Dünkü yükseliş mi? Ciddi misiniz?

Dün borsada yaşanan yükselişi yeni bir yükseliş dalgası başladı diye yorumlayan var mı acaba? Çünkü büyükler piyasanın geri kalanını buna inandırmak istiyor. Ama bana sorarsanız hala kimse 18 Aralık sabahı nasıl bir Türkiye ile karşılaşacağını bilmiyor. O nedenle Türkiye ile ilgili metin açıklanana ve ayrıntıları iyice yorumlanana kadar borsadaki hiçbir harekete güvenmiyor, hiç bir yükselişi ciddiye almıyoruz...

Haberin Devamı

Dün İMKB 100 Endeksi günü rekor bir seviyeden tamamladı. Üstelik de Türkiye’nin üyelik görüşmelerine ilişkin en keskin karşı çıkış açıklamalarının geldiği gün. Üstelik, Başbakan’ın ya tam üyelik ya da hiç bir şey sözlerini sarfettiği gün gerçekleşti bu. Demek ki aylardır beklediğimiz 17 Aralık öncesi yükseliş ancak bu haftaya, o da sadece bir-iki güne sığdırılabildi.

17 Aralık tarihi yaklaştıkça 18 Aralık sabahı, nasıl bir piyasayı bir yana bırakın, nasıl bir Türkiye ile karşılaşacağımız da netleşeceğine daha bir kestirilemez hale geldi... Piyasaların da, vatandaşın da, hatta bürokrat ve yöneticilerin kafaları da soru işaretleri ile dolu:

- Tarih alacağız ama, 2005’in ikinci yarısı kesin mi?
- Güney kıbrıs’ı tanımamız için baskılar ne kadar artacak?
- Ermeni soykırımı iddialarını tanıma baskıları ne kadar sürecek?
- Azınlıklar konusunda karşımıza neler çıkacak? Vs vs vs...

Haberin Devamı

Üstelik sorular bunlarla da sınırlı değil. Ekonomiye ilişkin soru işaretleri de artıyor. IMF ile yeni stand-by anlaşması bir türlü imzalanamadı. Bu gecikme ister istemez “hükümet eğer 17 Aralık’ta olumsuz bir sonuç çıkarsa IMF çıpasına sarılacak” teorisini güçlendiriyor. Yani program açıklaması geciktikçe piyasaların 17 Aralık kararının olumlu olacağı yönündeki beklentisi de erozyona uğruyor..

O yüzden dün yaşanan yükselişi ciddiye almadığımızı duyurmak istiyoruz.

Üstelik Türkiye ile ilgili 17 Aralık zirvesinde ele alınacak taslak metnin üçüncüsünde de “kırmızı çizgiler”in dikkate alınmadığı görülüyor. Haberlere göre yarın akşam oylanacak son Türkiye taslağında şunları istiyor:

-İki temel anayasa reformuna rağmen, 1982 anayasasında köklü değişiklikler gerekiyor.
-Heybeliada Ruhban okulu tüm çabalara rağmen açılmadı.
-Aleviler korunmalı ve tanınmalı.
-Türkiye-Ermenistan sınırı hala kapalı. Bu durum değiştirilmeli
-Yayıncılık ve azınlık dillerinde eğitim konularında geri kalan tüm kısıtlamalar kaldırılmalı
-İşkencedeki "sıfır tolerans" yaklaşımı etkinleştirilmeli
-Seçim sistemindeki yüzde 10 barajı aşağıya çekilmeli
-Yetkin ve bağımsız bir yargı sistemi oluşturma çabaları devam etmeli.
-Güneydoğu'da boşalan köylerine dönüşler konusunda planlar geliştirilmeli.
-Müzakerelerin başlaması, doğal olarak Rum kesiminin tanınmasının varsayılması anlamına gelecek
-AB Komisyonu'nun iş gücünün serbest dolaşımına uygulanacak "kalıcı kısıtlama getirilebileceğine" yönelik tedbirlere ilişkin tavsiyesi, Türkiye'nin AB müktesebatına uyumu çabası konusunda olumsuz bir etki yaratmamalı.
-Müzakereler, otomatik olarak katılımla sonuçlanmayacak. Doğası gereği açık uçlu olacak.
-Müzakereler ancak 2014 yılından sonraki mali perspektifinin tanımlanması ardından sonuçlanabilir.

Haberin Devamı

Eğer zirve sonrası ortaya çıkacak metinde bu başlıklar yer alırsa o zaman nasıl bir piyasa ile karşılaşırız sizce?

Yazarın Tüm Yazıları