Paylaş
Nisan ayı itibariyle bankaların tahminleri yıl sonu cari açığın 7 milyar dolar seviyesine kadar çıkabileceği yönündeydi. Ama mayıs ortası itibariyle bu rakamın daha da artarak 10 milyar dolar seviyesinde gerçekleşebileceği tahminleri yapılıyor.
DPT açıklamasında cari açık ile ilgili olarak “şu an için tedbir almaya gerek olmadığı, durumun tehlike arz etmediği” ifade ediliyor. Tıktık açıklamasında “Ekonomi yönetiminde ortak akıl vardır. Cari işlemler açığının milli gelire oranı yüzde 5’i bulduğunda dış dengenin sürdürülebilirliği konusunda kırmızı alarm verir. Şu anda tehlikeli bir durum yok ve tedbir almak gereği görünmüyor” diyor.
Önce durumumuzu bir değerlendirelim. Ocak ayıda cari açık 33 milyon dolar seviyesindeydi. Şubat ayında ise bu rakam çok ciddi bir artışla 1.14 milyar dolar seviyesine sıçradı. Mart ayında da bu yükselişin devam edeceği yönündeki endişemizi teyit eder nitelikte bir dış ticaret açığı ile karşılaştık. Mart ayı dış ticaret açığı dış ticaret açığı 1.86 milyar dolar olarak gerçekleşti.
Yani 2002 yılı mart ayına kıyaysa yüzde 99 oranında bir artış söz konusu. Cari işlemler açığının nereden kaynaklandığı sorusu da oldukça önemli bir konu. Eğer savaş Irak’taki savaşı bu açığını gerekçesi olarak görürsek bir sorun yok ama neredeyse tüm ekonomistlerin ortaklaştıkları nokta açığın Türk Lirası’nın aşığı değerlenmesinden kaynaklandığı yönünde. Türk lirası şu an itibarıyla dolar karşısında yüzde 30 gibi bir reel değer artışı yaşamış durumda.
Yani önümüzdeki aylarda dolar-TL paritesi dış ticaret açığı ve cari denge açısından anahtar veri olmaya devam edecek. Ve ekonomistlerin yorumlarına batığımızda değerlenmeyi bir yana bırakalım TL, dolar karşısında şu anki seviyesini bile korusa dış ticaret açığının 24 milyar dolara, cari açığın ise 10 milyar dolara doğru gitme olasılığı bir hayli güçlü görünüyor. 10 milyar dolarlık cari açık da Sayın Tıktık’ın da belirttiği yüzde 5’lik GSMH oranına çok yakın maalesef ki. Tabii ki bu yılki GSMH büyümesi de bu alanda hayati önem taşıyacak. Tıktık bu yıl için yüzde 5 olarak tahmin ettikleri büyüme rakamının yüzde 6.5’e kadar çıkabileceğini de belirtiyor.
Eğer bu gerçekleşirse endişe bir miktar daha azalacak. Diğer meseleleri bir yana bırakarak sadece kur üzerine yoğunlaşırsak en azından bu alanda önümüzdeki aylarda yeni bir gelişme olmayacak gibi görünüyor. Doların TL karşısında değer yitirmesine neden olan para girişinin birkaç adresi var. Öncelikle vergi barışı nedeniyle bozdurulan dövizleri hesaba katmamız lazım. Ayrıca bireysel yatırımcıların bono piyasasına girmek için bozdurdukları dolarlar da hesaba katılmalı. Zorunlu tasarrufların tutulduğu hazine kağıtları da bozuldu ve bunlar da yine bono piyasasına yöneldi. Döviz tevdiat hesapları’ndan bozulan para da, TL hesaplarından bonoya kayan para da yine hesaba katılması gereken girişler.
Bunun yanında yabancı yatırımcı alımı olduğu da belirtiliyor. Önümüzdeki aylarda da turizm gelirlerinden sisteme ciddi bir para girişi olacağı hesaplanıyor. Bu da doların TL karşısında baskı altında kalacağı en az bir üç ay daha var demektir. Mevcut durum değişmezse doların bulunduğu seviyelerdeki seyrini sürdüreceği görünüyor.
Ayrıca dünya genelinde doların euro karşısındaki değer kaybının da süreceği hesaplanıyor.
Yani en azından kur açısından cari işlemler dengesi sıkıntı yaratmaya devam edecek gibi görünüyor.
Paylaş