Paylaş
KİTAP-LIK 222
(TEMMUZ-AĞUSTOS 2022)
İlk yazının başlığı Türkiye’de bitmeyen bir derdin öyküsünü anlatıyor. Editör Mehmet Ali Yalçın’ın bakanla görüşmeye gittiğinde o sırada kalp krizinden ölümünü anlatıyor. Onun öyküsü Türk yayıncılığından da unutulmaz bir kesittir.
Editörden
Bir Öykünün Hikâyesindeki Yayıncı
“Onlar dört yayıncı, Bakan’dan kâğıt rica etmeye gidiyorlardı. Ben hırkasız da bir ricaya gidiyordum babama: Emekli çekini kırdırsın, bana versin, üç ay kullanayım, sonra üç taksitle ödeyeyim hiç olmazsa.
Sabahleyin istasyonda ayrılırken, elbet hiçbirimiz bilmiyorduk: Aramızdan birinin o gün Bakan’ın odasında kalp yetmezliğine uğrayacağını ve bir iki gün sonra, Nuruosmaniye’nin avlusunda yine bir araya geleceğimizi.”
10.Türkiye Yayıncılık Kurultayı geçen ay Mehmet Ali Yalçın anısına yapıldı; konuşmaları dinlerken kafam kültür sanat yayıncılığımızda iz bırakmış, öncülük etmiş bu yayıncıyla meşguldü. Türlü krizlerin sarmalında yaşadığımız bugünlerde kurultayın onun anısına düzenlenmesine sevindim. 1980’lerin karanlığında Beyazıt, Cağaloğlu, Kadıköy, Bahariye, Şişli, Nişantaşı ve Bakırköy’ün alanlarında, kaldırımlarında, duvarlarında açılan kitap sergilerinden MAY’ın kitaplarını almış, logosunu beğenmiş, hayatta olduğunu sandığım sahibini merak etmiştim...
Dosya
12 Mart Romanları:
Siyasal olaylar, özellikle askeri darbeler edebiyata yansıdığı ölçüde unutulmaz olur. Yaşayanlar, belleklerinde o acıları unutulmazlar kutusunda saklarlar.
Nice yazarlar nice sıkıntıları yaşamışlardır.
Eğer o günleri yaşadıysanız romanlar hem bir hatırlatmadır hem de farklı duyguları tazeler. O günleri yaşamayanlar mutlaka bu romanları okumalıdırlar. Çünkü o günleri bilmeden Türkiye’nin siyasi tarihini öğrenmek mümkün değildir.
Dosyayı oluşturanlar ve işledikleri konular:
Ayla Kutlu ve Pınar Kür ile ‘12 Mart’ Üzerine
Çimen Günay-Erkol, 12 Mart Romanlarının Özeleştirel Parantezi ve Erkeklik
Duygu Çayırcıoğlu, 12 Mart Romanında Feminist Ses: Kırk Yedi’liler
Özge İpek Esen, 12 Mart Hapishanelerini Anımsamak
Sena Alaçan, Erdal Öz’ün Eserlerinde Şiddet Vurgusu
Söyleşi: İlhan Durusel
Türler Arasındaki Sınırları Belirsizleştiriyor Deneme, Söyleşi: Abdullah Ezik
İsmail Uyaroğlu
Şiir
SÖZCÜKLER
(TEMMUZ-AĞUSTOS 2022)
Karanlık Gökte İnce Bir Ay
Cevat Çapan
“Bazen nisanda yağan yağmur gibi yaşamayı sürdürüyor
Genç ölen sevdiklerimizden bize kalanlar,
Bazen karanlık gökte ince bir ay gibi parlıyorlar.
‘Gençken yazılan dizelerin ne değeri var?’
Ürkekçe bunu soranlar çıkıyor aramızdan.
Anlayan anlıyor o dizelerin ölümsüz sesler olarak
Yankılandığını kulaklarımızda.
