Benim yeni yıl manifestom

TAKVİMDEKİ sayfalar değişirken, insanın içinden geçirdiği duygular da değişiyor. Bazen heyecan, bazen belirsizlik, bazen de garip bir huzur... Yeni yıl, her şeyden önce bir başlangıç.

Haberin Devamı

Benim yeni yıl hayalim mi?

Benim için her zaman ailem gelir, sağlık gelir. Gösterişsiz, sade ama derin bir hayat... Sevdiklerimle geçirilen bir akşam, bir kitabın sayfalarına karışan sessizlik, sanatın insan ruhuna dokunan sıcaklığı... İşte bana mutluluk veren şeyler bunlar.

Dünyada ise daha güzel şeyler olmasını diliyorum. Bilim, insanlık adına ilerlesin. Doğa, bizim acımasızlığımız karşısında biraz nefes alsın. Sanat, daha çok insana ulaşsın. Herkesin birbirine bağırmak yerine biraz daha anlamaya çalıştığı, küçük iyiliklerin çoğaldığı bir yıl...

Türkiye için de hayallerim var.

Daha fazla demokrasi, daha fazla istikrar, daha fazla huzur. Gençlerin potansiyelini keşfetmeleri için fırsat yaratılan, farklılıkların zenginlik olarak görüldüğü bir ülke... İnsanı mutlu eden şey, sadece büyük başarılar değil. Küçük, sessiz zaferlerdir aynı zamanda.

Haberin Devamı

Sanatı unutmadan bir yıl daha geçirelim istiyorum. Tiyatro sahnesinde bir replik, bir müzik notasının titreşimi, bir tablonun içine gizlenmiş detay... Bizi biz yapan değerler bunlar... 

Spor, sanat, bilim ve doğa ile iç içe bir dünya, her şeyden daha kıymetli.

Ve sağlık…

Her şeyin başı o. Sağlık varsa, umut da var. Sağlık varsa, hayaller de var. Sağlık varsa, sevdiklerimizle beraberiz.

Yeni yıl, herkesin içindeki umudu biraz daha parlatsın. Hayat belki her zaman cömert değil ama küçük güzellikleri fark edebildiğimiz sürece her yeni yıl bir armağandır.

Yeni yıl hepimize iyi gelsin... Sessiz ama derin bir iyilikle.

 

 

Dünyayı haşlama yılında

kendimizi tencereye attık

 

BU yıl, başımıza gelen her şeyin özeti şu... Dünyayı resmen kaynar suya attık, kapağını kapattık ve altını iyice açtık. 2024, Copernicus verilerine göre tarihin en sıcak yılı oldu. Ancak sıcaklık sadece termometrelerde değil, dünyanın dört bir yanında yaşanan felaketlerle de kendini hissettirdi. İklim zirveleriyle çözüm arar gibi yaptık ama esasen yine bildiğimizi okuduk.

Haberin Devamı

Mesela Gazze... Sadece insani değil, aynı zamanda ekolojik bir kırım yaşandı. Tarım arazileri tahrip oldu, biyoçeşitlilik kayboldu, devasa çöp dağlarıyla bir “çevre distopyası” yarattık. Dünyanın diğer ucunda, Kanada’da çıkan orman yangınları tam 95 bin hektar alanı kül etti. Bütün bunları görmezden gelip sıradan bir yazmış gibi davrandık.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde sel bastı, İspanya’da insanlar sel sularına kapıldı, ABD’yi kasırgalar parçaladı. Mercan resifleri ise bu yıl dördüncü kez ağardı. Okyanuslarımız bile “ben bittim” diye bas bas bağırıyor ama biz hâlâ tatil planları yapıyoruz.

BM İklim Zirvesi (COP29) ne yaptı? Karbon emisyonlarını düşürmek için “yetersiz finansman” kararı aldı. Daha doğrusu “daha azını nasıl harcarız?” diye düşündüler. Gelişmekte olan ülkelerin “bir şeyler yapalım” çığlıklarını ise duymamazlıktan geldiler. Bu ne demek biliyor musunuz? “Siz boğulmaya devam edin, biz buradan izleyeceğiz” demek.

Haberin Devamı

Küresel Plastik Anlaşması görüşmeleri mi? Büyük umutlarla başlayan toplantı, “Gelecek yıl yeniden konuşuruz” diyerek dağıldı. Yani plastik atıklar ve mikroplastikler, okyanuslarımızın, topraklarımızın ve hatta kan dolaşımımızın bir parçası olmaya devam edecek.

