Paylaş
Bugün sabah saatlerinde Reuters haber ajansı bir haber geçti. Bu haberde AB çerçeve belgesinin Reuters muhabiri tarafından görüldüğü ve belgede "imtiyazlı ortaklık" sözlerinin hiç telaffuz edilmediği, aksine sürecin amacının her iki tarfa için de katılım olarak tanımlandığı belirtildi.
Ayrıca IMF'nin istediği Bankacılık Yasası'nın maddelerinin komisyonda hızla kabul ediliyor olması ve ilk 15 maddenin şimdiden komisyondan geçtiği haberleri de sabah dikkat çeken gelişmeler arasındaydı.
Yine bu sabah itibariyle dün 60 dolar seviyelerine kadar yükselmiş olan Brent türü hampetrolün varil fiyatının iki dolar kadar gerileyerek 57 dolar seviyesine indiğini izledik.
Dün günü hafif bir değer artışı ve düşük işlem hacmi ile tamamlayan İMKB 100 Endeksi ise bu sabah güne hızlı bir yükselişle başladı. Önemli bir psikolojik direnç seviyesi olan 27 bin puan son iki hafta ikinci kez aşıldı ve hatta endeks teknik bir direnç seviyesi olan 27 bin 100 puan seviyesini de aşarak 27 bin 169 puana kadar çıktı.
Üstelik geçen haftaki yükselişte çok düşük bir işlem hacmi vardı. Oysa bugün durum tam tersi yani endeks geçen hafta 27 bin puanı aşarken gerçekleşen işlem hacminin neredeyse üç katı bir işlem hacmi ile 27 bin puanı aştı. Eğer kapanış iki gün üst üste ve yine yüksek işlem hacmi ile bu seviyenin üzerinde gerçekleşirse bu kez kalıcı olarak 27 bin puan seviyesinin aşıldığını söyleyebileceğiz.
Bono piyasasında ise ortalama bileşik faiz gösterge kağıt olarak kabul ettiğimiz 24 ocak 2007 vadeli kağıtta yeniden yüzde 16'ya doğru gerilemeye başladı.
Bu arada euro dolar paritesi dünkü 1,21'li seviyelerinden gerileyerek 1,20'ye inmiş olmasına rağmen, yani doların euro karşısındaki değer artışına rağmen iç piyasada Türk Lirası'nın güçlü olduğunu gördüyoruz. Dün dolar-TL paritesi 1,35'li seviyelerde iken bugün 1,34'e kadar indi. Yani TL değer kazandı.
Aslında tüm bu gelişmlerin en önemli lokomotifi AB çerçeve belgesi. Bu belgede yer alan "müzakerelerin hedefi katılımdır" sözü sihirli bir cümle. Bu sözün piyasa için düğümü bir anda çözecek bir güce sahip olduğunu bugün net biçimde izledik. Aynı belgede katılımın 2014'ten önce olamayacağı söylense bile piyasa için mahzuru yok. Çünkü piyasa üyeliğin kendisini değil bu süreci satın alıyor.
Kısacası uzun zamandır piyasayı geren sıkıntının imtiyazlı ortaklık sözünün çerçeve belgede telaffuz edilmesi olduğunu ve bu olasılık ortadan kalkınca piyasaların istediği motivasyonu bulduğunu görüyoruz. Bir terslik çıkmazsa işin gerisi de iyi gelecek gibi.
Paylaş