Paylaş
Salı günkü yazımızda 2005 yılında Türkiye ekonomisini etkileyebilecek dış gelişmelere bakmıştık. Yazının önemli bir kısmı ABD üzerineydi. ABD ekonomisinin mevcut durumu, 2005 yılına ilişkin beklentiler ve elbette ABD Merkez Bankası FED’in 2005 yılı faiz politikasının ne yönde olacağı sorularına verilecek yanıtlarla, 2005 yılında hem Türkiye hem de diğer gelişmekte olan ülke ekonomilerinin ve piyasalarının yönünün rahatlıkla tayin edilebileceğini belirtmiştik.
Nitekim FED’in son toplantısından 2005 yılı içinde 2004’e kıyasla daha keskin bir faiz politikası izleneceğine ilişkin ipuçları çıktı. 2004 yılında genelde çeyrek puanlık faiz artırımlarına giden ABD’nin bu yılki artırımları daha yüksek oranlarda, yarım hatta bir puan nispetinde, yapabileceği konuşuluyor şimdi tüm uluslararası piyasalarda.
Peki ne olur FED dolara verdiği kısa vadeli faiz oranını hızlı artırırsa? Bu bizi neden etkiler? Bu soruların yanıtı çok basit. İki yıldır dünya çapında hareket eden sıcak para genelde gelişmekte olan ülkelerin menkul kıymetlerine yönelmiş ve ABD’den uzak kalmıştı. Bunun nedeni hem ABD’nin dünya piyasalarına kıyasla çok düşük faiz vermesi hem de ABD ekonomisinin içinde bulunduğu sıkıntıyı aşamamasıydı.
Şimdi ABD ekonomisi tam olarak toparlanamamış olsa da en azından faiz açısından sıcak paraya çok karlı bir teklif sunuyor. Ya da beklenti sunacağı yönünde. Yine Salı günkü yazımızda bu yılsonu için faizin yüzde 3,5 seviyesine kadar çıkabileceği yönündeki beklentileri aktarmıştık. Şimdi ise yüzde 4’lere kadar çıkabilecek bir faiz oranından söz ediliyor. Tabu bu sadece beklenti.
Bugün Türkiye piyasalarına baktığımızda borsada, Yeni Türk Lirasında ve bono piyasasında satıcılı bir seyir görüyoruz.
Dolar, Euro karşısında da son bir ayın en yüksek seviyesine yükseldi. Yani tabandan yukarı doğru sert bir hareket izledik. Ve yine bugün, Dolar-YTL paritesi 1.4070 seviyesine çıktı… dışarıdaki hareket birebir iç piyasaya da yansıdı. Ama sadece bununla kalmadı. Fed’in faizleri hızlı artırabileceği beklentisi ile yabancı yatırımcılar içerde Dolar alımına başladı. Bunun için de, borsa ve bonoda satış yaptılar.
Bu satışların sonucu olarak da faizler yüzde 19’lardan yüzde 20,5 seviyesinin üzerine yükseldi. Borsa ise 25 binde tutunamadı. Şimdi kısa vadede 24 bin seviyesine kadar inebileceği tahminleri yapılıyor..
Bu durum sizi korkutmasın ama. 2004 yılının son haftasında yazdığımız yazılarda doların 2005 yılında da YTL karşısında reel olarak değer yitireceğini yazmıştık hani. Bu tespitten bir adım bile geri gitmediğimizi belirtmek isterim. Doların 2005 yılında enflasyona paralel değerlenme içinde olacağını ama reel olarak YTL karşısında yüzde 2-3 oranında değer yitireceğini bir kez daha vurgulayalım.
Tabii ki bu euro-dolar paritesinin sabit kalması durumunda sözkonusu. Paritedeki en ufak değişiklik içeriye yansıdığı için asla gözardı etmememiz gereken bir nokta burası. Ama paritede veya paritenin hareketinde de 2004 yılında pek bir değişiklik göreceğimizi tahmin etmiyoruz.
En çok FED toplantılarına yakın bir iki hafta içinde dolar hem TL hem euro karşısında biraz değer kazanacak ama ABD ekonomisinde net bir düzelme göremeyeceğimiz için temel trend aynı kalacak.
Paylaş