Paylaş
Bush’un ikinci dönem ABD Başkanı olmasının getirileri olacak elbette. Mesela:
1- Doların Euro ve diğer para birimleri karşısındaki güçsüz seyri devam edecek.
2- Petrol fiyatları yüksek seyrini koruyacak
3- Terör ve savaş endişeleri devam edecek
4- Bu da sıcak paranın “safe heaven” denilen güvenli limanlarda kalmasını sağlayacak. Gelişmekte olan piyasalara para akışı biraz daha bekleyecek
5- ABD dış ticaret açığı yeni rekorlar kırmaya devam edecek ve bu da ABD ekonomisine ilişkin endişeleri artıracak.
6- Ortadoğu’daki savaş bitmeyecek hatta yayılacak (Sırada İran mı var sorusu şimdiden sorulmaya başlandı)
7- Türkiye’nin Kuzey Irak’a ilişkin endişelerinde azalma eğilimi gözlenmeyecek
8- PKK/Kongra-Gel teröristleri eylemlerini sürdürecek
Şartlı tarih, şartsız tarih
Dün Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti IMF ile 2005 sonrası için anlaşmanın imzalanacak olması ve Aralık ayında Türkiye’nin AB üyeliği perspektifinin netleşmesiyle TL’nin bir miktar daha değer kazanmasının beklendiğini, bu durumda Merkez Bankası’nın da yeniden döviz alım ihalelerine başlayabileceğini ifade etti.
Düzenli okuyucularımız hatırlayacaktır, Ekim ayı içindeki yazılarımızda bir-iki kere bu konuya değinmiştik ve Merkez Bankası’nın yukarda belirttiği nedenlerle yeniden döviz alım ihalelerine başlayabileceğini söylemiştik.
Fakat ...
IMF anlaşmasının yapılmış olması Türkiye’ye döviz akışı olacağı ve TL’nin değerleneceği anlamına gelmiyor. Çünkü önümüzdeki 17 Aralık sürecinden nasıl bir sonuç çıkacağı bilinmiyor. Piyasalarda üzerinde durulan iki senaryo var. Hem faiz, hem borsa hem de dövizin seyri bu senaryoların hangisinin gerçekleşeceğine doğrudan bağlı.
1- Şartsız tarih
2- Şartlı tarih
Bir kere Merkez Bankası’nın döviz alım ihalelerine 17 Aralık öncesinde başlaması mümkün değil. Onlar da buradan çıkacak sonucu görmek isteyecek. Ve eğer Şartlı tarih çıkarsa o zaman döviz alım ihalelerini unutun. Dolayısıyla TL’nin değer kazanmasını ülkeye döviz akışı olmasını da unutun. Hatta faizde gerileme, borsada çıkış da eğer şartlı tarih gelirse hayal olacak.
Bu yorumu karamsar bulanlar lütfen şu habere göz atsın:
Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’ın, Türkiye ile müzakerelere başlamayı ertelemeyi öngören iki ayrı formül üzerinde çalıştığı iddia edilliyor. Önerilerin ilkine göre, “tarama sürecinin” başlatılması üyelik müzakerelerine geçme kararının ise 2005 yılı raporuna göre alınması istenecek. Fransızların ikinci önerisi ise, 17 Aralık'taki zirvede üyelik müzakerelere başlama kararının alınması, ancak tarihin 2006 yılının son çeyreği olarak belirlenmesinden oluşuyor.
Hedef 12, gerçekleşme 15,5
Devlet İstatistik Enstitüsü’nün açıkladığı Ekim ayı enflasyon verilerine göre, TEFE %3,2, TÜFE ise %2,2 yükselerek beklentilerin bir hayli üzerinde gerçekleşti. Özel imalat sanayi fiyat endeksi (çekirdek enflasyon) ise %1,4 yükseliş kaydetti.
Böylelikle, TEFE’de yıllık enflasyon %15,5 seviyesine, TÜFE’de ise yıllık olarak %9,9 seviyesine yükseldi.
Detaylara bakıldığında tarım fiyatlarındaki %6,1’lik artış ile kamu sektörü imalat sanayi fiyatlarındaki %4,8’lik artışın, TEFE’nin yüksek çıkmasında etkili olduğu görülüyor. Diğer taraftan %3 oranında artan gıda fiyatları, %5,7 artan giyim fiyatları ve
%3,7 artan ulaştırma fiyatlarının TÜFE’yi yukarıya çektiği görülüyor.
Yani....
Yaz bereketi bitti. Şimdiden sonra işimizin zor olduğunu söyleyenler haklı çıkmaya başlıyor. Üstelik Tefe’nin zıplaması karşısında Tüfe’nin hala düşük kalmasını “zamlar yapılıyor ama para harcayacak kimse kalmadığı için TÜFE düşük çıkıyor” teorisini de doğruluyor.
2005’te ise artık yapışkan enflasyon ile daha ciddi mücadele edilmesi gerektiği ortaya çıkıyor...
Paylaş