğunu hissedersem sayfalara geri dönüyorum. Satırlardaki saptamalar aslında bir bütünü oluşturuyor ve ortaya bir beğeni haritası çıkıyor. Kitaplardan alıntılar, eserin geniş dünyasını örnekliyor. Karikatürden şiire renkli ve zevkli bir yolu kat etmemizi sağlıyor.
Kitaptan tadımlık...
Selçuk Altun’un kıymetli değerlendirmelerinden birkaçını alıntılamak istiyorum:
* Kitabın ‘Edebiyatçılarımız Ne Diyorlar’ bölümünde gazeteci yazar Mustafa Baydar şöyle söylüyor:
“Soru: Nurullah Ataç son yazılarından birinde, ‘Akılları pazara çıkarsalar kimin aklını alırdınız’ diyor ve kendisi Stendhal’inkini beğeniyor. Siz böyle bir soruyla karşılaşsanız kararınız ne olurdu?
Yakup Kadri: İhtimal ben de böyle bir sual karşısında Stendhal’i söylerdim. Zekâ itibariyle o devir muharrirlerinin (yazarlarının) belki en zekisidir. Buna ayrıca Nurullah Ataç’ın son zamanlarda adının üstüne ‘Monsieur’ (Sayın) kelimesini ilave etmekle biraz alaya alır gibi göründüğü Andre Gide’yi de ilave etmek isterdim.
Soru: Mevzu bulmakta zorluk çeker misiniz; rahat mı yoksa güç mü yazarsınız, çalışırken sessizliğe ihtiyaç duyar mısınız?
Orhan Kemal: Hayır. Rahat yazarım. Kendi kendimle barışıksam, yani moralim düzgünse, çalışırken yanımda top atsalar vız gelir. Çoğu sefer kahvede, bir masaya oturur, başlarım yazmaya... İnsanlarla beraber, onların gürültülü havası içinde yazmak ne güzeldir!”
* İngiliz usta yazar ve eleştirmen V.S. Pritchett’e (1900-1997) göre kısa öykünün ölçüsü sokakta yürürken gözün ucuna birden takılanı yansıtmaktır. Ayhan Bozfırat’ın (1932-1981) ‘İstasyon’unu okurken bu saptamayı anımsamıştım. İddiasız insanların yaşamlarından anekdotlar aktarırken, üslubu konu akışına göre gotikle nükte arasında ustaca gelgitler yapıyordu; etkilendim.
* ‘Yanık Divan’-Enis Batur (Kırmızı Kedi)
‘Duyu’ şiiri:
Kimsenin tarihini bilmediği/Yarı yıkık bir kule, salıverilmiş/Atlar sokağın ucundaki evin/Pencere camından yansıyan/Ve bakışımı çelen ışın-tam/Marangoz dükkânının önünde/Rendelenmiş tahta kokusu.
(İlk dokuz ay boyunca okuduğum en doyurucu şiir kitabıydı ‘Yanık Divan’. Okurunu kasmadan akıp gidiyordu dizeler...)
* Çizginin efendisi Semih Poroy’un karakterleri de boş konuşmaz. ‘Feklavye’ (2016) kitabındaki örneklerin şiirselliğine bir bakar mısınız: “Harflerin üstüne konan şapka var ya, Türkçeyi kabalığa düşmekten koruyor... Olmasaydı yanmıştık. Hele virgül... İyi ki var! Bütün tonlamaları, es’leri ona borçluyuz. Dilimizin bir melodisi varsa virgül
sayesindedir.”
* ‘Sakalsız Bir Oğlanın Tragedyası’ndan–Arkadaş Z. Özger (Ve Yayınevi)
‘Hüzün Mevsimi’ şiirinden tadımlık:
“yalnızım, şunu hep söylüyorum/geceyi çarmıha geriyorum kimseler tapmıyor/hüznümü ölçeğe vuruyorum yüreğine sığmıyor/her şey ne kadar olabilir meraklanıyorum/yüzüme dokundukça tırnaklarım kanıyor/yalnızlığımı hüznümle yoğuran gece/öyle basitsin ki sen bütün şiirlerin içinde/biliyorum. Biliyorum bunu da biliyorum/gökteki yıldızlar kadar dizeler yazılsa da/kendime kendimden başka kendim yok/ne utancımı kuşanan bir sevgi/ne çirkinliğimi öpen bir kız”
* Hilmi Yavuz’un ‘Çeviri Şiirler’ için yazdığı önsözün açılış paragrafından: “Şiirin çevirisi gerçekten zor zanaattır. Bense öteden beri, şiirin çevrilmeyeceğini, çevrilirse onun ‘başka bir şiir’ olacağını düşünmüşümdür.”
* Doğan Hızlan’ın Hürriyet Kitap Sanat’taki, ‘Hatırlamak’ başlıklı kıs(s)a yazılarını okurken zaman tünelinde gelgitler yaşıyorum. Vefa temalı nice yazıyı kesip ilgili kitapların içine koyunca sanki iki dostu buluşturmanın hazzına tanık oluyorum...
* İyi şair Tozan Alkan entegre yetenektir; İngilizce, Fransızca ve İspanyolcadan çeviriler yapar ve kendi bestelerini yorumladığı CD’leri vardır. 08.06.2018 günü, yıllar sonra okuma-yazma evime uğradı. Antonio Machado’dan ‘Granada’ya Doğru’, Alfonsina Storni’den ‘Denize Doğru’ ile Alkan’ın 2015’te yayımladığı ‘Can Bendedir’ adlı CD’sini getirmişti. Spotify’a abone olanlara özellikle ‘Anılarda Kalan’ şarkısını dinlemelerini öneririm.
* Yaşayan gözde yedi romancıdan birer eser önermem gerekirse:
‘Bizim Büyük Çaresizliğimiz’-Barış Bıçakçı
‘Coşkuyla Ölmek’-Şule Gürbüz
‘Çiçeklerin Tanrısı’-Hamdi Koç
‘Koparıldığımız Topraklar’-Mahir Öztaş
‘Masumiyet Müzesi’-Orhan Pamuk
‘Dünya Ağrısı’-Ayfer Tunç
‘Madam Samatya’-İbrahim Yıldırım
‘Kitap İçin 5’
Selçuk Altun
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Paylaş