Paylaş
Devletin ve özel kurumların müzeleri sanata ilgiyi arttırır. Peki, bu yeterli midir? Görsel izlenim bir süre sonra unutulur, belleğimizde yer etmesi için müze kataloglarını edinmeli, ressamlar ve eserleri üzerine yazılanları da okumalı.
Ferit Edgü’nün, ‘Biçimler, Renkler, Sözcükler’ kitabı bize 20’nci yüzyıl resminin ünlü ressamlarını tanımamızı, resim tarihini değerlendirebilmemizi sağlayacak bilgiler,
yorumlar içeriyor.
Önsöz’den kitaptaki yazıların oluşumu üzerine notlar: “Bir gün, çok sevdiğimi söylediğim bir resmin önünde bana şu soruyu sormuştun: ‘Ne buluyorsun bu resimde?’ Bu sorudan gocunmayacağım bir resmin önündeydik. Renksiz, albenisiz, bakanı kendine çekmeyen, bir coşku yaratmayan resimdi bu. Gri/boz bir fon içinde beyaz çizgilerle ortaya çıkan, daha doğrusu gizlenen bir attı resmin... Hayır, konusu değil, modeli.
Renkleri renklere katarak şaha kalkmış, yeleleri rüzgârda savrulan, uzak kaleleri fethe gitmek için süvarisini bekleyen bir at değildi bu. Tam tersine, uzun, sıska bacakları üzerinde yükselen, boynundaki yem torbası içinde hiçbir şey kalmadığı belli, yorgun, belki dört-beş yaşında ama çok yaşlı, sessiz, hüzünlü bir attı.
Gene de bir yılkı atı değil.
‘Ne buluyorsun bu resimde?’
Sorunu cevaplamak için resme yeniden baktığımda, işte bunları gördüm; ama yalnız bunları değil. Sana büyük bir olasılıkla, bu resmin ‘Sanatçının Yaşlı Bir At Olarak Portresi’ olduğunu söyledim. Resmin bu insan boyutu ya da uzantısıydı beni kendine çeken.
Resim sanatının, olağanüstü, başka hiçbir sanatta olmayan bir özelliğinden söz ettiğimi ansıyorum.
Resim sanatı ve ressamlar üzerinde okuduklarımın büyük bir bölümünün, öyküden, bir o kadarının betimlemeden, bir o kadarının edebiyattan, bir o kadarının şiirden, bir o kadarının safsatadan oluştuğunu gördüm. Bu da şaşırtmadı beni.
Resmin tarihi yazılabilir. Ama bir tablonun ne tarihi yazılabilir,
ne de gözün dinlediği tam olarak sözcüklere dökülebilir.
(Bunu Baudelaire’i, Diderot’yu, Mallarme’yi, Aragon’u, Malraux’yu, Artaud’yu, Genet’yi okuduktan sonra söylüyorum.)
PS: Söylemem gerekiyor mu, gerek seçtiğim resimler, gerek sözcükler, birbiriyle çelişen, birbirine zıt, birbirini yalanlayan
ya da doğrulayan örneklerden oluşuyor. Şaşırma buna. Çünkü sanatta tek bir doğru yoktur. Ve totoloji kadar da
sanata yabancı bir kavram yoktur.”
Bu önsöz bir resme bakmanın, onu değerlendirmenin başka sanatları kapsadığını da gösteriyor. Çünkü görsellik bize bakmanın, çağrışımların yolunu da açıyor.
Kitapta yer alan ressamları okudukça onları yeniden değerlendireceğinizi umuyorum:
BİRİNCİ BÖLÜM
-Van Gogh Gerçeği
-Van Gogh Theo’ya Mektuplar’dan
- Antonin Artaud
Van Gogh - Toplumun İntihar Ettiği’nden
- Malraux’nun Picasso’su
Picasso Kendi Sesinden
-Jacques Prevert
Picasso’nun Gezintisi
- Paul Eluard
Pablo Picasso’ya
- Matisse
Işıktan Doğmuş Gibi
- Henri Matisse
Kendi Sesinden
- Aragon
Matisse Konuşuyor
- Klee
Kavram ve Yaratı
- Will Grohmann
Mavi-Kuş-Kabak
- Klee ve Müzik
-Gümrükçü
Rousseau
- Braque
Kendini Gerçekleştiren Resim
- Sanatçının Not
Defterinden
- Fernand Leger
Halkın Dili Ressamın Dili
- Düşlerin Değil Düşlemin Ressamı: Salvador Dali
- Federico Garcia Lorca
- Salvador Dali İçin
İKİNCİ BÖLÜM
- Cezanne Kim?
- Bruncusi
Mekân İçinde Yalınlığın Son Sınırında
- Chagal Ağacının Kökleri
- Giacometti, Yeniden
- Bacon
Resmin Trajik Boyutu
-Nicolas De Stael
Paylaş