Yüksek gerilim

TEM Otoyolu üzerinde, Bağcılar istikametinden Fatih Köprüsü’ne giderken, tam Okmeydanı sapağında, sağ tarafta yukarda, binlerce Volt’luk elektrik hattının toplandığı bir merkez vardır.

Birkaç trafo ve devasa boyutlarda elektrik kuleleri yükselir; etrafta ise birkaç ev göze çarpar. Zaman zaman da o alanı çevreleyen tellerin altında oynayan çocuklar, dinlenen insanlar görünür. Oradaki insanlar büyük olasılıkla başka şansları olmadığı için o yüksek gerilim hatlarının altında yaşamayı öğrenmişler bir şekilde. Ülkenin geri kalanı gibi. Yüksek gerilim hayatımızın vazgeçilmezi…

Bugün gündemin en sıcak konusu olan türban tartışmalarındaki son durumu kronolojik olarak aktaracağım sizlere. Borsanın neden yükselmediğini merak eden varsa bu dökümü okuduktan sonra kendine bir sorsun: “Ben böyle bir ülkenin piyasasında yatırım yapar mıydım?”

Bu ülkede türban meselesi tartışması aslında rejim tartışması anlamına geliyor ya; o yüzden Anayasa Mahkemesi Başkanı Bumin’in yaptığı konuşma ile başlayan tartışma bir çok insan gibi beni de çok endişelendirmişti. Tam, aklı selimin kendine pek yer bulamadığı bu tartışmanın boyutu umduğumuzdan küçük kaldı diye umutlanmıştık ki, ipler yeniden gerildi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç CNN Türk’te katıldığı bir programda yaptığı açıklamalarla, Başbakan Erdoğan’ın İsrail gezisi sayesinde gündemden düşmüş, türban sorununu yeniden alevlendirdi. TBMM Başkanı bir çok konudan bahsetti. Söz Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin’in açıklamalarına gelince de Meclis’in yetkilerini hatırlatırken o ya da bu niyetle “Meclis isterse Anayasa Mahkemesini kapatabilir” dedi. Dediğimiz gibi mesele çok sıcak bir mesele olduğundan ve Sayın Arınç bu sözleri bir kere sarf etmiş olduğundan bize yine tartışmanın hangi boyuta gideceği endişeyle izlemek kaldı.

Dün ise Anayasa Mahkemesi Başkanı bu kez CHP Lideri Baykal’ın ziyareti vesilesi ile konuştu. Bu kez konuşması Meclis Başkanı’nın sözlerine birebir yanıt niteliğindeydi.

Arınç’ın “Gelişmiş batılı ülkelerde Anayasa Mahkemesi yok” sözlerine, “Hukuk devletiyim diyen ülkelerde, yasama dahil yürütmeyi denetleyen yargı organları vardır” yanıtını verdi ve bir de uyarıyla sürdürdü bu sözlerini “Aksi takdirde geçmişteki acı deneyimleri tekrar yaşamak gibi bir durumda kalınabilir,

Arınç’ın “Bugün olsaydı Refah ve Fazilet partileri kapatılmazdı” sözlerine, “Şöyle diyebilirlerdi: (Zaman değişti, içtihatlar değişebilir. Geçmişte böyle kararlar verilmişse bile bundan sonra belki böyle verilmez. Verilip verilmeyeceğini zaman gösterir. O kararlar öyle değildir. Alıntılar da yoktur) deseler, hata yapmışsam ben de tekrar düşünür değerlendiririm”,

Arınç’ın “Meclis dilerse Anayasa Mahkemesini kapatır” sözlerine ise, “Anayasa'ya uygun mu değil mi, bunun değerlendirmesi ve denetlenmesi de bu konuda kompetan olan Anayasa Mahkemesi'ne aittir, dünyanın her yerinde. Laiklikten ne anlaşılabileceğinin takdiri de mahkemeye aittir. Beğenseniz de beğenmeseniz de ben dahil, yasama, yürütme, yargı özel ve tüzel herkes, Anayasa Mahkemesi kararlarına uymak zorundadır. Eleştirebilir, onu saygıyla karşılarım. Değerlendirebilir, anlatabilir, tartışabiliriz ama buradan hareketle 'Anayasa Mahkemesi'ni kapatırız' sözüne karşı benim diyecek hiçbir sözüm yok. Kamuoyu, konuyu değerlendirecektir. Polemiğe de girmek istemiyorum. Böyle sert bir tepkinin kendilerine, partilerine ve ülkemize yarar getirmediğini zamanla anlayacaklardır. O bakımdan, yapısal olarak da ani ve sert tepki veren bir insan değilim” yanıtını verdi.

Bu yanıtların üzerine mi bilinmez ama Meclis Başkanı Bülent Arınç öğlen saatlerine doğru bir kez daha konuştu. Ntvmsnbc’ye göre: “Meclis’in Anayasa Mahkemesi’nin üyelerini değiştirebilecek yetkiye sahip olduğunu hatırlatan Arınç, (Meclis kimsenin şamar oğlanı değildir) dedi. TBMM Başkanı Bülent Arınç, yasama yetkisini elinde tutan Meclis’in üstünde bir organın bulunmadığını vurgulayarak, (Yasama yetkisini biz halkımızın egemenliğinden alıyoruz. Bunu da kimseyle paylaşmaya niyetimiz yok) diye konuştu.”

Bu tartışmanın dışında kalmayan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal da bu tartışmanın yaratacağı huzursuzluk ve istikrarsızlıktan uzak kalmak gerektiğini söylediği yani itidal tavsie ettiği konuşmasına, yapılan tartışmanın rejim tartışması olduğu sözlerini de ekleyiverdi:
“Dediğim dedik, güç bendedir, istediğimi yaparım’ deyip siyaset; hukukun özünü de tahrip etmeye, hukukun temel ilkelerini de rejimin, Anayasanın özünü de her gün yeniden tanzim etmeye kalkarsa, ülkede çok büyük huzursuzluk ve istikrarsızlık kendisini gösterir. Bundan uzak kalmak gerekir, bu temel ihtiyaçtır.”

Bu yazıyı tamamladığımda saatler 16:00’ı gösteriyordu. Kim bilir. Bu tartışmaya daha kimler katılır. Gerilim arttıkça artıyor sayın seyirciler. Ardından ne gelecek acaba?

Yukardaki soruyu tekrarlıyorum:
Siz böyle bir tartışma varken Türkiye’de istikrarın kalıcı olduğuna, ekonominin büyümesini sürdüreceğine, şirketlerin kar açıklayacağına güvenip yatırım yapar mıydınız?
Yazarın Tüm Yazıları