Geçen hafta neler yazmışım diye karıştırırken Pazartesi günü yazdığım yazıyı okudum. Yazının başlığı şöyle: "Bakalım çantadan ne çıkacak." Çanta denilince akla pek hoş şeyler gelmiyor ama benim orada kastettiğim Başbakan Bülent Ecevit'in görüşmelerinin nasıl sonuçlanacağıydı.
Yazıda piyasanın önümüzdeki dönemde yükselmek için Başbakan'ın ABD gezisinin sonuçlarını kullanacağını belirterek çantadan pek de hoşumuza gitmeyecek şeyler çıkabileceğini ya da daha iyimser bir tahminle çantanın boş çıkabileceği yönündeki kaygımı da dile getirmişim.
Valla bana helal olsun...
Daha bizim heyet yola çıkmamışken ABD'den mesaj geldi. "Aman ne yapıyorsunuz, sakin olun" mealindeki bu mesajde üç başlığa değinildi.
- Sakın fazla para vereceğimizi ummayın, bizim ekonomi de kötü.
- Kıbrıs konusunda öyle rahat davranamazsınız, bu konuda canınızı sıkabiliriz.
- Irak meselesinda hoşunuza gitmeyecek şeyler isteyebiliriz.
Bu mesajların ardından daha da ilginç bir şey oldu. Yola çıkmadan bir kaç dakika önce hem Başbakan Ecevit hem de Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş "Geziden mucize beklemeyin etkiler uzun vadeli olacak" dedi. Gezi devam ediyor. Üçüncü günün sonuna gelirken elimizde sadece bir tek somut haber var:
ABD Türkiye'yi gidilmesi tehlikeli ülkeler listesinden çıkardı. Bu sayede Turizm sektör endeksi Perşembe günü yüzde 13 civarı değer kazandı. Ama onun dışında elimizde hiç bir şey yok.
Pek de bir şey olacağa benzemiyor. Gerçi ABD'deki Türk gazeteciler nedense gezinin çok başarılı olduğunu söylüyorlar ama buna delil olarak çok fazla bir şey gösteremiyorlar. Ha tabii muhterislik ve seviye açısından bizden çok farklı olmayan Yunan basınının başlıkları haricinde... Örneğin "Simitis Bush ile şu kadar dakika görüşmüş, Ecevit ile daha uzun..." Ya da "Bush Simitis'i azarladı, Ecevit'e güldü" gibi ne idüğü belirsiz laflarla başarılı olduğumuz imajını yaratmaya çalışıyorlar.
Ama borsa yatırımcısının bu aldatmacalardan uzak durması lazım. Borsa yatırımcısının yapması gereken hükümetin adımlar ını izlemek olmalı. Türkiye için şu anda filli olarak önem sırasında başta IMF var. Niyet Mektubu da bu önemin yazıya dökülmüş hali. ABD de Türkiye'yi IMF üzerinden izliyor. Bir şey olacaksa, ABD Türkiye'ye bir şey verecekse bunun için önce Türkiye'deki temsilcisi IMF'ye dınışacak "Naapıyo bu adamlar, parayı verelim mi" deyi... Yani belirleyici olan hala hükümetin programa ne kadar uyacağı. Gerisi laf-ı güzaf...