LOİZİDU davasında çarptırılmış olduğumuz tazminat cezasını yazdığımda beni vatan hainliğiyle suçlayanlar olmuştu.
Tazminatı paşa paşa ödedik.
Kıbrıs'ta dağıtılan 200 bin Rum tapusu nedeniyle, toplam miktarını asla bilmediğimiz ancak muhakkak ki 20 ile 200 milyar dolar arasında bir rakam ile tazminat ödemeye mahkûm olabileceğimizi yazdığımda ise benimle alay edenler olmuştu.
Bu belayı başımıza ören, şimdi ise sus pus duran Mümtaz Soysal aklı, o tarihlerde hálá ‘‘AİHM siyasi karar vermiştir!’’ deyip duruyordu.
Şimdi AB kapısında tazminat konusunda derogasyon istisna/mugayir hareket talep ediyoruz.
* * *
Son dönemde Dışişleri Bakanlığı'nın olumlu gayretlerini heyecanla izliyorum.
Ama onlar da biliyorlar ki tazminat konusunda hiçbir hukuki garanti alamayız.
Zira...
* * *
Aramızda en iyi Anayasa Profesörü Mümtaz Soysal bilir ki:
Birleşmiş Milletler'in kuruluşundan ve Güvenlik Konseyi'ne verilen yetkilerden itibaren klasik anlayışla ‘‘devlet hakimiyeti’’ son bulmuştur. Artık çağdaş dünyada bir başka gerçek, ‘‘insan hak ve özgürlüklerinin’’ milletlerarası hukukun (devletler umumi hukuku) kaynakları arasına katılmasıdır.
Öte yanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 1 No'lu ek protokolünün 1. maddesi, ‘‘mülkiyet hakkını’’ güvence altına almaktadır.
AİHS'nin 14. maddesi ise ‘‘ayrım yapma yasağı’’ getirmektedir.
Yani kimse ama kimse AİHM'de alınan Loizidu'ya tazminat ödeme kararının yarattığı içtihatı yok sayamaz.
Açıkçası; ne AB, hatta ne Yunanistan veya Kıbrıs Rum Kesimi, Kıbrıslı Rum vatandaşlar adına, tazminattan vazgeçme kararı alamazlar.
* * *
Şimdi bir garabet ile karşı karşıyayız.
Bu belayı başımıza açan Rauf Denktaş inanılmaz bir pişkinlikle:
- Derogasyon olmadan olmaz, diyebiliyor.
Mümtaz Soysal köşesine çekilmiş kıs kıs gülüyor.
Dışişleri yetkilileri ise ha gayret didiniyorlar.
* * *
Kimse bu istisna/mugayir hareket kararı vermeyeceğine göre, ne yapmalı?
Şahsi görüşüme göre, yapılabilecek tek iş, AB ve ABD'nin AİHM'den çıkabilecek tazminat kararları için belirli bir bütçe ayırması, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin de anlaşma sonrası, mülkiyetini geri alan Rum vatandaşlarından tazminat davası açmamalarını rica etmesidir.
Gerisi boş gayrettir!
* * *
KKTC'yi; ama Ada'dan ama buradan yönetenler 1974'ten beri uluslararası hukuku yok sayarak hareket ettiler.
Açıkçası KKTC'yi kendi aralarında üleştiler!
Şimdi bu efendilerin aymazlıklarının ceremesini çekiyoruz.