Her şeye reğmen İMKB iyi sınav verdi

İMKB Yüzde 46'lık değer artışı ile 2001'in en çok değer kazanan ikinci borsa endeksi oldu. İlk sırada ise yüzde 56 oranında değer kazanan Rusya var. Yılın en çok değer yitiren borsası ise kaçınılmaz olarak Arjantin Borsası oldu...

2001 yılında İMKB'deki verilere bakıldığında ortaya oldukça ilginç bir tablo çıkıyor. Eylül ayından itibaren borsanın temel verilerinde iyiye doğru bir gidiş var. Örneğin yabancı işlemleri. Ya da işlem hacmi rakamları. 200 yılında sürekli satışta olan yabancı 2001'de nihayet net alıma geçmiş durumda.

Üstelik eylül ayından sonra bu trend daha net görülüyor. İşlem hacmi ortalaması da dolar bazında 2000 yılının altında kalmış ama yine de istikrarlı bir yükseliş gösterir durumda. Ayrıca dünyanın önde gelen borsaları yılı negatif getiri ile kapatırken İMKB'nin dünyanın en çok değer kazanan ikinci borsası olması da 2002 yılına ilişkin umutları güçlendiriyor.

Ama yine de ön şartlarımız hala mevcut. Örneğin IMF Programından sapılmaması lazım. Aksi tekdirde neler olacağını Arjantin örneğinde yaşadık. Ve yabancı yatırımcının artık gelmesi lazım. Hala bıçak sırtındayız, bunun unutmamak lazım. 2001 yılı felaketlerle dolu bir yıldı. Türkiye için neredeyse yılın tamamı kriz ile geçti.

Gerçi son 10 yıllık sürece baktığımızda ülkede dargelirli ve orta alt sınıfın günden güne ağırlaşan bir kriz yaşadığı görülüyor ama 2001'de ilk kez kendisini New York, Paris ya da Londra'da yaşıyor ve iş yapıyor zanneden kesim de krizin ağırlığı altında ezildi. Ve Türkiye'de yaşamanın ne demek olmduğunu anladı.

Yıllarca süren eğitimin, belki yurtdışında öğrenilmiş bir hata iki yabancı dilin, doktoranın, çalıştığı kuruma o güne dek kazandırdıklarının ne kadar anlamsız olduğunu öğrendi. Ülkedeki en ucuz şeyin insan yaşamı ve "emek" olduğunu kendisi yaşayarak öğrendi. Bunları yaşamayanlar muadillerinin nasıl kirli mendil gibi buruşturulup atıldığını gördü ve belki de ilk kez korkmayı öğrendi. Benim gibi, sizin gibi. Ülkenin gerçeği biz ne kadar kaçmaya çalışsak da karşımıza dikiliverdi.

Aklımızı başımıza devşirmişsek ne ala... Ama hala Avrupa başkentlerinde yaşadığımızı ve bunun finansmanını da kafa ya da kol emeğimizle yapabileceğimizi düşünüyorsak çekeceğimiz daha çok şey var demektir.
Yazarın Tüm Yazıları