Çarşamba akşamı borsa binasında bir toplantı vardı. Aracı Kurumlar Birliği'nin üçüncü üye toplantısı başlığını taşıyan toplantıya Aracı Kurumlar Birliği (AKB) Başkanı Yusuf Ziya Toprak, Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı Doğan Cansızlar ve İstanbul Borsası Başkanı Osman Birsen katıldı. Toplantının gündem maddesi komisyon oranlarının belirlenmesi oldu.
Toplantı aslında perşembe günü yapılacak olan AKB Genel Kurulu öncesinde bir fikir teatisi amacını taşıyordu. AKB bu toplantıyla, sektör yöneticilerini düzenleyici ve denetleyici kurumların başkanlarıyla bir araya getirmek ve aracı kurum yöneticilerinin kafalarındaki sorulara birinci ağızdan cevap bulmalarını sağlamayı amaçlıyordu.
Konuşmalarda Türkiye'nin tarihinin en ağır krizinden geçtiği ama buna rağmen krizde sermaye piyasasının rolünün bulunmadığı ve sektörün bu süreçten budanmış ama başı dik çıktığı belirtildi.
Toplatının ikinci bölümünde ise salondaki iyimserlik bir anda bozuldu. Aracı kurum yöneticileri de tartışmaya katılmış ve daha ilk konuşmada sektörün en acil sorunu, yani komisyon oranlarının belirlenmesi sorunu ortaya atıldı.
Aracı kurumlar müşterilerinin gerçekleştirdiği işlemlerden aracılık faaliyetinin bedelini yani bir miktar komisyon alıyor. Aracı kurumun en önemli gelir kapısı burası. Yani bir aracı kurumun yaşayabilmesi için esas faaliyet geliri işlemlerden aldığı komisyon.
Bu oran minimum yüzde 0.2 olarak belirlenmiş durumda. Belirleyici merci ise SPK. Ama AKB kuruluşu ile birlikte SPK, bu sorumluluğu Birlik'e devretme kararında. Hatta konu ile ilgili karar Bakanlar Kurulu'nda ve imza aşamasında. Karar Bakanlar Kurulu'ndan çıktıktan sonra artık AKB Komisyon oranları ile ilgili kararı verecek ve bunu SPK'nın onayına sunacak. Yani sektör artık kendi göbeğini kendi kesecek.
Ama dünkü toplantıda bir kere daha anlaşıldı ki sektör içinde de bu konuda bir fikir birliği yok.
Bir grup, büyük aracı kurumları komisyon iadesi yaparak ve manipülatörü koruyarak pazarda küçük aracı kurumlar aleyhine bir ortam oluşturmakla suçluyor. Serbest pazar ekonomisinde komisyon oranı belirlemenin yanlış olduğu bu alanın da rekabete açılması gerektiği ifade ediliyor.
Bir başka grup ise komisyon oranının belirlenmesi ile sektöre belirli bir kalite getirildiğini, oranın serbest bırakılmasıyla tüm borsa yatırımcılarının manipülatör olma yoluna itileceğini, sektörde küçük yatırımcı yerine "küçük oyuncular" yaratılacağını ifade ediyor.
Bir başka grup ise denetim eksikliği sorununa işaret ederek, komisyon iadesi meselesinde cezaların caydırıcı biçimde artırılması ve denetimin sıklaştırılması gerektiğini belirtiyor. Denetim sağlıklı yapılamıyorsa minimum oran belirlemenin yanlış olduğu belirtiliyor.
Bu arada kimi aracı kurum yöneticileri ise piyasanın büyük oyuncularını çekmek için aracı kurumların komisyon oranını indirmesinde bir sakınca olmadığını yani komisyon iadesinin mevzuata uygun hale getirilmesi gerektiğini belirtiyor.
Sürekli komisyon iadesinden bahsettik. Bunun ne olduğunu da bir açıklayalım. Bazı aracı kurumlar büyük oyuncuları kendi kurumlarında işlem yapmaya özendirmek için minimum yüzde 0.2 olarak belirlenen komisyon oranını (örneğin yüzde 0.1'e) düşürüyor. Böylelikle kurumun geliri azalırken işlem hacmi artıyor. Yani sürümden kazanıyor. Komisyon iadesi mevzuata uygun değil. Ama yaptırımın da çok ciddi olmadığı biliniyor.