BASINI bir nebze takip edenler bilirler ki, Irak Savaşı meselesinin ortaya çıktığı 2003 Şubat’ından beri ısrarla Türkiye’nin bu savaşa aktif olarak katılması gerektiğini savundum.
Bunu yaparken muazzam bir azınlık içinde olduğumu da biliyordum.
Ancak, o dönemde görüşlerimden vazgeçmemiştim.
* * *
Bugün itibarıyla ABD Irak Savaşı’nı yüzüne gözüne bulaştırmış vaziyette.
Basına yansıyan resimleri, en hafif deyimiyle, nefret ve miğde bulantısı ile seyretmemek mümkün değil.
Bu resimler 21. yüzyıla bir yüz karası olarak yapışmış ve ABD ile İngiltere’yi tarih önünde insanlık suçlusu ilan etmiştir.
Her iki ülke suçluları en ağır şekilde cezalandırmadan bu töhmetten kurtulamaz.
* * *
İşte böyle zor bir zamanda bir aydının mutlaka özeleştiri yapması gerektiğini ve eğer görüşleri değişmediyse, tüm maliyetine rağmen bunu ilan etmesi gerektiğini düşünüyorum.
İşe çuvaldızı kendime batırarak başlıyorum.
* * *
Ben savaşın gerekçelerinin hálá ortadan kalkmadığı görüşündeyim.
Bu savaş, Irak Savaşı değil, tamamlanmamış 2.Dünya Savaşı’nın devamıdır ve bizzat 3. Dünya Savaşı’dır.
Dünyada paylaşım mücadelesi bitmemiştir.
Bunun için bu savaş ‘reel politika’ açısından kaçınılmaz, vazgeçilemez bir savaştır.
Her savaş gibi bu savaş da çirkindir.
Ancak, teknoloji harikaları yaratan ABD; askeri açıdan olağanüstü başarısızdır.
Benim özeleştiri yapmam gereken nokta bu seviyede başarısız olacaklarını, çeşitli zamanlarda bu konuya vurgu yapmama rağmen, gereği gibi öngörememiş olmaktır.
* * *
Irak Savaşı ile ilgili olarak Şubat 2003’ten bugüne takriben 17 yazı yazmışım ve bakalım ne demişim:
* * *
19.02.2003:
‘...2000 yılı itibarıyla, ABD dünya ekonomik üretiminin %26’sını yerine getiriyor. ABD’den sonra dünya üretimine sıra ile Japonya %16, Almanya %8, Fransa %5 oranında katkıda bulunuyor... Ancak, (enerji) bu pay ABD’ye yetmiyor. Zira, ABD Enerji Bakanlığı’nın hesaplarına göre:
ABD enerji tüketimi içinde ithalatın payı 2000 yılında %55 iken bu pay büyüyen ekonomi karşısında 2025 yılı itibarıyla %70’e çıkacak. ABD ‘en büyük’ kalabilmek için her geçen gün kendi toprakları dışındaki petrole daha fazla bağımlı hale gelmekte.
Petrol üretilemeyen ve stoka dayanan bir meta olduğuna göre, esas çelişki ve savaş; sahip olmadıkları petrolü tüketen (%48)gelişmiş ülkelerde!
Bir yanda ABD, diğer yanda Almanya, Fransa ve diğerleri yeniden paylaşım savaşı veriyorlar. ABD, kendi hesaplarına göre dünyadaki petrol tüketim payını (ithalatını) önümüzdeki 25 yılda (%55’den %70’e) %28 artırmak zorunda...’