Paylaş
Bu şehirde olduğumuz için radarımızda Ankara olsa da, aslında tüm Türkiye’nin sorunu olan ve kentlerin ruhunu öldüren plansız yapılaşma.
Güzelim şehirleri beton yığınlarına çeviren emsal artışları.
Sorunun merkezinde ise çifte standart yatıyor.
Öyle ki belediye başkanları alacakları/aldıracakları belediye meclisi kararlarıyla bir anda 100 daire yapılacak alana 1000 daire yapılmasını sağlayabiliyor.
Büyük rantlar yaratılırken, şehirler üst üste çıkmış binalarla, yeşilden yoksun ‘gökdelenkondulara’ dönüşüyor.
ÇUKURAMBAR ORTADA
Ankara’da da bunun en ‘güzel’ örneğini Çukurambar’da görmek mümkün. Kentin belki de en pahalı yerleşim yeri haline gelen, ünlü mekanların yer tutma yarışına girdiği semt, birbirine yaslanmış dev binalarıyla, yapımı devam eden inşaatları ve trafiğiyle kaos merkezine dönüşmüş durumda.
Diğer taraftan tıpkı Keçiören’deki Cumhuriyet Kulesi gibi yıllarca yarım kalacak, kendisi görevden ayrıldıktan sonra bile yıkılamayacak ‘eserler’ de bırakabiliyor belediye başkanları.
Yetki fazlalığı, beş yıllığına seçilen belediye başkanının ‘beş yıllık’ düşünmesine neden oluyor ve kentin 100 yılını ipotek altına alan kararlara sebebiyet verebiliyor.
KENTİNİ DE KENDİNİ DE KORUMALI
Yerel yönetimlerin yetki ve sorumluluk alanlarının tartışıldığı son dönemde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan ‘emsalsiz’ bir açıklama geldi:
“Çeşitli plan notlarıyla emsallerle oynayanlar var, belediyelerin içinde bunu görüyorum. AK Parti olarak 3 emsal, azami ilkemiz olmalıdır. Plan notlarıyla oynamak suretiyle eğer siz bunu 7’ye çıkarıyorsanız 6’ya çıkarıyorsanız tarih sizi affetmez, bu millet sizi affetmez.”
Erdoğan’ın ardından Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar da, “Emsal artışları çok daha zorlaşacak. Öyle herkes kafasına göre plan notlarıyla, bilmem neyle emsal artışı yapamayacak” dedi.
Önce Başbakan sonra konuyla ilgili bakan, belediye başkanlarına imar konusunda gözdağı verdi. Zararın neresinden dönülse kardır. Bundan sonraki süreci dikkatle izleyip, takip edeceğiz...
* * *
MİLLETVEKİLİ MECLİS ÜYESİNDEN ROL ÇALAR MI
Son dönemlerde CHP’li milletvekillerinin Ankara Büyükşehir Belediyesi ile ilgili soru önergeleri arttı.
İyi çalışılan önergeleri bir kenara bırakalım. Büyük çoğunluğunda önerge sahipleri tekrara düşüyor.
CHP’li belediye meclis üyelerinin defalarca dile getirdiği bazı konular var. Yol sorunları, kuruyan ağaçlar gibi...
Bu konularda CHP’nin yerel parlamenterleri yani belediye meclis üyeleri, belediye meclislerine soru önergeleri veriyor. Ardından aynı konularda soru önergeleri TBMM’ye taşınıyor.
İnfial yaratan konuları bir kenara bırakalım. Böylesi önemli konuların elbette belediye meclisinin yanısıra, TBMM gündemine, dolayısıyla ulusal gündeme taşınması çok yararlı...
Ancak aksayan her belediyecilik hizmetinin, defalarca TBMM’ye konu edilmesi, yerel kulislerde “Milletvekilleri belediye meclis üyelerinden rol çalıyor” şeklinde yorumlanıyor.
Hadi onlar “Biz Ankara’nın hakkını savunuyoruz” diyerek işin içinden çıktılar diyelim.
Peki Ankara’dan seçilmeyen milletvekillerinin Ankara’yla ilgili önergelerine ne demeli...
Acaba amaç sorunların üzerine gitmek mi, yoksa soru önergeleriyle gündemde kalmak mı?
Paylaş