28 Mart seçimlerini AKP kazandı, seçimin ağır mağlubu ise statükonun kucağındaki CHP’dir.
Seçimde ikinci büyük başarıyı ise DYP göstermiştir.
Bu başarısı ile DYP; demokrasinin temel öğelerinden birisi olan ‘denetleme ve dengeleme’ işlevinin ayakta kalmasına büyük katkıda bulunmuştur.
* * *
Sorulabilir ki, neden MHP’den bahsetmiyorsun?
MHP de % 10’u aşmış, hatta burun farkı ile olsa da DYP’nin önüne geçmiştir.
İnkár edilemez; MHP de seçimde başarılı olmuştur. Ancak, oylarını yükseltmesi asli rakibi Genç Parti’nin bilinen nedenlerle çökmesine bağlıdır.
Her ülkede olduğu gibi Türkiye’de de % 10 civarında ultra-milliyetçiler vardır. Bu oylar 3 Kasım’da Genç Parti’ye yönelmişti, şimdi parti tüm mali ve örgütsel omurgasını yitirince ultra-milliyetçi oylar tek parti seçimiyle karşı karşıya kalmıştır.
* * *
Öte yanda DYP; 28 Mart’ta asli rakibi (AKP) daha da güçlenmesine rağmen oylarını artırmıştır.
DYP, MHP gibi kendi denetimi dışında çöken bir partinin üzerinde yükselmemiştir.
28 Mart’ta DYP kendi gayreti, emeği, uğraşısı sayesinde rüştünü yeniden ispat etmiştir.
Ayrıca Ertuğrul Özkök’ün belirttiği gibi, bu seçimlerde medya, MHP ile birlikte DYP’ye de fazla yer vermemişti.
3 Kasım’da ağır yenilgi alan DYP, ilk adımda genel başkanını değiştirdi.
Ancak yeni genel başkan Mehmet Ağar görevi devralır almaz derin devlet eylemcisi olarak tasnif edildi.
Daha önce yaptığı görevler gereği iddialara ne cevap verebilen, ne de gerekçelendirme yapabilen Mehmet Ağar’ın bu yükün altından kalkamayacağı iddia edildi.
Bugün itibarıyla görüyoruz ki, DYP Mehmet Ağar ile medya tahminlerini altüst etmiştir.
DYP, güçlü geleneğiyle kendi küllerinden yeniden doğmuştur.
* * *
Bu dönemde DYP, demokrasinin ‘denetleme ve dengeleme’ işlevini yüklenecektir.
Bu görevi artık ağır yaralı anamuhalefet yapamaz; zaten CHP 3 Kasım’dan beri rasyonel muhalefet yapamadığı için bu duruma düşmüştür.
MHP ise iktidarın olası aşırı davranışlarını dengeleyecek yapıya sahip değildir.
Maalesef, bu dönemde de sağın alternatifi yine sağ olacaktır.
Ancak bu garabet, muhalefetin siyaset dışına kayıp, bürokratik kurumlara bulaşmasından daha az gariptir.
* * *
Seçimlerden önce ifade ettiğim iki kaygıdan birisi, AKP’nin elde edeceği başarı ile tek adam psikozuna itilmesiydi.
AKP’nin seçim kazanan belediyecilerinin büyük ağırlıkla milli görüşten geldiğine ve bu durumun ileride sürtüşmeler yaratabileceğine dair taşıdığım kaygı yine geçerli.
Ancak, eğer DYP yeni dönemde rasyonel muhalefet yaparsa, iktidarı denetleme ve dengeleme görevi bu partide olacak.