Valeri Giscard D’Estaing “Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne alınması Birliğin sonu anlamına gelir’ derken haklıydı galiba. Daha İlerleme Raporu açıklanmadı bile ama Avrupa’da aylardır devam eden Türkiye tartışması raporun açıklanma tarihi yaklaştıkça alevlenmeye başladı.Avrupa ikiye bölünmüş durumda. Avrupa kamuoyunun önemli bir kısmı Türkiye’nin AB üyesi olmasına karşı. Almanya’da sosyal demokratlar üyeliği destekliyor ama gelecek seçimlerde iktidarı Türkiye karşıtı Hristiyan Demokratlara bırakacakları kesin gibi. Fransa’da değil kamuoyu hükümet bile kendi içinde bölünmüş durumda. Aslında durumu şöyle özetlemek lazım: Avrupa’daki Türkiye karşıtları önümüzdeki dönemde seslerini daha da yükseletecek, eleştirilerinin dozunu daha da artıracak gibi görünüyor. Bu durumda da AB’li politikacıların açıkça Türkiye’yi desteklemesi olanaksız. Bu durumun ilk etki yaptığı alan ise İlerleme Raporu’nun bizzat kendisi olmuş gibi görünüyor. Şöyle ki: “Komisyonun 6 Ekim'de Türkiye ile ilgili açıklayacağı İlerleme Raporu’nda Türkiye'nin Avrupa Birliği kriterlerine uyum konusunda gösterdiği başarı övülüyor. Ama bir yandan da "kuvvetlendirilmiş siyasi diyalog ve Kopenhag kriterleri konusunda bazı eksikler bulunmaktadır" ifadesi yer alıyor. Komisyon raporunda işkenceyle mücadele konusunda “önemli ve olumlu gelişmeler sağlanmıştır, sistematik işkence bulunmamakla beraber konu halen sorun olmaya devam etmektedir” ifadesi yeralıyor.. Raporda temel hürriyetler alanında önemli gelişmeler sağlandığı, kadın erkek eşitliğinin kuvvetlendirildiği ve basın hürriyetinin güçlendirildiği belirtiliyor. Buna karşın Müslüman olmayan cemaatlerin mal mülk ve dini eğitim konularında sorunların devam ettiği belirtiliyor. Buna örnek olarak Heybeliada Ruhban Okulu gösteriliyor. Raporda “aleviler resmen bir dini cemaat olarak tanınmıyor ve ibadet yeri açmakta zorlukla karşılaşabiliyorlar” cümleleri de yeralıyor.Bunun yanında, MGK’nın sivilleşmesi, kürtçenin kullanımı, gibi alanlarda da olumlu gelişmeler olduğu vurgulanırken yine bazı eksiklikler olduğuna işaret ediliyor. İlerleme Raporu'nun Türkiye'nin ekonomi alanında katettiği gelişmelerle ilgili kısmındaysa..Kısa vadeli ekonomik kriterlerin bir kısmının karşılandığı, enflasyonla mücadele ve finans sektöründe reform sürecinin devam ettiği, yabancı yatırımı kolaylaştırmak için çıkarılan yasaların yerinde olduğu ve özelleştirme konusunda ek gayret gerektiği vurgulanıyor.”Yani her iyi gelişmenin yanına ihtiyati bir “uygulama eksiği var” cümlesi yerleştirilerek gerekirse Türkiye’nin üyelik görüşmelerini askıya almak için emniyet sübabı olarak kullanılıyor. Türkiye’nin önündeki bu süreç olumlu olarak algılandığı anlarda piyasalara ne kadar olumlu bir etki yapıyor hepimiz geri bıraktığımız günler içinde gördük. Ama tüm bu iyi seyir daha çok algılamanın olumlu olması ile ilgiliydi. Ama işler ciddileşirken algının olumsuza dönmesine neden olacak türden açıklamalar gelirse o zaman da piyasaların düşüşünü kimse engelleyemez. Çünkü her şey güven sorununa endekslenmiş durumda...