Paylaş
‘Dönüşüm’ün en büyük dezavantajı olumsuzlukların daha kolay görülmeye başlaması.
Kentin ‘öteki çocukları’ da bu lüks hayata geçişte bir anda kentin ortasında kalıverdi.
Çukurambar’da her gün gördüğümüz üstü başı yırtık, yaz kış demeden yalınayak bir o tarafa bir bu tarafa koşan çocuklar...
Görmeye alıştığımız bazılarımızın acıma duygusunu bile tükettiği bu çocukları geçtiğimiz hafta Ankara Hürriyet’te ‘Trilyonluk sefalet’ başlıklı haberden takip ettiniz.
HEP BERABER KAYBEDERİZ
Konunun bir diğer boyutunu da Ankara Hürriyet’in başarılı yazarı Kamil Aydoğan’ın ‘İnandırma eğitimini kim veriyor’ başlıklı yazısında okudunuz.
Aydoğan, ismini ve okulunu öğrenip, yardım etmeye çalıştığı çocuğun verdiği bilgilerin doğru çıkmaması üzerine ‘Henüz 10 yaşında bu senaryoyu bu inandırıcılıkta söyleme eğitimini kim veriyor?’ sorusunu sordu.
Sahi bu eğitimi alan çocukların ilerde ne olacak?
Üzülerek belirtmeliyim ki her biri saatli bomba gibi kentin kılcal damarlarında salınacak.
Kentin yöneticilerine büyük görev düşüyor. Ya ‘öteki’ çocukları kurtaracağız, ya da daha da ötekileştirip hep beraber kaybedeceğiz.
* * *
Mezarlıktaki kovboylar
Kentin ‘öteki’leştirdiği çocuklarından bahsetmişken devam edelim. Çocukluk döneminin en klişe ‘cesaret’ oyunlarındandır mezarlıktan geçmek. Hatta pek çoğumuzun çevresinden duyduğu ‘paranormal’ hikayelere de ev sahibi yapar mezarlıklar.
Mezarlıktaki Türkiye klasiği ise su taşıyan çocuklardır. Ankara Hürriyet’in başarılı muhabirlerinden Ender Baykuş da ellerindeki kocaman damacanalarıyla bir o tarafa bir bu tarafa koşan, ölümü çocuk yaşta tanıyan çocukların hikayelerini yazdı.
Ender’in haberinde okuyacağınız gibi mezarlıklardaki boş zamanlarında yanlarında getirdiği tabancayla kovboyculuk oynayan bizim çocuklarımız.
Okul harçlıklarını çıkarmak için çalışmaları çok iyi. Ama çalışma alanlarının bıraktığı izlerin nasıl silineceği konusu koca bir soru işareti...
Paylaş