Bu yıl COP16 Suudi Arabistan’da düzenlendi ve çölleşmeyle mücadele konuşuldu. Evet, petrol zenginleri iklimi kurtaracak. Bence karbon emisyonlarını düşürmek için yapılan en büyük “ironik şaka” buydu.

2024’ün sıcaklığı yalnızca hava ile sınırlı kalmadı; savaşlar, ekonomik krizler, göç dalgaları ve politik karmaşa da cabası. Ama kabul edelim. İnsanoğlu olarak hâlâ daha fazla tüketmek, daha çok beton dökmek ve doğaya karşı zafer kazanmak için inanılmaz bir hırsla yaşıyoruz.

Haberin Devamı

Sonuç? Hem biz, hem de dünya, bu tencerede yavaş yavaş haşlanıyoruz. Tencerenin altını kısacak mıyız? Belli değil. Ama su kaynamaya devam ediyor.

 

 

Yılın son günü bir bilanço yaptınız mı?

 

ARALIK ayı geldi mi hepimizde bir “hesap kitap” havası başlar. Yani şu meşhur yıl sonu bilançosu... Hani yıl boyunca neler yapmışız, neler olmuş, neler olmamış... İşte hepsini şöyle bir gözden geçirme zamanı.

Ama bence en küçük başarı bile kutlanmaya değer.

Bu yıl “kesin yaparım” dediğiniz ama yapamadığınız şeyler de vardır. Yıl sonu bilançosu cezalandırma için değil; kendimizi biraz dürtmek için var. Eksik kalan ne varsa, yeni yıl için not alın. Hem hiçbir şey için geç kalmış sayılmazsınız.

Haberin Devamı

Yılın en enteresan bilançosu insan ilişkilerinden çıkar. Hayatımıza kimler girip çıktı? Kimler veda etti, kimler kalıcı oldu? Bu muhasebe kolay değildir ama çok şey öğretir. Şunu kabul etmek gerek: “Hayatımıza anlam katanlar hep kalır; yük olanlar ise gider.”

Zor da olsa bu dengeyi görmek gerekiyor.

Hayata ne kattık?

Bu soru önemli... Bu yıl dünyaya, insanlığa, çevremize ne kattık? Birinin yüzünü güldürdük mü? Küçük bir iyilik yapıp başkasına umut olduk mu? Çünkü hayatımıza anlam katan asıl şey, başkalarının hayatında küçük bir fark yaratmaktır.

Ve işte son soru... 

Bu bilançoyu yaparken kendimize nazik olduk mu? Bu işin sırrı burada. Geçmişteki hatalarımız için kendimize kızmak yerine, onlardan ders almayı öğrendik mi? Bunu yapabildiysek, 2024’e hazırız demektir.

Unutmayın, bilanço yapmak bir yük değil, bir fırsattır. Bir nevi hayata mola verip, “Ne yaptım, ne yapacağım?” diye düşünme şansı. Ve evet, hepimiz bunu yapmayı hak ediyoruz.

 

 

Türkiye için yeni fırsatlar olabilir

 

TRUMP’ın ikinci dönemini izleyeceğiz. Bu yılın en kritik süreci Trump’ın öncelikleri ve kararları olacak.

Türkiye ile ilişkilerde pragmatik bir yaklaşımı tercih edebilir.

Ortadoğu’da “yüzyılın anlaşması” benzeri bir girişimle bölgeyi yeniden şekillendirmek isteyebilir.

Ancak bu, bölgede Türkiye gibi ülkelerin arabuluculuk rolünü daha da güçlendirme şansını doğurabilir.

Türkiye’nin enerji koridoru konumu, bu politikada kritik bir rol oynayabilir. Doğu Akdeniz’deki enerji kaynakları üzerindeki tartışmalar ve Türkiye’nin Libya, Karadeniz gibi bölgelerdeki enerji hamleleri, ABD-Türkiye ilişkilerinde önemli bir gündem maddesi olabilir.

Trump, Türkiye’nin coğrafi ve jeopolitik avantajlarını kendi politikaları için bir kaldıraç olarak kullanabilir.

2025, Türkiye’nin jeopolitik olarak daha güçlü bir pozisyona ulaşabileceği fırsatlarla dolu bir yıl olabilir.

Yazarın Tüm Yazıları