Paylaş
Günlerdir piyasalarda konuşulan tek bir konu var. Doların ve faizin aşağı yöndeki hızlı hareketi. Bu hareket 2001 krizini yaşayan bir çok insanın uykularını kaçırıyor. Üstelik dünya genelinde de benzer bir hareket görülüyor. Dünya çapında yatırım yapan fonların yöneticileri de ABD Doları’nın ve Euro karşısındaki değer kaybı nedeniyle dehşete düşmüş durumda. Üstelik Japon Yeni ve İngiliz Sterlini’ndeki hareket de dikkatle izleniyor. Onların da aklında Asya krizi dönemi var.
Bir süredir dolardaki hareketi, bonodaki potansiyel karı ve bu iki piyasanın kıskacında kan yitiren İMKB’yi yazdık. Şimdi de uluslararası piyasalardaki tartışmalara bakalım istiyoruz.
Dünya piyasaları döviz kurlarındaki gelişmeleri neredeyse saniye saniye takip etmeye başladı. Bu takip de ister istemez akıllara Asya krizi dönemini getirdi, dünyanın dev ekonomilerinin döviz kurlarındaki her bir oynamayı yüreği ağzında izlediği ve her bir oynamanın da ekonomik dengeleri bir çalkantıdan başka bir çalkantıya soktuğu dönemi... Üstelik o dönem daha çok gelişmekte olan ülkelerin para birimlerinde yaşanıyordu bu hareket.
Gelişmiş ülkelere bu oynamaların sonucu ise en kötü ihtimalle dış ticaret dengesinde bozulma ya da bankaların gelişmekte olan ülke kıymetlerine yaptığı yatırımlarda zarar etmesi şeklinde ortaya çıkıyordu. (Deutschebank’ın Rusya krizindeki zararı gibi). Oysa şimdi bu oynamalar dünya piyasalarında dengeleri oluşturan para birimlerinde ortaya çıkıyor. Yani para piyasasındaki dev yatırım fonlarının ve bankaların ve tabii ki spekülatörlerin bir sonraki adımının ne olacağını artık gariban ülkeler kadar ekonomi devi ülkeler de düşünmek zorunda.
Aslında rakamlar bu denklemin önemli bir kısmını anlatıyor zaten. Euro, dolar karşısında geçen sadece 2002 yılı içinde yüzde 25 değer kazandı. Dolar dünya ticaretinde diğer kurlara karşı ağırlık ve etki bazında yapılan ölçümlere göre yüzde 15 değer yitirmiş durumda. (The Economist). Japon hükümeti yenin mevcut değer artışından rahatsız ve bugün Japon Merkez banaksı bu rahatsızlı en iyi biçimde gösteren bir davranışla piyasalara dolar alımı yönünde müdahalede bulundu. İngiliz Sterlini euro karşısında son 6 yılın en düşük seviyesine geriledi ve bu durumda İngiltere’nin Euro’ya geçişi konusundaki en önemli engeli, aşırı değerli sterlin engelini, ortada kaldırdı.
Kur riskinin küçük ve orta boy işletmelere hatta dev uluslararası şirketlere yapacağı etki, kaçınılmaz olarak çok ciddi sonuçlara yol açsa bile, asıl büyük sıkıntı ülkelerin ekonomi politikalarının oluşturulmasında kendisini gösteriyor. Örneğin bugüne kadar en düşük enflasyon rakamı ile Avrupa’ya caka satan İngiltere sterlindeki hızlı düşüş nedeniyle enflasyonist baskı altında kalmış durumda. Ya da tersini düşünmek gerekiyor. Amerika’daki ve Japonya’daki deflasyon korkusu gibi mesela...
Görünen o ki Türkiye gibi dünyada da ekonomik dengelerin sallantıda olduğu dönem devam ediyor. Bu gidişin ne zaman sona ereceği konusunda ise açıkçası net bir tahmin yapılamıyor.
Paylaş