Sanki tarihe karıştığını sandığımız o güzellikler
Yok olmasın, toprağın bereketi büsbütün tükenmesin diye
Yeniden renk renk açıyorlar düşlerimizin bahçelerinde”
Okuma Günlüğü/Günlük Okumalar
Eray Canberk
2022/9
Abdülhak Hamit, Londra Elçiliği’nde görevli iken İngiliz şiiriyle ilgilenmiş (1886-1895 ilk dönem; 1897-1908 ikinci dönem). Bu dönemde (ya da dönemlerde) Shelley’den bir şiir çevirmiş, ‘Osmanlı Şiiri Tarihi’ yazarı E. J. Wilkinson Gibb ile tanışmış (Abdülhak Hamit - Hayatı, Sanatı, Eseri. Haz. Hikmet Dizdaroğlu, Varlık Yayınları, 1953). İngiliz şiirlerinden dilimize yapılan ilk çeviriler 1880’lerin başında yapılmış. Abdülhak Hamit’in de ‘Aya Hitab’ başlıklı ve şairi belirtilmemiş bir çevirisi var. (Türkçede Batı Şiiri, Ali İhsan Kolcu, Gündoğan Yayınları 1999). Gibb’in kitabı ‘Osmanlı Şiiri Tarihi’ de (5 cilt, 2 ciltte toplanarak) dilimize çevrilmiş. (Çev. Ali Çavuşoğlu, Akçağ Yayınları, 1999.)
NOTOS
(TEMMUZ-AĞUSTOS 2022)
Edebiyat ve Yürüyen Kadınlar / Bu sayıyı Meltem Gürle hazırladı.
Yoldan Çıkanlara Dair
Göçmenlikle birlikte yürüyüşüm de değişti. Hâlâ çok yürüyorum ama adımlarımda daha önce orada olmayan bir tereddüt var. Evinden uzak düşmüş birinin tedirginliği. Hiçbir zaman dahil olamayacağımı bildiğim bir hayata belli bir mesafeden bakıyor olmanın ağırlığı belki.
Meltem Gürle
Yürüme’nin İcadı
Belli bir kentli yürüme ediminin öznesi olan ‘flaneur/flaneuse’ kişilerini mümkün kılan dinamikler ancak ulaşım amaçlı olmayan, bilinçli, ismi konulmuş yürümek faaliyeti icat edildikten sonra oluşuyor.
Burcu Alkan
Flanöz’le Sokaklar ve Satırlarda Dolaşmak
Kadınlar onlara çizilen sınırları, hareket edebilecekleri alanları genişletmek için sürekli mücadele etmek zorundadır.
Burcu Şenel
Karanlık Sokakları Aydınlatan Fosforlu Cevriye
Fosforlu Cevriye hem bir sokak çocuğu hem de bir seks işçisi olarak kapalı mekânlardan çok açık mekânları arşınlamış, kendisini bu açıklıkta özgür hissetmiş bir kahraman olarak bir flanözdür.
Seval Şahin
Çıkmaz Sokaklarda Sevgi Soysal’la: Yürümek
Yürümek, flanöz kavramını sadece kadınların özgürce dolaştıkları, gezip gördükleri mekânlarda değil, insan ilişkilerindeki karşılıklı iktidar meselesini odağa alarak değerlendirme şansı sunan bir metin.
Çimen Günay-Erkol
Zambra ile Kaybolmak, Oyun Oynamak ve Geçmişi Onarmak Üzerine
Zambra bana geçmişin bilgeliğine ulaşabilmenin kapılarını da aralamıştı. Acıları bir kenarda tutup kendi tarihimize merakla bakmak, cevapların peşine düşerken o tarihin dehlizlerinde kaybolmak, böylece geçmişi de geleceği de onarabilmek mümkündü.
Banu Karakaş
Şehrin Hayaletleri
Kamusal alanın erkek egemen olması sebebiyle kadın mücadelesinin merkezi sokaktır. Sokağın tehlikeli, eril, tekinsiz algılanışı ve evin bunun karşısında kırılgan, dişil ve güvenli duruşu kamusal alan mücadelesinin özetidir.
Aslı Kotaman
Birgül Oğuz ile Yazmak ve Yürümek Üzerine Bir Konuşma
“Patikadan Çıkıp Bilinmezliklerle Dolu Alacakaranlık Ormana Dalmak Cesaret İster.”
Meltem Gürle
Paylaş